
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Bu işin arkasında pek de iyi niyet yok gibi...
Batıkent'in sonundan başlayıp Satılmışoğlu köyüne kadar uzanan imarsız bir arazi...
Bu arazi üzerinde birileri uzun süredir arsa topluyor.
Arsa toplayanlar arasında CHP li ve Ak partili Meclis üyeleri ile bazı işadamlarının olduğu konuşuluyor.
Sonunda...
Söz konusu arazi ile ilgili olarak 5 Binlik imar planı hazırlanıyor.
İşin tuhaf tarafı, 5 Binlik imar planı Büyükşehir Belediyesince hazırlanması gerekirken, Tepebaşı Belediyesi tarafından hazırlanıp, Büyükşehir'e gönderiliyor.
İlk olarak Büyükşehir'in imar komisyonunda görüşülüyor mesele.
Ak partili iki imar komisyonu üyesi, bu arazi için yapılan planlamaya Ret oyu veriyor.
CHP li üç üyeden biri de aynı Ak parti komisyon üyeleri gibi Ret oyu kullanırken, diğer CHP li üye ise Çekimser oy kullanıyor.
Böylece...
Söz konusu 5 binlik imar planı komisyonda ret ediliyor.
Normalde, konunun komisyonda ret edildiğinin rapor haline dönüştürülmesi ve sonrasında da konunun mecliste görüşülmesi lazım.
Ama, komisyonun kararı kağıda dökülemiyor.
Böylece...
Batıkent'in sonundan başlayan ve binlerce hektarlık alanı kaplayan arazi için düşünülen planlamanın önü, imar komisyonunda tıkanmış oluyor.
Üstelik...
Söz konusu arazi üzerinde meclis üyelerinin önemli ölçüde yerleri olması gerekçesiyle.
Dün bu köşeden duyurduk söz konusu imar planlaması girişiminin nasıl bozulduğunu.
Telefonlarımız adeta susmadı...
Bu işin arkasında hiç de etik olmayan olaylar ve isimler olduğu anlatıldı uzun uzun.
Yıllardır söz konusu arazi üzerinde arsa toplayanların bu bölgeyi nasıl imarlaştırma çabası içine girdiği anlatıldı detaylı olarak.
Bilgilerin hepsini topluyoruz.
Konu ile ilgili anlatılanları dinliyoruz.
Önümüzde ki günlerde bunları belgelendirerek de kamuoyunun bilgisine sunmayı düşünüyoruz. Ama şimdiden söyleyebileceğimiz tek şey, bu işin arkasında pek de iyi niyet yok gibi...
----------------------
CHP Odunpazarı savaşı...
Uzun süredir yazılıp çiziliyor.
CHP nin önümüzde ki mahalli seçimlerde Büyükşehir ve Tepebaşı aday sıkıntısı yok.
mevcut başkanlar yine aday gösterilecek.
Durum böyle olunca CHP de tüm gözler Odunpazarı'na çevrilmiş durumda.
Zira...
CHP de hem tek boş olan yer, hem de alınabilecek en garanti yer Odunpazarı. Durum böyle olunca her şeyde olduğu gibi Odunpazarı adaylığında da düğüm Yılmaz Büyükerşen'de çözülecek.
Bir tarafta, Büyükerşen'e güvenip, onun sayesinde ve kararıyla aday olmak isteyenler var, diğer tarafta da , Büyükerşen ile işinin olmayacağını bilip, Genel merkez ve teşkilattan güç almaya çalışanlar var.
Netice ne olacak bilemeyiz ama...
CHP deki Odunpazarı savaşları önümüzde ki günlerin ilk gündem maddesi olacak gibi...
----------------------
Tam da bu gün Eskişehir'deki sağduyu sürecini yazacaktık...
Taksim'de ki gezi parkı olaylarının patlak verdiği gün kurulmuştu Espark önüne çadırlar.
İlk iki gün kalabalığın Yunusemre Caddesi üzerinde ki Ak parti binasına yürüme ısrarı yüzünden çıkmıştı polis ile gösteriler arasında ki çatışma.
İşte o çatışmada ağır yaralanmıştı bir öğrenci.
Sonrasında ise, polis çekilmiş öğrenciler de Espark önünde baş başa kalmışlardı.
15 gün bu şekilde geçmişti Eskişehir'de...
Olaysız ve gürültüsüz.
İşte tam da bu konuyu yazmaya niyetlenmiştik bu gün.
Eskişehir'de polisin de eylem yapanların da olabildiğince sağduyulu olduğundan bahsedip;
-"Eskişehir bu konuda örnek bir tavır sergiledi.İstanbul ve Ankara'daki olaylara nazaran, karşılıklı ve daha sağduyulu bir 15 gün geçti " diyecektik.
Hatta...
-"Keşke o ilk günkü olaylar da olmasaydı. O çocuk da yaralanmasaydı" yorumunda bulunacaktık.
Espark önünde ki eylem çadırlarına gelince...
Vatandaşın da, o çocukları destekleyenlerin de, hatta o çadırlarda yatıp kalkan çocukların da "Bir şey olsa da eve dönülse" düşüncesi içinde olduklarını ifade edecektik söz konusu yazımızda.
İşin doğrusu...
Yapılan iş amacına ulaşmış, hem çadırdakiler hem de dışarıda ki insanlar için her geçen gün işin ilk günlerde ki heyecanı kalmamış, hatta her geçen gün yakınma ve olumsuzluklar, "ama" diye başlayan cümleler artmaya başlamıştı.
Sonuç olarak...
Çadırların da bugün yarın kendiliğinden kalkmasıyla "Bu iş iyi niyetle başladı iyi niyetle son buldu. Keşke daha ilk günlerde ki o kargaşa ve o yaralanma olmasaydı" diye de bitirecektik.
Ama dün sabah kalktığımızda, Espark önünde ki çadırlara müdahale edildiğini öğrendik.
Polis önce "Boşaltın" uyarısı yapmış, öğrenciler boşaltmayınca da müdahalede bulunmuş.
Sonuç olarak...
Çadırlar kaldırılmış, polis ile göstericiler arasında o bildik görüntüler yaşanmış ve 13 öğrenci gözaltına alınmış.
Dahası...
17 gün boyunca geceli gündüzlü görev yapan basın mensubu arkadaşlarımız, hem polis hem de göstericiler tarafından yaralanmış.
Yukarıda da söylediğimiz gibi...
Hem polisin hem de göstericilerin tutumundan bahsedecektik bu gün.
Tam da, Taksim olaylarının Eskişehir'deki olgun yansımalarını anlatacaktık.
Ama olmadı...
Kapanış her iki taraf için de, bugüne kadar gösterilen sağduyu üzerine hoş görüntüler koymadı.
--------------------
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Sabah oğlunun odasına giren anne;
Haydi oğlum, uyan artık! Okuluna geç kalıyorsun!
Yarı açıkgözlerle annesine bakan oğlu, uykulu bir sesle;
Öf yaa anne!! Bugün okula gitmek istemiyorum!
Anne, oğlunun isteğine karşı çıktı:
Okula neden gitmek istemiyormuşsun bakayım? İki ciddi neden söyle bana
Oğlu bir yandan esnerken, bir yandan da annesine;
Okuldaki tüm öğretmenler benden nefret ediyor, biiir... Tüm öğrenciler de nefret ediyor, ikiii... Anne bu iki ciddi nedenim yeter mi?
Annesi oğlunun nedenlerini geçerli bulmadı;
Bunlar okula gitmemen için neden olamaz ki!. Şimdi hemen kalk ve çabuk hazırlan!...
Bu kez oğlan yatakta genleşir ve annesine;
Sen de bana, okula kesinlikle gitmemi gerektirecek iki ciddi neden gösterebilir misin, anne?
Sabrı tükenme noktasına gelen anne, oğlunun üstündeki yorganı sinirli bir şekilde hızla çeker:
Birinci ciddi neden, 52 yaşında koskoca bir adamsın. İkinci ciddi neden ise, sen o okulun müdürüsün, oğlum!