1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Bu bir yaşayan Büyükerşen hikayesidir...

Bu bir yaşayan Büyükerşen hikayesidir...

Konuya girmeden önce isterseniz Eskişehir'in şöyle bir yakın geçmişini anlatalım.
Kurtuluş Savaşı sırasında çok önemli bir konum arz ediyor Eskişehir.
Savaş sonrasında ise, özellikle Un ve Toprağa dayalı sanayinin ilk adımları atılıyor.
Ardından...
Bunları Madencilik ve Teyyare Bakım Atölyelerinin kurulması, 1930'lu yıllarda da Şeker, Çimento ve Basma fabrikalarının kurulması izliyor.
40 lı Yıllarda bugünkü Tülomsaş çıkıyor ortaya.
Bu birbiri peşi sıra gelen yatırımlar, Eskişehir'in hem ticari, hem de sosyal hayatını bir anda değiştiriyor.
Eskişehir...
Türkiye'nin sayılı büyük illerinden biri oluyor.
70'li yıllara gelindiğinde, Eskişehirspor çıkıyor ortaya.
Birbiri ardına başarılar, Eskişehir'in artık her alanda isminin duyulmasını sağlıyor.
İşte bu yüzden...
Eskişehir hem Ülkenin önemli şehirlerinden biri oluyor, hem de Eskişehir'de yaşayanlar, şehrin bu durumuyla gurur duyar hale geliyor.

Sonraki yıllar, Eskişehir açısından durağan yıllar olarak geçiyor.
İlk etapta yapılan yatırımların üzerine yenileri gelmiyor.
Var olan Sanayi kuruluşları, diğer kentlerde açılan benzerlerinin yanında eski ve atıl kalıyor.
İleriyle dönük imar planları olmadığı ve yapılmadığı için, şehir Tek merkezli bir şehir haline geliyor.
Şehrin ortasından geçen Porsuk'un değerlendirilememesi bir yana, etrafı koca koca binalarla çevrelenip, adeta hapsediliyor.
Tüm bunlar yaşanırken...
Eskişehir'in her alanda gurur duyduğu Eskişehirspor, o başarılı günlerini aratır hale geliyor.
Küme düşmeler başlıyor.
Bu yüzden...
Sanayiden tarıma, Ticari hayattan Eskişehirspor'a kadar Eskişehirlilerin gurur duyup, sahiplenebileceği hiçbir şey kalmıyor.
Eskişehir'de bunlar yaşanırken, çevrede ki iller alıp başlarını gidiyor ve bunun ezikliğini yaşayan Eskişehir'in, sıralamada ki yeri her geçen gün gerileyerek plakasına kadar düşüyor.

İşte böylesine bir psikoloji yaşayan Eskişehir, bir anda büyüyüp gelişen ve Türkiye'nin en iyi eğitim kurumlarından biri olarak isminden söz ettiren Anadolu Üniversitesine sıkı sıkı sarıldı.
Zira...
Eskişehir'de gurur duyabilecekleri bir tek o kalmıştı.
Üniversiteyi ve Üniversiteyle birlikte Açık Öğretim Fakültesini yaratan Rektör Yılmaz Büyükerşen artık Eskişehir ile birlikte anılır olmuştu.
Üniversiteden mezun olan gençler, iş hayatı için Türkiye'nin dört bir tarafına dağıldıklarında hiçbir zaman Anadolu Üniversitesi ve Rektörü Yılmaz Büyükerşen'in ismini unutmadı.
Hemen her ortamda Üniversitesini ve Rektörünü savundu.
Açık Öğretim ile yüz binlerce insan, o güne kadar ismini duyup, kendisini görmediği Eskişehir ile tanıştı.
Ticari hayata da, sosyal hayata da adeta canlılık geldi.

12 Yıllık rektörlüğü ile Anadolu Üniversitesini Türkiye'nin iyi Üniversitelerinden biri haline getiren Yılmaz Büyükerşen'in, yıllardan sonra Belediye Başkanı seçilmesinin temelinde sadece;
-"Üniversiteyi bu hale getiren biri, Eskişehir'i de Türkiye'nin iyi kentlerinden biri haline getirir" inancı vardı.
Ve bu inanç Büyükerşen'i 99 seçimlerinde Büyükşehir Belediye Başkanı yaptı.
Sonra ne mi oldu?
Büyükerşen ne yaptıysa, Eskişehirlilerin büyük bölümü, kayıtsız şartsız destek verdi.
Çünkü...
Gurur duyacakları her olayın müellifi olarak Büyükerşen'i görüyordu.
Bunun üzerine...
Büyükerşen'e muhalefet edip, onunla her ortamda kavgaya tutuşan ve hatta...
Büyükerşen'in karşısına aday diye çıkartılan insanların şehirde herhangi bir karşılıklarının bulunmayışı, Eskişehirlilerin büyük bölümünü ister istemez Büyükerşen savunucusu yaptı.
İşte bu yüzden...
Büyükerşen, sonrasında girdiği iki seçimi daha, üstelik oylarını arttırarak ve rahatlıkla kazandı.
Eskişehirli, süreç içinde Toz dahi kondurmadı Büyükerşen'e...
Ne yaşına baktı, ne de yanlışlarına.
-"Trafik sorunu var" denildiğinde;
-"Eskişehir'e binlerce turist geliyor ama" dediler...
-"Tramvay çok yanlıştı" denildiğinde;
-"Türkiye'de böyle güzel bir taşıma aracı var mı?" diye sordular.
-"Eskişehir'in çöplüğü yok" diye eleştirildiğinde;
-"Siz hiç parklara gittiniz mi?" sorusunu yönelttiler.
-"Kenar Mahallelere bakılmıyor" diye eleştiri yapıldığında;
-"Eskişehir'in denizi bile var" diye övündüler.

Sonuç itibarıyla...
Yukarıda da söylediğimiz gibi, Eskişehirlilerin çoğunluğu, şehri ile gurur duydukları her olayın müellifi olarak Büyükerşen'i ilan etti.
Bu belki bilinçsizce yapılan, şartların getirdiği bir durumdu.
Ancak...
Bu durum hala devam ediyor.
Şimdi bazı yerlerde;
-"Büyükerşen'e karşı ilgi azalıyor. Bu defa işi kolay değil. Eskisi gibi kendisine sahip çıkılmıyor" gibi konuşmalar oluyor.
Biz bunlara katılmıyoruz.
Çünkü...
Hala Eskişehir'in büyükçe bir kesimi, Büyükerşen'i "Gurur duyacakları her olayın müsebbibi" olarak görüyor ve tüm anlatılan olumsuzluklara rağmen olabildiğince savunmayı sürdürüyor...
Şu bir gerçek ki;
Büyükerşen'in karşısına, şehirde karşılığı olan ve gurur duyacakları her olayın sahibi gibi görecekleri ikinci bir isim bulunmadıkça;
Büyükerşen'in içerde ve dışarıda sahip olduğu bu konumu kolay kolay değişeceğe benzemiyor...

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi