1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Bir takımın geleceği nasıl mahvedilir?

-Eskişehirspor, şampiyon olup süper lige çıktığı 2007-2008 sezonu sonrasında işi gücü bırakıp sağlam bir altyapının temelini atsaydı.
-Yarım saat bile top oynamayan futbolcu transferlerine verilen kucak dolusu paraların yarısı Eskişehirspor'un geleceği olan çocuklara harcanmış olsaydı.
-Şehrin en değerli markası olan kulüp iki kişi arasında pinpon topu gibi bir oraya bir buraya savrulup giderken, Eskişehirspor'u bugünlere taşıyacak olan çocukların yetişeceği altyapı tüm bu olup bitenlere kurban edilmeseydi.
-Kulübün başına gelen başkan ve yöneticiler, altyapı takımlarını sırtlarında bir kambur olarak görmeseydi.
-Yönetimler, transfer edilecek olan futbolcuların sırtından para kazananlara değil de kulübün geleceği olan yetenekli çocukların bulunmasına emek verecek insanlara önem vermiş olsaydı.
-Bir gün de o küçük çocukların sırtları sıvazlanabilseydi.
-Başkan ve yöneticilerin bir gecelik meyhane hesabı keşke altyapı'daki çocuklara harcanabilseydi.
-Transfer edilen ama ayağı topa bile değmeyen üstelik kulübün başına her türlü belayı saran adı sanı duyulmamış futbolculara ödenen paralar keşke bu çocuklardan esirgenmeseydi...
Bu gün Eskişehirspor'un arkasından gelen en az 3 Eskişehirspor daha vardı.
2008'den sonra bu iş yapılsaydı, o tarihte 15 yaşında olan çocuklar, bugün 23 yaşında, Türkiye futbol kulüplerinin peşinden koştuğu futbolcular olacaktı.
O gün 10 yaşında olan çocuklar, bugün 18 yaşında ve ağabeylerinin yedek kulübesinde sıralarını bekleyecekti.
Eğer o gün ve sonrasında bu yapılmış olsaydı, bugün transfer yasağı mı gelmiş? İnanın kimsenin umurunda bile olmazdı.
Zira...
Eskişehirspor'un kendi çocukları karşımızda kapı gibi dururdu...
2008'den sonra gelen her yönetim yaptığı yanlışlarla Eskişehirspor'u da geleceğini de mahvetti.
Anlık, günlük ve sezonluk başarı peşinde koşmak varken, 10 yıl sonrasının yatırımını hem riskli hem de gereksiz gördü...

Bu yüzden...
O günden bu yana başkanlık ve yöneticilik yapanların her birini ayrı ayrı kutluyorum!
Verilmeyen imkanlara, tanınmayan fırsatlara rağmen Eskişehirspor'un altyapısından yetişen ve sayıları az olsa da kaliteleri ortada olan kendi futbolcularımızı gördükçe, "Ah ki ah! bu çocukların sayısı daha fazla olabilirdi" diye hayıflanıyorum...

......

Çok olsun hepimizin olsun denildiği gün...
Adam yolda yürürken karşısına Cin çıkmış...
-"Dile benden ne dilersen" demiş önce...
Ardından da;
-"Ne istersen yerine getireceğim ancak, senin istediğinin iki katını da komşuna vereceğim" diye eklemiş.
Adam hiç düşünmeden Cin'e dönüp cevap vermiş;
-"Bir gözümü çıkartmanı istiyorum"
Bu, her ne kadar masal da olsa;
-"Varsın ben olmayayım ama o da olmasın" mantığıdır.
Bu aynı zamanda;
-"Herkes benden beter olsun" düşüncesidir.
Ne yazıktır ki, bu düşünceyi hem kalplerinde hem de kafalarında yaşayan pek çok insan var.
Aslına bakarsanız...
Eskişehir'de bu düşüncenin hakim olduğu bir kent.
İşte bu yüzden bu kentte birlikte hareket edilemiyor.
Bu yüzden biraz olsun yükselmiş insanların paçalarından aşağıya çekiliyor.
Kendi konumlarını koruma pahasına, bir yatırım yapacak olana söylenilmedik laf bırakılmıyor.
Hiç kimse;
-"Adam büyürse vergi verir, daha çok adam çalıştırır, kente faydası olur" demiyor.
Aksine...
Büyüyüp daha yüksek cirolara ulaşmaması için, dedikodu mekanizması dahil hemen her yöntem deneniyor.
İşte bu anlatmış olduğumuz resmen;
-"Varsın ben olmayayım ama o da olmasın" düşüncesidir.
Bu düşünce ne yazıktır ki, bu şehri bulunduğu yerden daha yüksekte olmasının önünde duran en büyük hastalıktır.
Eskişehir bu hastalığı aşamadığı müddetçe, bu şehirde yaşayanlar önüne çıkan her Cin'e sırf komşusunu batırabilmek için "Bir gözümü oy" diyecektir.
Bu şehirde yaşayanlar "Az olsun ama sadece bana ait olsun" deme yerine, "Çok olsun hepimizin olsun" dediği gün, Eskişehir bu hastalıktan kurtulur.

......
Onlar da utanç
yaşadı mı?
Porsuğun kıyısında yeşil şerit halindeki alan...
Şu sıralar pek yeşil olduğu söylenemez.
Zira...
Buraya oturanların yediği ve yelere attığı kabukları temizlemek için yapılan çalışmalar, buradaki çimleri de yok etti.
Ne yapılırsa yapılsın Porsuğun yeşil bandı üzerine oturanların, yedikleri çekirdek kabuklarını yere atmasının önüne geçilemiyor.
Her türlü uyarıya rağmen bu sahil bandı üzerine oturanlar çekirdek yemeye, yedikleri çekirdeklerin kabuklarını da oturdukları yerin çevresine atmaya devam ediyorlar.
Önceki gün söz konusu Porsuk sahil şeridi üzerinde kadınlı erkekle belediye zabıtalarını görünce:
-"Galiba çekirdek yiyen ve yediği çekirdeklerin kabuklarını da yerlere atanlara ceza yazacaklar?" diye düşündük.
Düşündüğümüz gibi olmadı iyi mi?
Zabıta görevlileri, sahil bandı üzerinde çekirdek yiyenlerin yanına kadar gitti. Ellerinde tuttukları poşetleri, sahil boyunca çekirdek yiyenlere tek tek verdi.

Vallahi ne söyleyelim?
O sırada çekirdek yiyen ve yediği çekirdeklerin kabuklarını da yere atanlar adına utandık...
Acaba onlar da aynı utancı yaşadılar mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi