1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Bir de iyi tarafından bakalım diye zorladık kendimizi...

Eskişehir'in bundan 10-15 yıl öncesini hatırlayanlar muhakkak vardır.
Bizim, gazetecilikle muhabirlik yıllarımızdı.
Gerek Gazeteci olarak bizlerin, gerekse Eskişehir'de yaşayan insanların ilgi odağında ise Eskişehir'in mevcut sorunları vardı.
Eskişehir kamuoyu, Eskişehir'in mevcut sorunları ile yaşar, bu mevcut sorunlar da haliyle şehrin gündemini oluştururdu.
Peki neydi Eskişehir'in 10-15 yıl önceki sorunları?
Çok iyi biliyorduk bu sorunları.
Zira...
Hemen her gün yapmış olduğumuz haberler bu sorunlarla alakalı haberlerdi.
En büyük sorun, kuşkusuz Porsuk'un Eskişehir içinden geçen bölümüyle ilgiliydi.
Zira...
-Porsuk'un şehir içinde ki bölümü pislikten geçilmiyordu.
Sadece pislik de değildi Porsuk'u sorunlu kılan.
O dönem faaliyette olan basma fabrikasının saldığı boyanın rengi, Porsuk'un da rengi oluyordu.
-Doğru dürüst eğlenecek ve dinlenecek park yoktu Eskişehir'de.
Şehrin dört bir yanından Yediler ve İstasyon parkına gelirdi insanlar.
Şimdi ise Eskişehir'in parklarına diğer şehirlerden insanlar geliyor.
-Kim ne derse desin, Tramvay hem şehre bir estetik kazandırdı, hem de ulaşım konusunda fayda getirdi.
-10-15 yıl öncesinin en büyük bir diğer sorunu, Eskişehir-İstanbul ulaşımını sağlayan karayolunun durumuydu.
Bozüyük ile Mekece arası tam bir işkenceydi.
Zaman zaman karayolu üzerinde iyileştirmeler yapılmış olsa da, Eskişehir ile İstanbul arası 7 saatte ancak alınabiliyordu.
Bu yüzden...
Eskişehir'e ne yatırım geliyordu, ne de sırf bu ulaşım zorluğu nedeniyle mühendisler ve yöneticiler Eskişehir'de çalışmayı kabul ediyordu.
Dahası.,.
Eskişehir'den İstanbul'a, İstanbul'dan da Eskişehir'e yapılan mal sevkiyatları tam bir işkenceye dönüyordu.
-Aynı şekilde, Ankara ve Kütahya karayollarında da büyük sıkıntılar çekiliyor, hemen her gün meydana gelen kazalarda can kaybı ve maddi hasarlar oluşuyordu.
Ankara,Hızlı Tren ile Eskişehir'in kapı komşusu olurken, Kütahya yolu da olabildiğince modern ve kısa hale getirildi.
-O yıllara ait en büyük sorunlardan birisi de, Eskişehir'in altyapı eksikliğiydi.
Merkezde ki birkaç mahallenin dışında, ne altyapı vardı ne kaldırım ve yol.
İşte bu yüzden, Eskişehir yazın tozdan, kışın ise çamurdan geçilmez bir durumdaydı.
-Örneğin Tiyatro,Opera ve Senfoni Orkestrası gibi sanat etkinlikleri de yoktu.
Olan biten topu topu 2 sinema ve ayda bir dışarıdan gelen tiyatro topluluklarının gösterilerinden ibaretti.
Daha bunun gibi...
- Eskişehir Hava kirliliği, çevre yolu yokluğu, Eğitim ve Sağlık kuruluşlarının yetersizliği gibi pek çok sorunla meşguldü.
Bu sorunlar bir türlü hallolmadığı için de, hep aynı yakınmalar yapılıyor ve "bu sorunlar niçin yıllardır halledilmiyor?" diye hesap soruluyordu.
Bu güne, yukarıda dile getirdiğimiz sorunlar artık sorun olmaktan çıktı.
Porsuk artık, hem temiz hem de çevresine güzellik kazandıran bir Çay oldu.
Eskişehir-İstanbul ulaşımı, son birkaç yılda yapılan çalışmalarla sorun olmaktan çıktı.
Eskişehir'in doğalgaz'a geçmesiyle birlikte Hava kirliliği ortadan kalktı.
Eskişehir'de görev yapan belediyelerin süreç içindeki çalışmalarıyla altyapı sorunu büyük ölçüde ortadan kalktı.
Eskişehir, sağlık ve Eğitim alanında diğer illerden daha şanslı bir konuma ulaştı.
Çevre yolları sorun olmaktan çıktı, Ankara ve Kütahya yolları, duble haline getirilerek hem daha güvenli oldu, hem de ulaşım süresi kısaldı.
Anlayacağınız...
Artık o eski sorunlar bugün yok.
Bu gün "sorun" olarak sadece Eskişehir'in liman bağlantısının olmadığını, Güney Çevre yolunun yapılmayışını ve Şehir içi Trafiği konuşuyoruz.
Gelinen noktada...
Sorunlardan çok, ihtiyaçlara yöneldi Eskişehir.
Netice olarak...
Kimse mevcut hükümete ve mevcut Belediyelere yağ çektiğimizi zannetmesin.
Bugün işe bir de iyi tarafından bakmaya zorladık kendimizi.
Hükümetin ve Belediyelerin yaptıklarına şöyle ufak yollu da olsa bir takdir göndermek istedik.
Sakın ola, bugün için yapılanlara iyi tarafından bakma niyetimiz, yapılmayanlar yüzünden ilerde eleştiri yapmayacağımız anlamına da gelmesin...
......

İl ve İlçe Başkanları...
Milletvekilleri, İl ve İlçe Başkanlarının üzerinde bir pozisyondadır.
Ancak...
Milletvekilleri seçim bölgesi olan şehirlerinin sınırlarına girdikten sonra İl ve İlçe Başkanlarına tabidir.
Onların yaptığı programa katılmak durumundadır.
İl ve İlçe Başkanları, Belediye Meclis gruplarının da aynı zamanda başkanlarıdır.
Bu sorumluluk siyasette, il ve ilçe Başkanlarına büyük görevler yükler.
İşte bu yüzden il ve ilçe başkanları kimsenin adamı olmamak zorundadır.
İşte bu yüzden...
İl ve ilçe başkanları uzaktan kumanda ile yönetilmemelidir.
Ve işte bu yüzden...
İl ve ilçe başkanları birilerinin bir yerlere gelmesi için değil, partinin bir yerlere gelmesi için gayret sarf etmelidir.
Bunun tek yolu, il ve ilçe başkanlarının her partiliye eşit mesafede olmasını gerektirir.
-"Partide benim için milletvekili de birdir sade üye de" diyebilen il ve ilçe başkanları, görevlerini en iyi yapan il ve ilçe başkanları olmuştur...
Diğerleri, görev yapmasının üzerinden yıllar geçse dahi bugün bile hep "Şunun adamıydı" diye anılır.
.....
Niye halk'a sormak lazım biliyor musunuz?
Kazım Kurt Anneler günü'nde gittiği bir köyde,köyün kadınlarıyla sohbet ediyor.
-"Benden bir talebiniz var mı?" Diye soruyor sohbet sırasında.
Kadınların hemen hepsi "Benim oğlum işsiz", "Benim kızıma iş lazım" diyor hep bir ağızdan.
Kazım Kurt bakıyor ki her kadının isteği aynı, yani iş talebi...
-"Hepinizin oğlu ve kızını işe almam mümkün değil. En azından bu gün için bunu yapabilmem imkânsız. Bence siz oturun, konuşun ve köyünüzde işe en çok ihtiyacı olan birini tespit edin. Ben de hepinizin oy birliği ile üzerinde anlaştığınız ve gerçekten en acil işe ihtiyacı olan kişiyi işe alayım" diyor.
Bunun üzerine oturup konuşuyor köyün kadınları.
Sonrasında da Kazım Kurt'un yanına gelip "Şu kızcağızı al işe" diyorlar.
-"Neden o kız? niçin o kızın işe alınması konusunda karar kıldınız ki?" Diye sorduğunda köyün kadınları; "Bu kız yetim. Köyde Babaannesinin yanında kalıyor. Üniversite tahsilini de yaptı. İş güç sahibi olsun garip. Bizim çocuklarımız da işsiz neticede ama, sen öyle deyince oturup düşündük, en çok bu kızcağızın işe ihtiyacı olduğuna karar verdik" diyorlar.
Gözleri doluyor bu olayı anlatırken Kazım Kurt.
-"Köyün kadınlarının belirlediği kızı işe başlattık. Kız Belediyede işe başladı. İşe başladığının ikinci ayında ise, köyde yanında kaldığı Babaannesi vefat etmesin mi! İnanın çok üzüldük. Ve bu yaşadığımız olay beni çok derinden etkiledi" diyor.
O köyün kadınlarının, kendi işsiz olan oğulları ve kızlarının önüne geçirdiği bu kız çocuğunun bir iş sahibi olmasına resmen vesile olduklarını söyleyen Kazım Kurt, kendisine son derece duygusallık yaşatan bu olaydan hareketle konuyu, Kent Konseyi ve Mahalle Meclisleri yapılanmasına getiriyor.
Ve...
-"Kent Konseyi ve Mahalle Meclisleri yapılanmalarına işte bu yüzden önem veriyoruz. Halk'a sorduğunuzda hizmette de, isteklerde de önceliği bulup çıkartıyor. Tıpkı bizzat yaşadığım bu olayda olduğu gibi, istekler söz konusu olduğunda bile en çok ihtiyacı olanı, kendi ihtiyacının bile önüne gönül rahatlığıyla geçirebiliyor."diyerek tamamlıyor sözlerini.
......

BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Yaşlı adam ameliyat olacakmış. Ameliyatı cerrah olan oğlunun yapması için ısrar etmiş. Çok daha uzman olan doktorlar olduğu halde, bu ısrarının nedenini soranlara 'Onun bu ameliyatı çok iyi yapmasını sağlayacak formülü biliyorum' diyormuş.
Ameliyat günü gelmiş, ameliyathaneye giderken oğlunu yanına çağırmış ve şöyle demiş:
- Oğlum, zor olduğunu biliyorum. Bana bir şey olursa sakın üzülme. Zaten gelmeden annenle de konuştuk. Eğer bana bir şey olursa, eşyalarını alıp sizin yanınıza yerleşmesine karar verdik. Seninle ve geliniyle daha mutlu olur. O nedenle rahat ol.

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi