
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
BOR ÖRTÜLÜ ÖZELLEŞTİRİLİYOR MU?
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, borun Türkiye'nin stratejik madeni olduğunu belirterek, "Bu önemli madenimizin özelleştirilmesi konusunda ne bir düşüncemiz ne de bir kararımız var" dedi. Ancak stratejik ürün " BOR" un aranmasının, işletilmesinin devlet eliyle yapılması 2840 sayılı kanunla hükme rağmen, Petrol İş Sendikası Başkanı Sayın Mustafa Öztaşkın, yapılmak istenen düzenleme ile taşeronluk yoluyla bor madenlerinin üçüncü şahıslara verileceğini ve örtülü özelleştirme yapılacağını savundu.
Enerji Bakanlığı'nın, 5 Mart 2012 tarihinde Bakanlar Kurulu'na sunduğu taslakta, bor tuzları, trona, asfaltit madenleri ile nükleer enerji hammaddelerinin işletilmesini, linyit ve demir sahalarının bazılarının iadesini düzenleyen kanuna, "Bu madenlerin üretimi ve zenginleştirilmesi, teknik, ticari ve ekonomik sebeplerle ürünün mülkiyeti teşekkülde kalmak üzere ihale yoluyla üçüncü şahıslara gördürülebilir. Ancak üçüncü şahıslara gördürülecek işlerin üç yıldan fazla olması durumunda konuya ilişkin talepler yüksek planlama kurulu tarafından karara bağlanır" fıkrasının eklenmesi öngörülüyor.
Dünya bor rezervlerinin yüzde 72'si Türkiye'de bulunuyor. Petrol-İş'in araştırmasına göre madencilik şirketi Rio Tinto bor madenlerinde dünyada yaklaşık yüzde 27'lik pazar payına sahip. Yapılanın Eti Maden'de taşeronlaştırma girişimi olduğunu savunan Öztaşkın, "Burada işveren Eti Maden birkaç kez bazı birimleri taşerona vermek istedi. Biz bu maden kanundaki 'devlet eliyle işletilmesi gerekir' hükmüne dayanarak dava açtık ve açtığımız davaları kazandık. Bu aynı zamanda yargı kararlarını by-pass etme yönünde bir düzenlemedir. İşyerine taşeron girmesine kesinlikle karşıyız." diyerek yapılmak istenen örtülü özeleştirmeye karşı çıktı.
Bugün Eti Maden'de 3 bin 809 kişi çalışıyor. Çalışanların 2 bin 305'i işçi, 275'i memur, bin 229'u sözleşmelidir. Bu personel başarılı bir şekilde bor üretmekte ve zenginleştirmektedir. Ayrıca sürekli olarak pazar payını artırmaktadır. Bundan 15 yıl önce yüzde 25'ler civarında olan pazar payı geçen yıl yüzde 42'lere, bu yıl da yüzde 49'lara ulaşmıştır.
Üretilen bor minerallerinin, % 10'a yakın bir bölümü doğrudan mineral olarak tüketilirken geriye kalan kısmı bor ürünleri elde etmek için kullanılıyor. Bor mineralleri ve ürünleri temizleme ve beyazlatma sanayi, Cam ve Seramik sanayi, Yanmayı önleyici (geciktirici) maddeler, Nükleer uygulamalar, Metalürji ve tarım gibi alanlarda kullanılmakta
2002 yılında, 186 milyon dolar düzeyinde Bor ihracatı gerçekleştirildi. 2005 yılında, 300 milyon dolar, 2006 yılında ise 360 milyon dolar düzeyinde gerçekleşecek. Yeni tesis ve kapasite artırımı yatırımları ile bor satışlarının, 2010 yılı sonrası 600 milyon dolar düzeyine çıkarılmasının hedefleniyor. Bu sevinilecek bir tablo değildir. Çünkü Eti Holding Yurt dışına daha ucuz tinkal satması nedeniyle, bor ürünleri sanayi yurt dışında kuruluyor. Bu nedenle de Türkiye' de bor ürünleri üreten işletmeler fabrikalarını, kapatmak zorunda kalıyor.
Ayrıca Danıştay 1.dairesi 1.Mayıs 2000 tarihinde 2000-50 200-67 kararı ile " Eti Holding A.Ş tarafından ham olarak işletilebildiği ölçüde, rafine bor olarak yurt dışına ihraç edilerek satılan bor tuzlarının, aynı biçimde ham bor ve rafine bor olarak, yurt içinde Türk vatandaşı kişi ve firmalara da satılabileceğine" karar vermişti.
Ancak Danıştay Dava Daireler Kurulu da, " Bor madeni, Yunanistan'a satılabilir ama Türkiye'de Türk sanayicisine, bor satılmaz" diyen rekabet kurulu kararını onayladı. Hülasa işin içine bor gidi mi, ne hikmetse adaletin bile kantarı şaşırıyor.
Dünya bor rezervinin yüzde 70'i Türkiye'de, Türkiye' yi, yüzde 13'le ABD izliyor. Amerika'nın, kendi topraklarından çıkarabileceği miktar gittikçe azalıyor. Bor zengini Türkiye ise bu potansiyelini ancak ham bor ürünü satarak değerlendirebiliyor. Mamul bor ürünleri üretebilmek için gerekli teknoloji Türkiye'de yok. Çünkü Batılı ülkeler bor teknolojisini bize vermeyi hep reddediyor. Ham cevher olarak, adeta sudan ve kumdan ucuza sattığımız bor, bize pahalı ithal ürünler olarak geri dönüyor.
Dünyanın, en stratejik madeni olan ve diğer ülkelerde, çok az bulunan bor üretiminde, mevcut kapasite ile gelen talepler karşılanmayacaktır. Hatta yok satacaktır. Bor rezervleri, hoyratla harcamak veya üretim ve satış kapasitesi artırmak, özellikle de "ÖZELLEŞTİRMEK" çocuk ve torunlarımıza, yapılacak en büyük yanlışlık olacaktır Ayrıca Bor' u, özelleştiren iktidarı, torunlarımız asla affetmeyecektir. Çünkü Bor madenini, ihraç veya özelleştirmek yerine, işleyerek ihraç etmeli, ya da maden olarak ihracatına sınır getirilmelidir. Çünkü BOR ve TORYUM, ülkemizin ve torunlarımızın geleceğin teminatıdır.