
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Böyle giderse, 3-2-1'e devam
Yayınlanma:
Önümüzdeki günler ne değişiklikler getirir bilemiyoruz ama,bugünden gidişata baktığımızda, 2015 de yapılacak seçimlerin sonucu sanki belli gibi.
AK Parti,yönetimlerinde yapılan değişikliklerle ister istemez bir hareketlilik kazandı.
Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olması ve ardından Davutoğlu'nun Başbakan ve aynı zamanda parti genel başkanlığına gelmesinin ister istemez olumsuz bir yansımasının olacağı AK partide hedefin,mevcut oyu koruma yönünde olacağı açıkça görülüyor.
Bu hedef Eskişehir için de farklı değil.
Zira AK Partinin son gelişmelerin de çerçevesinde, bugüne kadar Eskişehir'de aldığı oyu alarak,birinci çıkma gayreti var.
Siz bakmayın bazı AK partililerin "4 çıkartacağız", "Beş çıkartacağız" söylemlerine.
AK Parti Eskişehir'de bir oyla bile birinci çıkıp, Eskişehir'de üç Milletvekili çıkartmaya daha bugünden razı.
Gelelim CHP'ye.
CHP Eskişehir'de ikinci parti.
Bu gün CHP etrafında gerçekleşen olaylara baktığımızda CHP'nin Eskişehir'de birinci parti olmak için uğraştığını söylemek zor.
Birinci parti olma gayreti içinde oluduğunu söylemek ise mümkün değil,çünkü ortada bunu gösterecek bir çaba da yok.
Aksine, CHP de, seçime gidilirken olmaması gereken her şey oluyor.
Sonuç olarak CHP, seçimlere odaklanması gerekirken tüm enerjisi ve dikkatini,parti çevresinde yaşanan olumsuz olaylarla harcıyor.
Anlayacağınız, CHP 2 milletvekiline şimdiden razı görüntüsü içinde.
Ve MHP...
MHP'nin Eskişehir'de 70-80 bin civarında oyu ve bunun karşılığında ise çıkartmış olduğu bir milletvekili var.
Bu oyun ve çıkartılan bir milletvekilinin artması için bugünden görülen bir gayret ne yazık ki yok.
-"Adım hıdır elimden gelen budur" misali bir durum söz konusu MHP'de.
Sonuç olarak....
Her üç partiye de baktığınızda, önümüzdeki seçimlerin sonuçları,ir önceki seçimden farklı olmayacak gibi.
Zira...
Her üç partide bugünden farkındalık yaratan, oylarını tavan yaptıracak ve mevcut taboyu alt üst edecek bir durum görülmüyor.
O nedenle, önümüzdeki seçimlerim sonuçları bügünden bakıldığında,malumun ilanı gibi görülüyor.
Yani...
3-2-1'e devam....
............
Davutoğlu'ndan müjde beklentileri
Gazetelerin klişeleşmiş manşetleridir...
Başbakan gelmeden önce "Ne müjde verecek" diye atılır manşetler, geldikten sonra da "Başbakan'dan müjdeler" diye.
Yarın Eskişehir'e Başbakan Ahmet Davutoğlu geliyor...
Davutoğlu'nun bu ziyareti, Başbakan olarak Eskişehir'e yaptığı ilk ziyaret olacak.
Her Başbakan'ın her gelişinde yaptığı gibi, Eskişehir'e özel müjdeleri olacak Davutoğlu'nun.
Hangi müjdeleri verecek bilemiyoruz?
Ancak...
AK partinin Eskişehir'e 2011 seçimleri öncesinde vaad ettiği bir Teknoloji Üniversitesi meselesi var malum.
-"Üçüncü Üniversiteyi yapacağız" denildi seçim öncesi.
Üzerinden dört koca yıl geçti ama hala somut atılmış bir adım yok.
Dolayısıyla, havada kalan bir vaat oldu.
Umarız Davutoğlu Üçüncü Üniversite konusunda somut adımların atılacağı müjdesini verir Eskişehir'e geldiğinde.
Keza...
Yine AK partililerin Alternatif çevre yolu ve Demiryolunun liman bağlantısı ile ilgili vaatleri vardı.
Bunlar için de bu güne kadar atılmış somut adımlar yok.
Umarız Davutoğlu bu iki vaatle ilgili olarak da somut adımların atılacağı sözünü Eskişehir'de verir.
Aslına bakacak olursanız, bu gün Eskişehir'e gelecek olan Davutoğlu'ndan öyle ahım şahım müjdeler beklemiyor kamuoyu.
Sadece...
AK partinin Eskişehir için vermiş olduğu vaatleri yerine gelmesini istiyor.
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Anasından korna çalarak doğmuş insanlar yaşıyor bu şehirde
Bundan yıllar öncesini hatırlayanlar muhakkak vardır.
Cadde ve sokaklarda "Klakson çalınmaz" tabelaları vardı.
Çoğu sürücü de, bu tabelaları gördüklerinde utanır ve korna çalmazdı.
Sonra ne olduysa oldu.
Üzerinde Klakson resmi üzerinde çarpı işareti bulunan tabelalar kaldırıldı.
Sonra da bir daha konulmadı.
İstanbul'un bazı semtlerinde bu tabelalar halen var.
İnsanlar söz konusu tabelayı gördüklerinde ister istemez uymak durumunda da kalıyorlar.
Dolayısıyla ses kirliliği o bölgelerde daha az oluyor.
Gelelim Eskişehir'e.
Eskişehir bu konuda belki en kötü kentlerin başında geliyor.
Öyle sürücüler var ki, analarından adeta korna ile doğmuşlar.
Öyle bir alışkanlık olmuş ki korna çalmak, hiçbir neden yokken bile kornaya yüklenebiliyor insanlar.
Daha Yeşil ışık yanmadan kornayı çalanlardan tutun da, 20 metre ilerde ki ışıklarda duracağı belli olmasına rağmen, önünde ki aracın çekilmesi için bile korna çalmaya başlıyorlar.
Sanki korna çalmak, kendilerine tanınmış en tabi hakmış gibi algılıyorlar meseleyi.
Bunu yaparken, çevrede hasta mı var?, çocuklar hayati bir sınava mı giriyor? Umurlarında bile değil.
Artık hastalık haline gelmiş bir alışkanlık olan korna çalma hakkını sonuna kadar kullanıyorlar.
Hani diyoruz ki;
O eski yıllarda cadde ve sokaklarda sıkça bulunan "Klakson çalmak yasaktır" tabelaları geri getirilip konulsa...
Belki birileri utanır da, çalmaktan vaz geçer...
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Bir fabrikada imalat hattındaki çok önemli olan ana makinalardan
biri arızalanınca fabrikadaki tüm üretim de durdu. Mevcut teknisyenler makineyi çalıştırmak için çok uğraştılar, ancak ne yaptılarsa nafile, bir türlü başaramadılar. Sonunda dışarıdan uzman çağırdılar.
Uzman gelip makineyi inceledi. Durumuna baktı. Sonra çantasından
bir çekiç çıkardı. Elinde çekiçle makineye yaklaştı. Makinenin
belli bir noktasına elindeki çekiçle dikkatlice sert bir vuruş yaptı. Makine hemen çalışmaya başladı ve hiçbir arıza olmamış gibi devam etti. Fabrika tekrar harekete geçti. Uzman fabrikadan ayrıldıktan iki gün sonra faturasını gönderdi :
"Hizmet bedeli karşılığı 1.000 USD (bin dolar)" Fabrika müdürü bu faturaya çok kızdı. Tepesi attı ve bir çekiç darbesi için bin doları çok buldu. Uzmandan ayrıntılı fatura göndermesini istedi. Uzmandan bir gün sonra aşağıdaki ayrıntılı fatura geldi :
Makineye çekiçle vurma bedeli;1 $
Nereye vuracağını bilme bedeli;999 $
Toplam;1.000 $