1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Bizim oğlan!

 


 


Sosyal medya paylaşımları arasında Eskişehir ile ilgili bir tespit dikkatimizi çekti.


Şöyle diyor paylaşımda:


-“Eskişehir’de Anadolu ve Osmangazi olmak üzere 2 tane başarılı üniversite var. Bu üniversitelerin bünyesinde 28 ayrı fakülte ve 14 ayrı enstitü. Toplam 3500’ün üzerinde de akademik personel mevcut. Hal ve vaziyet bu durumdayken başta Sanayi ve Ticaret Odaları olmak üzere, Sivil Toplum örgütleri ve kurum ile kuruluşların, konferans, seminer ve eğitim adı altındaki faaliyetler için başka şehirlerden uzmanlar getirmesi ne kadar doğru?”


Son derece yerinde bir tespit aslında…


Dahası…


Eskişehir’in kendi içinde kendini sorgulamasına yol açacak da bir tespit bu.


Sahiden, niçin Eskişehir’de bulunan başta Odalar olmak üzere STK’lar, kurum ve kuruluşlar, konferans, seminer ya da hizmet içi eğitim benzeri faaliyetler düzenlediğinde, bu etkinliklere konuşmacı olarak katılacak olan uzman ve akademisyenleri dışarıdan getirir?


Düzenledikleri etkinlilerde konuşma yapacak uzman ve akademisyenler için, 3500’ün üzerinde akademisyenin görev yaptığı 2 üniversitenin kapısını niçin çalmaz?


Aynı uzmanlık alanında, aynı bilgi donanımı ve kariyere sahip kişiler arasından niye dışarıdan gelecek olanı seçer de, her ikisi de beşer kilometre ötede olan 2 üniversitenin akademisyenlerini neden tercih etmez?


Aklımıza iki tahmin geliyor…


1-Bu tip etkinlikleri düzenleyenler, düzenledikleri etkinliklerin faydasından çok reklamını düşündüğü için bu yolu tercih ediyor.


2-Bu etkinlikleri organize edenler, Eskişehir üniversitelerinde görev yapan akademisyenlere “Bizim oğlan” gözüyle bakıyor.


Her ikisi de son derece yanlış bir yaklaşım sonuçta.


Ama bu sürekli yapılıyor Eskişehir’de…


İşin ilginç tarafı…


Düzenledikleri en küçük bir organizasyonda dahi konuşmacı olarak Ankara, İstanbul ve benzeri şehirlerden akademisyen ve uzmanları getirmeyi adet haline getiren, bununla büyük reklam ve sükse yaptığını düşünen kurum, kuruluş ve örgütler, her ağızlarını açtıklarında “üniversiteler ile işbirliği” meselesinden dem vuruyor…


Olacak şey dğil ama…


Oluyor işte!


Hem de Eskişehir’de…


.....


 


Bu saatten sonra kim ne söyleyecekse karşılığı olmaz…


 


Alpu’ya kurulacak olan Termik Santral’in bir felaket olacağını söyleyen de var bir fırsat olduğunu söyleyen de…


Felaket yaratacağını söyleyenler, bir anlamda endişelerini dile getiriyor.


Fırsat olduğunu söyleyenler de ülkenin ve Eskişehir’in ekonomik anlamda kazançlı olacağının umudunu taşıyor.


Bunların dışında bir de meselenin siyasallaşması için uğraş verenler mevcut.


İşte en tehlikeli boyut da maalesef bu…


İş öyle bir hale geliyor ki, Termik Santrali eleştiriyorsan CHP’li, aynı santrali onaylıyorsan AK Partili etiketi yapıştırılıyor.


Kurulacak Termik Santral konusunda herkes “sağlıklı bir tartışma ortamı” istiyor ama meselenin geldiği siyasi boyut, bundan böyle konunun sağlıklı bir tartışma ortamını mümkün kılmıyor.


Kısacası…


Gelinen bu noktadan sonra, konu ile ilgili dünyanın tek ve en uzman kişisini de getirip anlattırsanız, anlattıklarının bir kesim tarafından hiçbir karşılığı olmayacak.


O dünyanın en uzman kişisi “Buraya Termik Santral kurmak bir felakettir” dese de, “buraya Termik Santral kurmak isabetli bir karardır” dese de, sadece bir kesimin hoşuna gidecek söyledikleri.


Dahası…


Termik santral’e “İyi” dese “AK parti yalakası”, “Kötü” dese “CHP’nin paralı askeri” olacak.


.....


Köprüden önceki son çıkışı yaratıyorlar…


 


Eskişehirspor’da olağanüstü genel kurul kararı alındı.


Alınan genel kurul kararı aynı zamanda kulüp başkan ve yönetiminin istifa kararı anlamı taşıyordu.


Genel kurul geçtiğimiz çarşamba günü toplandı.


Ancak…


çoğunluk sağlanamadığı için bir hafta sonrasına ertelendi.


Buna göre, Eskişehirspor genel kurulu önümüzdeki çarşamba günü çoğunluk aranmaksızın toplanacak.


Divan heyeti oluşturulacak.


Aday olmadığı ve çıkması da düşünülmediği için iş burada düğümlenecek.


Bundan sonra ne olacağını kimse bilmiyor.


İşte bu noktada, biraz daha zaman kazanmak, kazanılan bu zaman içinde bir çözüm bulmak adına yeni bir düşünce ortaya atılmış.


Kongre’de oluşacak divan heyetinin, seçime geçmeden önce genel kuruldan süre istemesi, böylece kulübe yeni bir yönetim bulunması adına zaman kazanılması fikri benimsenmiş.


Bu sayede, Eskişehirspor’a köprüden önce son bir çıkış daha yaratılmış olunacakmış.


Formül hoşumuza gitti.


Umarız, kongrede oluşan divan heyetinin genel kuruldan isteyeceği ve muhtemelen de kabul edilecek bu sürede bir çıkış yolu bulunur.


Umarız bu alınan son süre, girilen çıkmazın ve sorunların sadece ertelendiği bir-iki hafta olmaz.


Umarız bu son süre, Eskişehirspor ile ilgili yeni bir ışık ve umut doğurur.


.....


Toplum olarak iletişimimiz…


 


-Albay, binbaşıya:


-Yarın güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir şey değildir. Erleri talim elbiseleri ile talim meydanına getirin de olayı görsünler. Ben de orada bulunup kendilerine gerekli bilgiyi vereceğim. Şayet yağmur yağarsa, tabii bir şey göremeyiz. O zaman erleri, üstü kapalı talimgâha götürürsün.
-Binbaşı, yüzbaşıya:


-Albayın emri ile yarın sabah saat dokuzda güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir olay değildir. Şayet hava kapalı olursa bir şey görülemeyecektir. Bu durumda tutulma, kapalı talimgâhta gerekli talim elbisesiyle yapılacaktır.
-Yüzbaşı, teğmene:


-Albayın emri ile yarın sabah dokuzda talim elbisesi ile güneş tutulmasının açılış merasimi yapılacaktır. Şayet yağmur yağarsa ki bu durum pek görülen bir olay değildir, Albay kapalı talimgâhta gerekli bilgiyi verecektir.
-Teğmen, başçavuşa:


-Yarın sabah dokuzda hava güzel olursa, talim kıyafeti ile albay tutulacak. Kapalı talimgâhta yağmur yağarsa, alayın meydanında manevra yapılacak. çünkü bu her zaman görülen bir olay değildir.
-Başçavuş, askere:


-Yarın sabah saat dokuzda kapalı talimgahta Albayı tutacağız. Sabah hepiniz talim teçhizat ile hazır olun. Askerler kendi aralarında:
-Yarın sabah bizim başçavuş Albayı tutuklayacakmış.


Genelde toplumumuzda iletişim bu hale geldi. Biri bir şey söylüyor, o söylediği 4 ncü ağızdanr sonra bambaşka bir şey oluyor…


 


 


 


 


 


 


 


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi