
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
BİLİM ADAMI KOLAY YETİŞMİYOR
Sayın Prof. Dr. Sayın HABERAL' ın, akrabası Sayın Adil HABERAL, 6 Mart 2009 tarihinde, Rize'den gönderdiği e-mail'in de, "Sayın Kantarcı, Gözlemde yazmış olduğun yazıları zaman zaman okumakta. Bizler, her ne kadar Sayın HABERAL i anlatsak ta dinleyenler ve okuyanlar taraflı düşündüğümüzü ve yazdığımızı düşünmekteydiler. Sizlerden, böyle yazıların yazılması inan çok güzel olmuştur. Benim akrabam olduğundan değil, onu çok iyi tanıdığımdan ve bildiğimden diyorum ki Sayın HABERAL, TÜRKİYE'Sİ İÇİN CAN VEREBİLECEK, ÇOK NADİR İNSANLARDAN BİRİ VE İYİBİR VATANSEVERDİR. ATATÜRK çü dür de. Sizlerin kalemine sağlık, ellerine sağlık. Teşekkürler." demişti.
Aradan, 2 yıl geçti. Sayın Prof. Dr. HABERAL hala tutuklu. Hastanede yaşam mücadelesi veriyor. Maalesef, çok zor yetişen bilim insanlarımızı, kolay kaybediyoruz. Blim adamlarımızın, bilgi ve tecrübelerinden de insanlığı ve ülkemizi mahrum ediyoruz.
Sayın Prof. Dr. HABERAL, işinin, ehli bir hekimdi. Hekimlik, onun için bir yaşam biçimiydi. Gerektiğin de az eğlenir. Daha az uyur ve daha çok çalışır. En önemlisi de yaşanılan yoğun stres tahammül ederdi. Her sabah hastalarını, mutlaka ziyaret eder, tedavilerini ve gerektiğinde pansumanlarını da bizzat kendisi gerçekleşirdi. Hastalara karşı davranışı, güler yüzü, hasta ve yakınları ile olan iletişimi, örnek teşkil edecek niteliktedir. Hastalarının, BİYO-PSİKO- SOSYAL yönden sağlıklarını, en iyi şekilde değerlendirdi.
Sayın Prof. DR HABERAL, dünyada transplantation ve yanık tedavisi literatüründe, dünyanın önde gelen, bilim adamlarından biridir. Bu konuma gelmek de kolay olmadı. Yıllarca geçe gündüz demeden çalıştı.
Diğer yandan Sayın Prof. Dr. HABERAL, tıp bilimi, özellikle de geleceğin doktorları açısından, büyük bir şanstır. Çünkü O, çok iyi bir tıp adamı olduğu kadar, çok iyi bir öğretmendir de. Mesleğini seviyor, haz ve zevk de alıyor. Meslek sevgisinin coşkusuyla, kişilik ve teknik özellikleri birleştirebilmiş, ender bilim adamlarımızdan biri olup, insanlarında gönlündedir. O bildiğini çok iyi bilen, iyi gözlem yapan, her zaman güven ve ihtiyaç duyulan, kişidir.
Sayın Prof. Dr. HABERAL, bugün tutukludur. Avukatı Sayın Dilek Helvacı, "Supraventriküler taşikardi hastalığı nedeniyle müvekkilimin kalbi her an durabilir" açıklaması karşısında, insanın zihninde pek çok soru cevap arıyor. İnsanlar, bu sorulara cevap bulamadığı zaman da yargıya güveni ortadan kalkıyor. Oysa Ümraniye davasında, insanlar, suçlu veya değil, bu hususta kararı yargı verecektir. Yargı, tarafsızlığı ancak demokratik idarelerde mümkündür. Ancak ülkemiz, demokrasi ile yönetilmesine rağmen, yargı tarafsızlığı ve bağımsızlığı kamuoyunda hala tartışma konusudur.
Ayrıca " GECİKEN ADALET, ADALET DEĞİLDİR." Nitekim Başbakan Sayın Erdoğan, yargıya seslenerek, "Geciken adalet olmasın. Geciken adalet adalet değildir. Kararlar süratli verilsin " demiştir. İkinci Ümraniye Davası'nın tutuklu sanığı, CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet HABERAL 'ın durumu ortadadır. Sayın Prof Dr HABERAL Yaşamla- Ölüm arasında yaşam mücadelesi veriyor. Delil karartacak, hali de yok. Ayrıca yargı, hakkındaki kararı, tutuksuz da verebilir. Ancak durum ortadadır.
Ümraniye davası, bir an önce sonuçlandırılmalıdır. Çünkü yargı tartışma konusu yapılırken, güven de kaybediyor. Ülkemiz ve insanlık da Sayın Prof Dr. HABERAL' ın, bilgi tecrübe ve deneyiminden mahrum kalıyor. Ayrıca tıbbı, insanlığın hizmetine sunmak, kişiler arasında herhangi bir ayrım yapmadan, beden ve ruh sağlığını korumak ve iyileştirmek, hastaların acılarını dindirmek ve onları rahatlatmak, tıp doktorlarına tanınmış bir ayrıcalıktır.
Sayın Prof. Dr HABERAL, tutuklu olduğu halde, odası basıldı. Her taraf, hatta personel bile arandı. Sayın Prof. Dr. HABERAL' a, İstinat edilen suç ise, darbecilik! silahlık terör örgütü üyesi olmak! Hükümeti devirmek! gibi suçlar. Sayın Prof. Dr HABERAL, bu suçları işlemek için eline silah alıp dağa mı çıkmış. Şehir gerillalığına mı soyunmuş. Darbe mi yapmış. Ne yapmış? Hepsi meçhul...
Ayrıca kamuoyu bir bilim adamının, bu suçları, nasıl işlediğini, tutuklandığı günden itibaren de merak ediyor ama cevap bulamıyor. Yargıya güven de azalıyor.
Sayın Prof. Dr. Mehmet HABERAL' ın, "Suçum Ne?" kitabı yayınladığından bugüne kadar, da, Kamuoyunu, inandırıcı bir açıklama yapılmadı. Sayın Prof Dr HABERAL, bu soruyu, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyetine sordu ama ne mahkeme heyetinden, ne de TBMM' den, Hükümetten, Üniversitelerin Hukuk Fakültelerinden, Barolardan kamuoyunu tatmin edici cevap geldi.
Peki, Sayın Prof. Dr HABERAL ' ın Suçu Ne?"
İnsanlığa ve Türkiye'ye hizmet mi, yoksa dünya çapında bilim adamı olması mı?
Ne dersiniz?