
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Bu işin sonu karakolda bitmesin...
Eskişehirspor'da bu güne dek hiçbir genel kurul iki adaylı yapılmadı.
Hatta çoğu Eskişehirspor kongresinde aday bile çıkmadı.
Ya Belediye Başkanlarına verildi Eskişehirspor başkanlığı zorla, ya da kongre salonunda uzun iknalar sonucu kişilere.
Dolayısıyla...
Eskişehirspor'da ilk kez birden fazla adayın başkanlık için yarıştığı bir kongre yapılacak.
Kongre tarihine kadar başka bir aday çıkmaması halinde mevcut Başkan Halil Ünal ile, eski ikinci Başkan Mesat Hoşcan Eskişehirspor başkanlığı için yarışacak.
Dışarıdan baktığınız zaman Eskişehirspor camiasının ortadan ikiye bölündüğünü açıkça görebiliyorsunuz.
Bu ortadan bölünme, kongre yarışının da kıyasıya yapılacağı anlamı taşıyor.
Kongre gününe kadar sürecek olan müthiş bir yarış, beraberinde bazı endişeleri de getirmiyor değil.
Zira...
Kongre tarihi yaklaştıkça, kongre yarışı içinde olan gruplar arasında ki tansiyon da giderek yükseliyor.
Karşılıklı suçlamalar ve iddialar ardı arkasına geliyor.
Sonuç olarak, gerilimin giderek yükselmesi ve tarafların kongrede yapılacak olan seçimi kazanmaya kilitlenmesi karşısında "Bu iş karakolda bitecek" yorumları son günlerde çok sık yapılmaya başlandı.
Hatta birçok insan, Eskişehirspor kongresine yönelik olup bitenleri görünce;
-"O kongrede kesin kavga çıkar" demeye başladı.
Böylesine bir algı, Eskişehir açısından da Eskişehirspor açısından da son derece olumsuz bir durum.
Elbette bu algıya neden olanlar, algıyı açıkça dile getirenler değil.
Kongre yarışını yapan her iki tarafın da bu algının oluşmasında payı var.
Umarız var olan bu algı boşa çıkar.
Eskişehirspor, kendine yakışır seviye ve olgunlukta bir kongre gerçekleştirir.
Tarihinde ilk kez birden fazla adayla kongre yapacak olan Eskişehirspor, yine tarihinde hiç görülmemiş olan bir kavgayı, kongre salonuna kadar taşımaz.
Ve tüm bu temennilerimizden sonra...
Şampiyonluk hedeflenecek bir kongrede gidilecek yer de, umarız karakol olmaz
.........
Siyaset her zaman ciddiyet değildir ya
Siyaset, insanların önyargılı ve temkinli yaklaştıkları bir kurum.
Aynı zamanda, çoğunluğun güvenilir bulmadığı kurumların başında geliyor siyaset.
Bunun nedeni son derece açık; "Güvenilir olmayan siyasetçiler"
Ve bu siyasetçiler sayesinde, siyaset kurumu da bu güne gelinceye kadar güvenilir olmaktan çıktı.
İnsanlar, siyaset ve siyasetçinin sürekli güvensiz yüzü ile karşılaştı.
O nedenle de, siyaset ve siyasetçiden hep uzak durdu, nefret etti.
Siyaset ve siyasetçinin çirkin yüzü çok görüldü ama, bunun yanı sıra siyasetçilerin yaptığı gaflar ve karıştıkları komik olaylar bir nebze olsun siyasete bakış açısını espriye dönüştürebildi.
Örneğin;
Eski Başbakanlardan Yıldırım Akbulut renkli televizyon demek isterken "Türkiye'ye ilk renkli telefonu biz getirdik" demesi hala anlatılır.
Bakan Abdülkadir Aksu'nun Ferro Krom tesislerine "Kırro ferom" demesi, Erdal İnönü'nün "Senin için ölürüm" diyen bir partiliye "Aman ölme bir oy boşa gitmesin" demesi de hala akıllardadır.
Tansu Çiller'in halka hitap ettikten sonra "Cenab-ı Allah'ı size emanet ediyorum" demesi nasıl unutulur ki...
Ya da, Özal'ın "Biraz da küçük Turgut ile oynasınlar" sözü.
Sadece yaptıkları gaflarla da değil, bir de yaşadıkları olaylar var siyasetçilerin insanı gerçekten gülümseten.
İşte onlardan bazıları;
-Süleyman Demirel Anadolu'yu gezerken müthiş bir ilgi görürmüş. Seçim otobüsünün ön camından sürekli sol kolunu aşağıya sarkıtır, yol boyunca da çekmezmiş o kolu.
Öpenler, asılanlar, ısıranlar. Kolu neredeyse yerinden çıkacak. Buna rağmen almazmış o kolunu içeriye.
Belli bir saatten sonra Şener adında ki yardımcısı kolonya ile masaj yapar, elini eski haline getirirmiş.
Bunu Kenan Evren denemiş bir defasında.
Yalova'da daha kolunu dışarıya çıkartır çıkartmaz biri öyle bir yapışmış ki;bileği yerinden çıkıvermiş. Doğruca GATA nın yolunu tutmuş tabii.
Mesut Yılmaz taklit etmek istemiş aynı yöntemi.
O'nun da kolu omzundan çıkmış daha ilk denemede.
Demek ki siyasette taklit işe yaramıyor. Siyaset, yöntemler aynı olsa da ustalık gerektiriyor.
HHH
Nurcular kendini pek severler ve hep Süleyman Demirel'e oy verirlermiş.
Nitekim bir gün Demirel bir seçimde Nurculara kabinede bir Bakan vereceğini vaat etmiş.
Fakat seçim yapılıp kabine açıklandığında, beklenen nurcu bakan çıkmamış.
Bunun üzerine Nurcular da haklı olarak Demirel'e;
-"Sayın Demirel hani bize bir Bakan verecektiniz?" diye sormuşlar.
Demirel kendinden beklenen cevabı vermiş;
-"Ben varım ya"
Demek ki siyaset akıl yürütme ve hazır cevaplığı gerektiriyor.
HHH
Rauf Denktaş bir toplantıda konuşma yapıyor.
Kendisine sürekli muhalif olduğunu bildiği ve rakip partinin milletvekilliğini yapan bir kişi sürekli Denktaş ne derse "Yaşa Baba" diye tezahürat yapıyor. Toplantı boyunca bu böyle devam ediyor.
Denktaş konuşuyor, önde oturan milletvekili "Varol Baba" diye tempo tutuyor.
Sonunda dayanamıyor Denktaş.
Muhalif milletvekilinin yanına gidip; "Hayrola sen bizim partiye falan mı geçtin?" diye soruyor.
Milletvekili "Yooo Ne münasebet. Neden geçecekmişim sizin partiye?" deyince Denktaş;
-"Ama deminden beri ben konuşuyom, sen ise "yaşa baba" diye tempo tutuyon. Ben de buna bir anlam veremiyom" diye sorunca milletvekili;
-"Yıllardır anamızı bellediğin için sana Baba demeyim de kime diyeyim" cevabını veriyor.
Rauf Denktaş da bunu her yerde anlatıyor.
Demek ki siyaset, yapılan en ağır eleştirileri bile sindirebilme sanatıdır.
HHH
CHP li Turan Güneş Anadolu gezisine çıkmıştır ve bir köy kahvesine oturur.
Ismarladığı kahvenin kulpu kırık bir fincanda gelmesi üzerine kahveciyi yanına çağırıp;
-"Sen bu fincanı al da, Ankara'da bizim partiye(CHP) götür" der.
Kahveci anlamaz ne dendiğini;
-"Bey Ankara'ya fincanı götüreceğim de ne olacak?"
Turan Güneş cevap verir;
-"Hiç endişen olmasın. Bizimkiler buna da bir kulp takar"
Demek ki siyaset, gerektiğinde partini de eleştirebilme sanatıdır...
Netice olarak...
Her ne kadar siyaset ve siyasetçi güvenilir gelmese de, içinde yaşanılan olaylar ve söylenen sözler, insanı gülümsetmeye yetiyor.
.........
Ak partide üye
kaydı yakınmaları...
Ak Parti teşkilatında üye kayıtları ile ilgili bazı çelişkili haberler var.
Parti yöneticileri, kapı kapı dolaşıp üye kayıtları yaptığını söylüyor.
Hatta.
Eskişehir'in üye artışında çoğu ili geride bıraktığıyla övünüyor.
Ama bunun yanı sıra...
Partiye üye kaydı için gidenlerin üye kayıtlarının yapılmadığından ve yine üye kaydı olmak için parti binasına gidenlere kötü davranıldığından bahsediliyor.
Hatta.
Üye olanların, daha sonra üye olmadıklarının ortaya çıkmasından söz edilmiyor.
Kısacası...
Bir yanda yapılan üye kayıtları ile ilgili başarı konuşuluyor, diğer tarafta üye kaydı ile ilgili yakınmalar etrafta dolaşıyor.
Umarız partiyi yönetenler bu yakınmaları yakından takip ediyordur.
Çünkü...
Yakınmalar artık sosyal medya üzerinden de açık açık yapılmaya başlandı.