Pazartesi günü CAS 'tan gelen haberle önümüzdeki sezon Avrupa'ya gidemeyeceğimiz kesinleşti. Aslında böyle olacağı belli idi. Çünkü şike süreci boyunca Fenerbahçe'nin her yerde dile getirdiği bir soru vardı. Biz bu şikeyi tek başımıza mı yaptık diye? UEFA'da Eskişehirspor ve Sivas'a verdiği ceza ile Fenerbahçe'nin sorusunu cevaplamış oldu. Bak işte, yalnız değildiniz diye...
Bu ceza ile sadece Avrupa'dan men cezası almadık, bir şekilde şike ile bağlantımız kayıtlara girdi, resmileşti. Artık Google'a girdiğimizde, wikipedia'ya (internet ansiklopedisi) baktığımızda bu ceza karşımıza çıkacak. Hiç de hak etmediğimiz bir şekilde bu damgayı yediğimiz ile kaldık. Bundan sonra yapılması gereken bu işi başımıza saranlara karşı hukuki yollara başvurmak olmalıdır. Başvurulmalı ki, vicdanlarımız rahatlasın. Hesap sorulmalı ki, yapanın yanına kar kalmayacağı ortaya çıksın. Gerek Mesut Başkan, gerekse Bekir Sıtkı Saraç'ın basına verdiği demeçlerde bu yönde olmuş. Hesap soracağız diyorlar, inşallah bu sefer havada kalmaz ve gerçekten sorulur. Tabii, gelen ceza ile birlikte hem transferler, hem de lige hazırlık için uzun bir süre kazandık. En azından bazı şeyleri aceleye getirmekten kurtulduk. Gerçi bende dâhil camiada transfer konusundaki algı pek olumlu değil. Bonservis bedeli olmayan, mümkünse alt liglerden ya da gurbetçi futbolcularla takımın takviye edileceğini düşünüyoruz. Sadece alınacaklarla ilgili değil bu algı. Özellikle Erkan Zengin ve Tarık'ı da zorla satmaya çalışıyoruz gibi bir intiba oluştu. Yok, takas istemeyiz, yok şu fiyattan aşağı olmaz diye hemen her gün bir yöneticinin açıklaması var ulusal basında. Semt pazarındaki pazarcı gibi "gel vatandaş gel, domatesin, kabağın iyisi bizde" diye sebze meyve satıyoruz sanki. Böyle yaparak futbolcunun konsantrasyonunu, taraftarında moralini bozuyoruz. Kimse kusura bakmasın ama yönetime olan tepki de haklı olarak artıyor.
Mesut Başkan resmi sitede yaptığı açıklamada herkesi sükûnete davet etmiş. İyi yapmış. Ah, biraz da kendi uysa keşke... Devamlı bir şekilde eski yönetim üzerinden yapılan konuşmalar, laf sokmalar tepki çekmeye başladı artık. "Eskiden öyleydi, şimdi böyle. Onlar şöyleydi, biz böyleyiz" tarzı yönetim şekli bir zaman sonra tersine dönmeye başlar. İnsanlar, iyi de siz ne yaptınız diye sorarlar. Bence o sınıra gelindi, dikkatli olmak lazım. Mesut Başkan, keşke her eleştiri yapanı Halil Ünal'cı görmese, Halil Ünal'cı olanları bile kucaklamayı denese. Daha güzel olmaz mı? İhtiyacımız olan şey bölünmek değil, birleşmek.