1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Birileri yine kafasına göre yapacak zaten...

-Stadyum meselesini bir hatırlayın.
Aylarca tartıştık bu şehirde.
Tartışma sonrasında şehhrin bir kanaati oluştu.
"Yeni Stadyum bulunduğu yere yapılsın" görüşü çıktı ön plana.
Devletin en büyük bürokratı da söz verdi "Aynı yere yenisini yapacağız"diye.
Eskişehirliler yeni Stadyumu mevcut Stadyum yerine yapılmasını beklerken Sazova'da yenş Stadyum inşaatı başladı bile.
-Havaalanı meselesini hatırlıyor musunuz?
Hemen hatırlatalım.
Aylar, hatta yıllarca tartışmadık mı?
Doğuya mı uzasın? Batıya mı? Diye.
Sonunda birileri çıktı "Hem Doğuya hem de Batıya uzasın" dedi.
Onca tartışma ve kavga ve kaybedilen zaman bir yana, yine birilerinin dediği oldu.
-Uçak seferlerini unutmadınız herhalde.
Biliyorsunuz İstanbul'a karşılıklı uçak seferlerimiz vardı.
Ne saatleri uygundu ne de seferlere uyuluyordu.
İşin ciddiyeti olmadığını, laf olsun diye seferler yapıldığını,hiç kimsenin işine gelmediği için insanların uçak kullanmadığı tartışma konusuydu.
"düzeltin şu sefer saatlerini! İnsanlar sabah İstanbul'a gidip gece Eskişehir'e dönebilsin" denildi.
Ama ne çare!
Bunun yerine uçak seferleri tamamen seferden kaldırıldı.
-Vilayet Fidanlığı öylece kalsın denildi olmadı.
-Yani Gar Şeker Fabrikası arkasına yapılsın istendi, o da olmadı.
Sizin anlayacağınız...
Eskişehirli ne isterse istesin birileri her işi kafasına göre yaptı bu şehirde.
Şimdi, Sazovaya yeni Stadyum yapıldığı için Kent Meydanı olmasına karar verilen (Biz hala bu verilen karardan şüphe duyuyoruz ama) mevcut Atatürk Stadyumu yerinin nasıl bir meydan olacağı tartışılıyor.
Mimarlar Odası Fikir yarışması açıyor, Vilayet Sivil Toplum Örgütlerinden öneriler alıyor.
Bize kalırsa sanki iyi niyetli ama beyhude çalışmalar gibi geliyor tüm bunlar.
Çünkü, kim nasıl bir meydan olmasını isterse istesin bu şehirde "Ben yaptım olacak" mantığı var.
Ve bu mantık, yukarıda örneklerini saydığımız gibi her dönem kendini gösteriyor.
O yüzden...
Mevcut Atatürk Stadının yerine eğer yapılırsa bir Meydan yapılacak.
Bu meydan da, birilerinin istediği şekilde olacak.
Bundan hiç şüpheniz olmasın.
Çünkü...
Yukarda da söylediğimiz gibi bu şehri yönetmiş olanlarda ve halen yönetenlerde "Ben istedim. Olacak" mantığı var.
Bir çoğu kendisini Ali Ağaoğlu, Eskişhir'i de kendi arsaları zannediyor.

.....

Her dönemin geçerli hikayesidir bu...
Eşekler, köydeki semerciden oldukça şikâyetçiymiş.
Zira...
Semerci hiç mi hiç iyi Semer yapamıyormuş. Sırtları yara bere içinde kalıyormuş Eşeklerin.
Hikâye bu ya...
-"Köye yeni bir Semerci gelsin" diye dua etmeye başlamışlar.
Çünkü...
Sırtlarında ki yara ile yaşamak oldukça rahatsızlık vericiymiş.
Yine hikaye bu ya...
Duaları kabul olmuş Eşeklerin.
Köye yeni bir Semerci gelmiş.
Ama o da ne! Gelen Semerci, eskisinden de kötü çıkmış.
Yaptığı semerlerden dolayı sırtlarında ki yara her geçen gün büyümüş.
Yine Dua etmeye başlamış Eşekler...
-"Bu semerci gitsin, yenisi gelsin" diye.
Semerci gitmiş, semerci gelmiş.
Her semerci, bir öncekinden daha yeteneksiz çıkınca, Eşeklerin sırtlarında ki yara da derinleştikçe derinleşmiş.
Artık hiçbir Eşeğin dayanacak gücü kalmamış.
Nihayet bir gün toplanmış Eşekler.
Uzun uzun konuşmuşlar ve sonuç olarak da;
-"Biz bundan sonra yeni semercinin gelmesi için değil de, Eşeklikten kurtulmak için dua edelim" demişler.
Bu bilindik bir hikâyedir.
Çoğu yerde anlatılır.
Çoğu zaman da bir olayla ilişkilendirilir.
Bizim amacımız bu hikâyeyi yazmakla, başka bir olaya gönderme yapmak değil.
Ama...
Bu hikâyeyi okuyacak olan pek çok kişi bu yazdığımız hikâyeyi başka bir olayla ilişkilendirecek.
Bunu da çok iyi biliyoruz
Bu ilişkilendirme yüzünden birileri bizi takdir edecek, birileri de eleştirecek.
Ne olursa olsun, kim nasıl ve hangi olayla ilişkilendirirse ilişkilendirsin önemli değil.
Önemli olan...
Gerçekten güzel bir hikâye bu...
Dahası...
Bu hikayeyi herkes hemen her dönemde sanki yaşamış gibi...
Bu hikayeyi yeniden hatırlatmamızın nedeni ise, pazar neşeniz olusun istememizdir...
.......

Ne zaman çağdaş taraftar olacağız?
Geçtiğimiz Çarşamba günü Eskişehirspor'un kupa maçı vardı Konya'da.
Eskişehir'den binlerce taraftar gitti Konya'ya maçı izlemek için.
Bir çoğu taraftara yakışır bir biçimde gidip geldi.
Fakat.
Bazıları da (Ne yazık ki kendilerine Taraftar diyemeyeceğimiz) şekilde gidip gelmişler.
Ahmet Okur yazmış maçı izlemek için gittiği Konya izlenimlerini.
Aynen şunları söylüyor:
-"Ben size Eskişehirspor-Galatasaray Ziraat Türkiye kupası ile ilgili gözlemlerimi aktaracağım. Çarşamba sabahı Enveriye istasyonundan kalkan 12 vagonlu trenle yolculuk yaparken karşılaştığım manzaralar beni üzdü. En fazla 5 vagoluk yolcunun bulunduğu seyahat de Gençler ellerinde içkiler yiyecekler içecekler mangallar yolcu vagonlarını tahrip ettiler. Tehlike anında camları kırmak da kullanılan çekiçleri kutularını kırarak yerlerinden çıkardılar aldılar tuvaletlere vagonlara zarar verdiler pislediler. Maç öncesinde,esnasın da ve sonrasında o ağızlardan çıkan küfürler hiç hoş değildi. Stad da tel örgülere brandalara koltuklara zarar vermeler, stat içinde görev yapan bizlerin huzuru için orada olan polislere yanıcı madde atmalar hiç hoş olmayan manzaralardı benim gözümle. Ne zaman çağdaş medeni ulus taraftarları gibi olacağız merak ediyorum. Bu arada TCDD tren de huzur ve emniyeti sağlamak için en küçük bir önlem almamış. Saldım çayıra Mevlam kayıra demişler. Devletin malına (Kendi malımız) zarar verenler cezalandırılmadığı müddetce bu işler böyle devam eder gider. Bizde yakınır dururuz."
Aslında çok şey söylemeye gerek yok.
Eskişehirspor taraftarına her türlü övgü yakışıyor ama...
Eskişehirspor taraftarı olduğunu zanneden bazılarının yapmış olduğu bu tür uygunsuz hareketler,Eskişehirspor sevgisiyle hiç mi hiç bağdaşmıyor.
.....

BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Bir gün yolda yaya giden bir bektaşinin önüne bir atlı çıktı: - "Baba" dedi, "bir müşkülüm var. Beni aydınlatır mısın?" Bektaşi yanıt verdi:
- Elimden gelen bir şeyse, hay hay oğlum.
- Şunu öğrenmek istiyorum: Şu anda Allah ne yapıyor?
Sualin münasebetsizliğine içerleyen derviş, hiç belli etmemiş:
- Yanıt veririm ama bir şartla, sen o attan in, ben bineyim.
- Neden?
- Böyle yüksek bir suale yüksekten yanıt vermek gerekir de ondan! Adam attan inmiş, Bektaşi binmiş. Adam:
- "Hadi" demiş "söyle bakalım. Allah şimdi ne yapıyor?" Bektaşi:
- "Ne yapacak" demiş, "atı senin gibi bir budalanın elinden alıp, benim gibi bir akıllıya veriyor". Ve çalakamçı uzaklaşmış.


Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi