
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
BİR İNSANI SEVMEKLE BAŞLAR HER ŞEY...
TEGV' in, "Kariyer Yolculuğuma Başlıyorum Programı" gereği, Ziya Gökalp İlköğretim Okulu'nda, öğrencilerle ,"ÖĞRETMELİK MESLEĞİ" ile ilgili bir söyleşi yaptık. Söyleşiye katılan öğrencilerin, etkinlik sonrası bizler karşı gösterdiği "SEVGİ" ve sevgiyle ışıldayan gözlerinin, doyumsuz güzellikteki pırıltısı, görülmeye değerdi.
Söyleşi de bulunduğumuz öğrenciler, enerjisi yüksek, öğrenmeye açık, takipçi, sevgi dolu, gelişime ve değişmeye ayak uyduran, anı yaşayabilen, bir yapıda gördük. İlk tanıştıkları kişi/kişilerle, diyalog kurmaları dikkat çekti. Bu tablo da Ziya Gökalp İlköğretim Okulu ve Atatürk Eğitim Parkı'nın, büyük payı büyüktür. Ancak onları, bu denli mutlu eden anlatılanlarda çok, bizim onlara karşı özlem dolu tavrımız oldu. Çünkü sevgi, her kapıyı açan, insanı mutluluğa götüren, götürmekle kalmayarak, büyük haz da yaşatan bir olgudur.
Ziya Gökalp İlköğretim Okulu, 6. sınıf öğrencileri ile yaptığımız "ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ" ile ilgili sohbet sonrası öğrencilerin, bildirimlerdeki, bir kaçının ifadelerini ve yaşadıkları hazzı, okuyucularımızla da paylaşmak isterim.
Eda ÖZDEMİR, " Mustafa öğretmenimden, öğretmenin görevinin sadece öğretmek ve eğitmek değil, onların sorunlarını da çözmek olduğunu öğrendim. O sınıfa girince, onu tanımıyordum ama kendisinden bahsedence gerçekten de onu çok sevdim. Çok iyi bir öğretmen; gerçekten de ondan çok şey öğrendim."
Caner ÇITAK, " Sizi çooook ama çok sevdim. Futbolcu olmak istiyordum. Şimdi öğretmen olmak istiyorum. İyi ki Mustafa öğretmenim geldi. "
Nazlıca KARAÇAM, " Mustafa öğretmenim, keşke bizim öğretmeniz olsaydı. Beni çok etkiledi. Onu çok sevdim. Ben de onun gibi öğretmen olmak istiyorum".
Mustafa DEĞİRMECİ, " Mustafa öğretmenim, siz inanılmazsınız. Dünyanın en iyi öğretmeni kim deseler, Mustafa öğretmenim derim."
Eda Nur ÇİÇEK, " Mustafa öğretmenimiz, çok iyi bir insan. Bugün iyi ki gelmiş, Büyüyünce, onun gibi öğretmen olmak istiyorum. O her zaman öğrencilerine iyi davranmış, Ben de öyle olmaya çalışacağım. Hayatım boyunca da onu hiç unutmayacağım. Onu çok sevdim. Keşke ben de onun gibi öğretmen olsam..."
Sarıkız ECEM " Sevgili öğretmenim, sizi çok sevdim. O kadar iyi bir insanla tanışmak beni gururlandırdı... Çok iyi, çok sıcakkanlı ve çok başarılı bir öğretmensiniz."
Zeynep KÖKÇINAR "Siz, her zaman kalbimde olacaksınız. Sizi unutmayacağım. Konuşmalarınızdan çok etkilendim ve öğretmen olmayı da büyük bir istekle istiyorum."
Kişinin, hele yıllarını çocukların arasında geçirmiş bir emekli öğretmenin, bu duyguları görmezden gelmesi ve yaşamaması düşünülebilir veya masum bakışlı çocuklarımızı sevmeden, hayattan zevk alabilir mi? Ayrıca insanlar sevildikçe, sevildiğini hissettikçe mutludur. Nitekim Sait FAİK' de, "Bir insanı sevmekle başlar her şey." diyor.
Diğer yandan bu tablo gösterdi ki insanımız, özellikle de çocuklarımız, sevgi ile büyür, öğrenir, yaşama sarılır, gelecek için umutlanır. Her türlü engeli de aşar... Ayrıca karşılıksız sevgi gösterisinde çocuklarımız, büyüklere örnek teşkil edecek tavır içindedir. Onla, toplumda sevgi tomurcuklarını yeşertirler. Çocuklarımızda, sevgi kökleri doğaldır. Sonsuza kadar da çiçek ve meyve verir. Yeter ki devşirmesini bilelim...
Aslında sevgi, sözlüklerde, "İnsanı bir şeye, ya da bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu" olarak tanımlanırsa da, Sevgi, sözle olmaz. Hissedilir ve yaşanır. Ayrıca insan ruhunda bulunan, bir yetenektir. Ancak insanlar, bu yeteneklerini arzu edilen bir şekilde kullanamamaktadırlar. Çünkü sevgi, bir fedakârlıktır.
Yaşamda, karşılıksız sevgiler, kalıcı olur. En makbul sevgi de odur. Bu tür sevgilerin, yeri ve zamanı da yoktur. Ancak toplum olarak, sevgide çok hasis, çok da benciliz! Sevgiyi hep içimizde, hep kendimize saklıyoruz. Bu da zamanla sevgilerin birbirine aktarılmasına, çevremizdekilerin sevgiyi hissedememesine yol açmakta, ardında da anlaşmazlıklar, dargınlıklar ve iletişimsizlikler gelmektedir.
Sevgi, her şeyden önce fedakârlıktır, yani hiçbir karşılık beklemeden başkasına kendinden bir şeyler vermek esasına dayanır. Güzeli, iyiyi, becerikliyi, akıllıyı, yetenekliyi sevmek kolaylıkla gerçekleşir. Sevginin verilmediği, verilemediği durumlarda, kişinin kendisiyle, ya da çevresindeki koşullarla ilgili bir sorun vardır. Bu sorunlara, sağlıklı bakış açıları geliştiren birey, sevgiyi öğrenir ve öğretebilir.
Sevgi, çocukların durum, ya da nesneye ilgi ve bağlılık duygusudur. Sevginin davranışa yansıyan şekli ise, sevgi dolu gözlerle bakmak, dokunmak, güzel sözler söylemek, zamanı paylaşmak, öncelik vermek, düşünmektir. Söyleşiden sonra öğrencilerin, duygu dolu sözleri, sarılmaları, ilgileri, bağlılıkları ve sevgi dolu ifadeleri, karşısında duygulanmamak mümkün mü? Hülasa Gün Oldu Hayali Cihan Değdi.