1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Bir gün bekledik. "Etik değil" açıklaması gelsin diye...

-Her şey CHP'li Milletvekili Utku Çakırözer ile Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç'ın Eczacılar Odasını ziyaret etmesiyle başladı.
-Çakırözer ve Ataç yaptıkları bu ziyarette, referandumda niçin "Hayır" oyu verilmesi gerektiğini anlattılar.
-Bir anlamda destek istediler.
-Aynı ziyarette Eczacılara "İlaç almaya gelen her müşterinize referandumda hayır oyu vermesini tembihleyin ve sağlayın" falan da demediler.
-Ertesi gün Sağlık Müdürü çıkıp bu ziyaretle ilgili bir açıklama yaptı.
-"Bizi asıl endişelendiren, kamu adına sağlık hizmeti sunumunun basamaklarından biri olan eczanelerin ve eczacıların bu amaçla, yani herkesin hür iradesi ile kişisel tercihini etkilemek amacıyla siyasiler tarafından, hem de diş hekimi olması hasebiyle sağlık meslek mensubu olan bir siyasetçi tarafından kullanılmasıdır." Dedi.
-Bu açıklaması üzerine bir yazı kaleme alıp "Şimdi bu ne alaka?" dedik...
-Aynı yazının sonunu da "Yapılan bu açıklamayı da unutacağımızı kimse zannetmesin.
Önümüzdeki süreçte AK Partililerin, Eczacılar Odası, Tabipler Odası, Sağlık sendikaları başta olmak üzere, sağlıkla ilgili her mesleki kuruluşa yapılacağı ilk ziyarette, sağlık il müdürünün benzeri bir açıklama yapıp yapmadığına bakacağız.
Bu yaptığı açıklamanın aynısını o zaman da yaparsa mesele yok...
Yapmaz ise...
İşte o zaman "etik" meselesinin ne olduğunu uzun uzun tartışacağız galiba..." diye bitirdik.
-Şu işe bakın ki uzun süre beklememize gerek kalmadı.
-AK parti il başkanı Dündar Ünlü yönetim kurulu ile birlikte önceki gün tıpkı Çakırözer ve Ataç'ın yaptığı gibi Eczacılar Odasını ziyaret etti.
-Tıpkı Çakırözer ve Ataç'ın yaptığı gibi referandumda ne yönde oy kullanılması gerektiğinin gerekçelerini anlattı.
-Ve tıpkı Çakırözer ve Ataç'ın yaptığı gibi referandumda Eczacıların oyunu ve desteğini istedi.
-Dündar Ünlü ve yönetimi bununla da kalmamış, Hastanede bulunan hastaları da yattıkları yatakları başında ziyaret etmiş.
-Bu ziyaretin ardından bir gün bekledik. Aynı sağlık Müdüründen, aynı ziyaretle ilgili, bir "Etik" açıklaması gelir mi diye?
Öyle ya, Çakırözer ve Ataç'ın Eczacılar Odası ziyareti nasıl etik dışıysa, Dündar Ünlü'nün yönetimi ile birlikte aynı Eczacılar Odası ziyareti o kadar etik dışı olmalıydı.
-Gelmedi iyi mi herhangi bir açıklama?
-Hâlbuki ziyaret edilen yer aynıydı.
-Hâlbuki ziyaret nedeni de aynıydı.
-Hâlbuki ziyarette talep edilen destek de aynıydı.
-Tek fark, önce ziyaret edenlerin CHP'li, sonra ziyaret edenlerin AK partili olmasıydı.
-Biz "tek fark" diyoruz ama demek ki bu çok önemli bir farkmış...
-Hatta...
-"Etik" denilen öğreti herkes için geçerli değilmiş...
-Yapılan aynı davranış, kimin yaptığına göre değişebiliyormuş.
-Ne diyelim?
-Bunu da böylece öğrenmiş olduk...
-Sonuç olarak...
-Çakırözer ile Ataç'ın Eczacılar Odasına yaptığı ziyaret, referandum öncesi gayet normal bir ziyaretti.
-AK parti il başkanı Ünlü ve yönetiminin Eczacılar Odası ve hastaları ziyareti de bize göre referandum öncesi normal bir ziyaretti.
-Normal olmayan ise, aynı makam tarafından, aynı ziyaretlerden birinin "normal", diğerinin "normal dışı" bulunmasıydı.
.....
Eskişehirspor'da tuhaf bir durum...
İdman sırasında Erkan ayağına darbe alıyor.
Kenara gidip, ayağının darbe alan kısmına buz koyuyor.
Mustafa Denizli bu duruma sinirleniyor.
"Bana haber vermeden nasıl idmanı terk edersin?" diye çıkışıyor.
Aralarında münakaşa başlıyor.
O sırada münakaşayı dinleyen tesis çalışanlarına bağırıyor Erkan "Ne bakıyorsunuz? Tiyatro mu oynuyor?" diye.
Münakaşa yatışıyor.
Ardından Erkan bu olayın anında sosyal medyaya düştüğünü öğrenince, yine gelip tesis çalışanlarına basıyor fırçayı.
Mustafa Denizli Erkan'ı kadro'dan çıkartıyor.
Erkan "ben bunları hak etmedim" diyor.
Dört futbolcunun Erkan ile birlikte hareket edeceği konuşulmaya başlanıyor.
Denizli'nin geri adım atmadığı söyleniyor.
Erkan'ın "kendileri bilir" dediği ileri sürülüyor.
Tüm bunlar yaşanırken yönetici Erdal Şahbaz "Küçücük olayı büyütüyorsunuz" derken, Başkan Halil Ünal "kimse suyu bulandırmasın" diye basına ve kamuoyuna göndermede bulunuyor.
En kritik sürecin yaşandığı bir anda Eskişehirspor'un başına lige çıkamamaktan sonra gelebilecek en kötü olay meydana geliyor...
Başkan ve yönetici, olayların sorumlularına değil de basın ve kamuoyuna atarlanıyor...

Tuhaf bir durum...

.....
Meğer TBAM'ın kapatılmasının
açtığı yara hala can acıtıyormuş...
- TBAM (Tıbbi ve Aromatik Bitki ve İlaç Araştırma Merkezi)
-1980 yılında, Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi bünyesinde kurulan ve Birleşmiş Milletlerin desteğiyle gelişen, 2002 yılına kadar süren kısa ömründe ki bunun son 10 yılında bilimsel yayınlar yapan...
-22 yıl boyunca 400'ün üzerinde bilimsel yayın yapmış...
-Çok sayıda bilimsel toplantıda bildiriler sunmuş.
- 80'in üzerinde kişiye doktora ve master çalışmaları için imkânlarını açmış.
- Çok sayıda bilimsel toplantı ve kurs düzenlemiş.
- 10 yıl süreyle, Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı (UNIDO) ve Türk Hükümeti adına Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin İlaç ve İlgili Diğer Sanayilerde Kullanımı (TRUMAP) isimli 3 hafta süreli eğitim programlarında 40 ülkeden 100'ü aşkın kişiye İngilizce eğitim vermiş bir araştırma merkezi.
-O süreçte, merkezde görevli yabancı uzmanların elinde yetişen proje personelinin tamamına yakını halen Eczacılık Fakültesinde profesör veya doçent olarak görev yapıyor.
İşte böylesine önemli bir merkezin 2002 yılında, Üniversite yönetimince alınan bir kararla faaliyetine son verilmesi meselesini işlemiştik önceki günkü yazımızda.
Müthiş bir geri dönüş aldık yazıyla ilgili.
Sözünü ettiğimiz merkezde stajlarını, tezlerini hatta doktoralarını yapanlardan tutun da TBAM'dan bir şekilde yolu geçen onlarca kişiden çok sayıda mail aldık.
Anladık ki, TBAM'ın kapatılması kararıyla birlikte açılan yara pek çok kişinin hala canını acıtmaya devam ediyormuş.
-"İyi ki de yazmışız" dedik kendi kendimize...
Eskişehir'de bu tarihsel haksızlığı dile getirirken, belki de iyi bir şey yaptığımıza inandık.
Niye mi?
Hemen söyleyelim:
Sakın yanlış anlaşılmasın. Bu konuda kendimize asla bir pay çıkartma gibi bir niyetimiz asla yok.
Ancak...
Belki de bu yazı sonrasında Üniversite yönetimi, bir başka isim altında faaliyet gösteren bu merkezi, eski ismi ve eski statüsüyle yeniden hayata geçirme kararı verir.
Yani...
TBAM'ı yeniden yaşatma kararı alır.
Böylece...
Başta TÜBİTAK Bilim ödüllü Prof Dr Hüsnü Can Başer olmak üzere, bu merkeze emek vermiş tüm bilim insanlarından, kapatılma kararı sonrasında esirgenen küçük bir teşekkür de edilmiş olur...
Olur mu?
Neden olmasın?
Olmazsa da canları sağ olsun...
Biz önermiş olalım da...
.....
Biraz da gülmek lazım
Ünlü bir işadamımız, patronu olduğu şirketin genel müdürünü yanına almış ve fabrikalarını dolaşmaya çıkmış. Patronun çok titiz olduğunu bilen genel müdür, fabrikaların müssese müdürlerini cep telefonuyla tek tek arayıp uyarmış: 
- Patron fabrikanızı teftiş edecek!.. Çalışanlarınızın haberi olsun. Bizim patron çok titiz bir insandır. Hadi çocuklar göreyim sizi!.. Aman bir aksilik olmasın!.. 
Bursa'daki bir fabrika patronun geleceğini tüm çalışanlarına duyurmuş. Biraz sonra genel müdür ile gelen patron, müssese müdürünü de yanına alarak fabrika içinde geziye çıkmış. Onu gören tüm elemanlar patronun gözüne girmek için harıl harıl çalışıyorlarmış. Herkesin canla başla çalıştığını gören patron, hayatından çok memnunmuş. Üretim bölümünü gezen patron, fabrikanın ham madde hazırlama bölümüne yönelmiş. Yanındaki müdürlerle gezisine devam eden patron, bir sandalyeye oturup bacak bacak üstüne atıp çay içen bir adam görünce çok şaşırmış. Hemen adamın yanına giden patron sormuş: 
- Sen benim kim olduğumu biliyor musun? 
Adam istifini bozmadan cevap vermiş: 
- Bilmiyorum. 
Tam bu sırada fabrika müdürü söz istemiş, ama çok sinirlenen patron, onu susturarak adama yine sormuş: 
- Sen ne kadar maaş alıyorsun? 
- İki bin lira alıyorum. 
Patron hemen cebinden dört bin lira çıkararak adama uzatmış: 
- Al şu dört bin lirayı, defol buradan!.. 
- Teşekkür ederim efendim!.. 
Adam parayı alıp ortadan kaybolmuş. Patron daha da sinirlenmiş: 
- Utanmaz herife bak yahu!.. Kovduğum halde bir de bana teşekkür ediyor!.. 
Patron tarafından susturulan fabrika müdürü dayanamayıp feryat etmiş: 
- Aman efendim, siz ne yaptınız? 
Patron, fabrika müdürüne dönüp bilgiç bir eda ile seslenmiş: 
- Ne yaptım ki? Sadece işe yaramayan bir elemanı kovdum!.. 
Müdür ağlamaklı bir şekilde sitem etmiş: 
- Ama efendim, o kovduğunuz adam bizim çalışanımız değildi ki, bizim fabrikaya ham madde gönderen firmanın kamyon sürücüsüydü!.. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi