(ANALİZ) Behçet ALBAYRAK

(ANALİZ) Behçet ALBAYRAK

BENİ İNANDIRSINLAR!

Ligin ilk haftalarında izlediğimiz Eskişehirspor yok son haftalarda...
Elazığ'da, kazanan ama futboldan zevk almayan bir takım sureti vardı.
Aklıma; yoksa Eskişehirspor rakibine göre motive olan bir takım mı sorusu gelmedi değil...
Önümüzde ki haftadan itibaren o ilk maçlarda ki takım ruhunu görmek istediğimizi ilk olarak belirtelim...
***
Cumartesi günü teknik olarak baktığımız zaman, iki takımın da pozisyon tasarım köprüsü orta alandı.
Her iki ekibin orta alanını teraziye koyduğunuz zaman, aslında maçın ilk yarıda bitmesi gerekir.
Ama mesele ruh meselesi...
Kırmızı Siyahlı bazı oyuncular hayalet gibiydi...
N'Diaye kendisini inkar etmenin ikinci perdesinde. Hürriyet bir yanıyla tay gibi, öte yanıyla melankolik...
Buna karşılık Elazığspor cephesinde orta alanda kazanılan basit topların aynı şekilde acemice kaybedilmesi, Eskişehirspor'un zaaflarını perdeleyen örtü gibiydi.
***
Topa sahip gözüken Eskişehirspor'un maçın başında minyatür bir baskısı vardı da, kendine güveni olup, sanki acelesi olmayan bir takım havası da vardı. O yüzden zamanı yiyip bitirdi.
Elazığ'da, kendisine kapanan ve sadece kontra yapmaya çalışan; fakat onu bile beceremeyen bir görüntü hakimdi.
Maç boyu futbol adına hiçbir şey ortaya koymadılar.
Buna rağmen yakaladıkları birkaç karambol pozisyonlara baktığımızda, gerçek bir santrforla, ilk yarıyı galip kapamaları bile mümkün olabilirdi. Ucuz bir penaltıyla devrenin önde kapatılması maçın ibresini tamamen Eskişehirspor'a çevirdi.
***
İkinci yarıda da aynı filmi izledik.
Cristobal'ın golü maçı erken bitirdi aslında.
İstediğini alırken, rakibini ürkütmek istemeyen bir tavır takındı Eskişehirspor.
Takımın yarısı kendi havasında oynarken, yarısı da aslında kendi geleceğiyle oynuyordu.
Orta alan adeta bekleme salonuydu.
Elazığ'da ki üretkenlikten uzak futbolun tek sebebi orta alan ve kanatların çalışmamasıydı.
Erkan Zengin, varlığının takımın hızını kestiğini düşünenlere koz verdi.
Kamara kaleye sırtı dönük oynayacak forvet olmadığını bir kez daha ortaya koydu.
***
Ama bu takımın son haftalarda ki gözle görülür kısır futbolunun sorumlusu sahanın kenarındaydı.
Ertuğrul Sağlam'ın, günlük sonuçlara yönelik oyun düşüncesinden kendisini arındırması gerekli. Yoksa bu futbolla çekirge misali fazla sıçrayamazsınız.
Gözleri gören gerçek teknik adamlar, bunları göz ardı etmez...
Yoksa bizim bildiğimiz Ertuğrul Sağlam'ın ortaya koyduğu tavır, kaybederken dahi alkışı hak ediyordu...
***
Hakeme gelince...
MHK'nin bu maça bir hakem borcu vardı da, gördük ki, bu borç Cüneyt Çakır ile ödendi. Beşiktaş maçındaki ince kıyım için... Hadi şimdi bu ligde hakemlerin puan tablosunda etkin rolünün olmadığına beni inandırsınlar...

Önceki ve Sonraki Yazılar
(ANALİZ) Behçet ALBAYRAK Arşivi