1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Bu iki fıkra siyasette çok anlatılır...

Camiye namaz için geç gidenler, çoğu zaman yer bulamaz.
çaresiz, ayakkabılarını eline alıp, en arkada bir yere ilişirler ve namazlarını orada kılarlar. Hatta en arkada ve kenarda namazını kılmak durumunda oldukları için, İmamı bile göremezler.
Yine Camiinin ağzına kadar yolu olduğu bir sırada, en geç gelen birisi, başlıyor milleti ittirip kaktırmaya. Bir yandan da, dolu olan camii içinde ilerlemeye. Sonunda ittir kaktır en öne geliyor.
Cemaatin içinden bazıları;
-"Ne yapıyorsun öyle?" diye soruyor.
Bizimki…
-"Ben burada en önde namaz kılacağım" diye cevap veriyor.
önce…
Ardından da…
-"çünkü imamdan söz aldım" diyor.

HHH

İlçelerden birinde Mehmet Ağa il Genel meclisi üyeliğine aday oluyor.
Gireceği seçimde de kazanacağına kesin gözle bakıyor(Her adayın olduğu gibi)
Başlıyor seçim hazırlıklarına.
önce ayakkabıyı götürüyor tamirciye.
Tamirci, ayakkabı üzerine kimin olduğunu belirten bir kağıt yapıştıracak ya…
Soruyor…
Bizimkisi;
-"Encümen Mehmet yaz" diyor, seçilmiş edasıyla.
Her neyse, seçim yapılıyor ve bizimkisi seçimi kaybediyor.
Gururuna yediremediği için de, tamire verdiği ayakkabıyı almaya bir türlü gidemiyor.
Ayakkabı tamircisi, bakıyor günlerdir ayakkabıyı alan yok.
çağırıyor çırağını ve "Git kahveye, sahibini bul ve ver" diyor.
çırak alıyor ayakkabıları, gidiyor kahveye.
Başlıyor bağırmaya "Encümen Mehmet ağa" diye.
O sırada Mehmet ağa oturduğu masada sesini bile çıkarmayarak;
-"Ulan yalanı bile güzel. Bir daha bağır" diye geçiriyor içinden…

***

Siyasette bu iki fıkra çok anlatılır.
Birinci fıkra, partiye sonradan gelenlerin birilerinden aldıkları söze güvenerek aday olmalarına…
İkincisi ise…
Daha aday bile olmadan, bakanlık hayali kuranlara yöneliktir…


.....


Ekonomide vaziyetler...


Geçtiğimiz Günlerde Eskişehir’in tanınmış bir iş adamına sorduk "İşler nasıl gidiyor?" diye…
Fazla lafa gerek olmadığını söyleyip, bir gözlemini aktardı;
-"Şöyle bir dolaşıyorum şehirde, en kalabalık yerler nereleri biliyor musun? öncelikle şans oyunları oynanan Ganyanlar ve İddia bayileri, ardından yine camiler ve meyhaneler" dedi…
Bunun sormuş olduğumuz soru ile ne alakası olduğunu öğrenmek istedik…
-"Hiç olmaz olur mu? Tam da piyasaların nasıl olduğunu ortaya koyuyor bu tablo" diye cevap verdi.
Biraz daha açık konuşmasını söylediğimizde ise…
-"Yahu, kimileri geleceği şansta görüyor, kimileri ‘oldu olacağı kadar" deyip, kendisini içkiye vuruyor, çoğu da Allaha havale ediyor" dedi…
Belki ilk etapta alaka kurmak gerçekten zor oluyor ama…
Şöyle bir düşündüğünüzde…
Hiç de yanlış bir tespitmiş gibi gelmiyor insana…
Anlayacağınız…
Piyasanın halinin özeti, galiba bu tablo…


.....


Adalar sahil yolunda yayadan çok motosiklet var...


İki Eylül Caddesi'nin bir bölümü ile Doktorlar Caddesi araç trafiğine kapalı.
Bu güzergah sadace yayalar ile tramvay'a ait.
Alınan karar böyle.
Uygulama da böyle.
Ancak.
Ne alınan karara ne de uygulamaya aldıran pek yok.
Her türlü aracın rahatlıkla girdiği bir güzergah bu resmen.
Defalarca yazılıp çizilmesine rağmen İki Eylül Caddesi'nde araçlar vızır vızır geziyor.
Motosikletler adeta hız yarışı yapıyor.
İşin kötü tarafı.
Bu duruma insanlar alıştırılıyor.
Hadi bu duruma alıştık diyelim.
İki Eylül Caddesi böyle.
Ya araçlar girmesinin tamamen yasak olduğu, sadece yayalar için kapatılmış olan porsuğun çevresindeki Adalar sahil yolunda olup bitenlere ne demeli?
Dün bir okurumuz aradı.
Havanın da güzel olmasını fırsat bilerek Adalar'da şöyle bir yürüyüşe çıkmış arkadaşlarıyla.
Sahil yolu'nun zaten bir bölümü cafeler tarafından kaplanmış.
Kalan bölümü de yayaların gelip geçtiği yer.
Zaten belli bir kalabalık var yürüyen.
Ancak, yaya kadar da motosikletli aynı dar alanda adeta vızır vızır.
-"Tamamen yayaların olduğu alanda üstelik bir hayli hızlı kullanıyorlardı motorlarını. Dahası, motosikletlerin gelip geçmesi yüzünden inanın porsuk üzerindeki köprüden karşşıya zor geçtik. O yüzden hiçbir yönetici kalkıp burasının yayalar için olduğunu falan söylemsin. Bu bölge resmen motosikletlerin güzergahı haline gelmiş" diyen okurumuz, bu konuda denetimin ise hak getire olduğunu söylüyordu telefonda.
Hak verdik kendisine.
Zira...
Anlattıklarına çoğu defa biz de birebir şahit olmuştuk.
Bahar ayları geliyor.
Havalar daha da güzel olacak.
Bu bölge insanlar tarafından daha çok kullanılacak.
Tabii motosikletler izin verirse.
Tabii yetkililer bu bölgenin motosikletler tarafından işgal edilmesine bir dur demezse...

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi