(ANALİZ) Behçet ALBAYRAK

(ANALİZ) Behçet ALBAYRAK

BU KADAR ÖZEL İNSANLARIZ(!)

Hazırlık maçlarında gördüklerimiz, yeni sezonda göreceklerimizin fragmanıdır.
Eskişehirspor'un Karabük maçındaki görüntüsüyle geçen yıldan bir farklılığı olacağını düşünmek, şimdiden yanlış olur.

Önce maçı değerlendirecek olursak;
Rakipte, ne bir taktik, ne bir organizasyon ve yaratıcılık yokken. Rakipte forma giymesi mümkün olmayan adamlar çokken.
Bakmayın Eskişehirspor'un maçı gol yemeden kapadığına... Bakmayın gazetelerin bol kepçe övgü dağıtımına. Eskişehirspor'un iyi bir takım olması için henüz çok zamana ihtiyacı var.

Savunma belki alternatif oyunculardan kuruluydu ama takım savunması her an pozisyon verecek gibi duruyordu.
Berkay'ın kalın görüntüsü ve ağır halinin ligde sıkıntı yaşayacağının göstergesi olduğunu söyleyelim. İkinci yarıda oyuna dahil olan Birol'un aynı Berkay gibi topu oyuna sokma sorununu alt edebileceğini düşünelim. Ancak döndüklerinde Akaminko ve Diego'nun yerinin garanti olduğunu, Kamil Ahmet Çörekçi'nin hücuma katkı yaparak sağ kanat kesmelerinin bu sezon gerçek bir santrfora çok pozisyon yaratacağını da belirtelim.
Ama hataları söylemek şartıyla...
Çünkü futbolun hatalarını düzeltmekte futbolcuların işidir!

Karabük maçında Mori'nin attığı enfes gol, Eskişehirspor'da ki santrfor açığının üzerini örtemez.
Eskişehirspor'un asli sorunu da budur.
Bu gol bir anlık rüzgar gibi gelip geçicidir. Oysa Eskişehirspor'un kalıcı gerçeklere ihtiyacı vardır.
Nokta vuruşlar yapacak bir adama!
Çünkü Mori direkt santrafordan çok yardımcı forveti anımsattı bana.
Ve bu yumuşak yapısı ile lig maçları öncesi kafamda belli soru işaretleri de yaratırken, eğer iyi bir transfer gerçekleşmezse Eskişehirspor'un yeni sezonda da, "kalp ağrısının" yine forvet olacağını itiraf edelim...
Çünkü gerçekler inkarda değil, itirafta şekillenir.

Ligin başlamasına daha bir ay gibi uzun bir süre var. Takımın bundan sonraki süreçte Karabük maçı baz alınarak ne kadar ileri gideceğine bakmak ve ligin ilk haftası öncesi genel anlamda değerlendirme yapmak daha faydalı...
Ancak tohum toprağa kafa tutmazsa büyümez!
Fayda getirecek gerçek şu ki; Eskişehirspor'un kendi eksiklerine kafa tutması, rakiplerine kafa tutmakla eşdeğerdir!

Maçı bir kenara koyarsak, son dakikalarda yaşananlar ve dün gazetelerde yapılan yorumlara bakınca; bu ülkede hiçbir şeyin sebepsiz olmadığını tekrar anladım.
Herkes sadece kendi takımının davasına sadık... İkiyüzlülüğün arta kalanında bile, herkes kendi yalanında.
Yazımın burasına kadar gelip, buradan sonrasının kimsenin işine gelmeyeceğinden de şüphem yok aslında!
Ama olsun...

Özel maç oynamayı bile beceremeyen bir futbol düzeni oluşmuş. Ülkemizde bu oyun adına güzellikler tarihe karışmış. Maç öncesi yapılan dostluk gösterileri ise koskocaman bir yalanmış.
Olaylarla ilgili yapılan yorumlara bir baktım ki;
Herkesin kendi futbolcusu temiz, rakip futbolcusu sabıkalı. Kendi formalarını giyen bütün futbolcular özel, rakiplerin ki sıradan...
Tolunay Kafkas'ın teknik patronumuz Sayın Ertuğrul Sağlam'ı olaylar yaşanmadan 5 dakika önce Erkan Zengin ile ilgili uyardığını ve Sağlam'ın bu uyarıyı dikkate almadığını yazmak kimsenin işine gelmez.
Nasıl gelsin; ilişkiler bozulur.
Eskişehirspor'un formasını giymiş ve şimdi Karabükspor'un menajerliğini yapan Tarık Yurttaş'ı, bir futbolcuya böylesine saldırı eylemine sürükleyen nedenin ne olduğunu yazmak Eskişehirli bir gazetecinin harcı değildir. Çünkü tepkiler gelir.
O yüzden sadece bu çirkin davranışa imza atanı olayın baş aktörü olarak ilan etmek ve 'Sen Kimsin' demek en kolay çıkış yoludur.
Ama yapılan haberler, bu çirkin olayların yaşanmasına vesile olanlardan bazılarının Kırmızı-Siyahlı formayı giydiği gerçeğini de değiştirmeyecektir. Hele ki o bazıları Eskişehirspor'dan ayrılmayı kafalarına koysalar bile...

Bir gazetecinin başka kulüplere karşı adil olmayıp, sadece kendine adaleti varsa.
Kendi çıkarlarını yalayan yazarları övgülere boğanlar, hangi adaletten bahsedebilir ki?
Bazı yorumcular dün gardını almış, köşelerinde yine tribünlere oynamaya soyunmuş.
Ortada yaşanan çirkinliği tek tarafa yıkmalarının sebebi de belli.
Çünkü taraftarların da büyük çoğunluğu, yönetim, teknik adam ve futbolcusuna kayıtsız şartsız itaat eden kulüp yazarlarını el üstünde taşıyor. Onların kişilik analizi, çıkarlarıyla ilişkileri önemli değil. Tasmalarının içindeki duruşlarına göre, alkışları da hazır, ödülleri de...
Düzen ne yazık ki böyle...

Bu sistem yeni gazeteciler yarattı.
Bir bakmışsınız savcılık taslarlar...
Bir bakmışsınız, yarattıkları tarzın içinde mücadele ederler.
Her gün gazetede resimleri çıkıyor mu; işte o yeter...
Olay öncesinde yaşananlara kayıtsız kalan Ertuğrul Sağlam'ı es geçerek, olaylar üzerinden Tolunay Kafkas'a yüklenenlerin, ilerleyen yıllarda olurda Kafkas Eskişehirspor'a gelirse, O'nu en çok yalayacak kişiler olacaklarını da en iyi ben biliyorum.
İtibar görmek için nasıl olsa her yol mubah...
Bu şehirde, spor muhabirliği çıkarcılığın ve popülizmin pençesinde biçare bir hale düşmüşken... Bizlere düşen; trajediye bir avuç mizah katıp, ağlanacak halimize gülmektir.

Görünen o ki...
Bu sezon futbolumuz burun deliklerinden soluyacak.
Galiba asıl tehlike yeni başlıyor.
Bu düzenle yeni sezonun nasıl geçeceğini tahmin etmek hiçte zor değil.
Çünkü adaletsizlik her yerde...
Ve ne utançtır ki, hâlâ "makyaj" yapılıyor.
O yüzden boş verin.
Yansın bu gözü kör olası futbol düzeni!
Ki; yanıyor zaten!

Karabük maçından bize kalan tek gerçek; öyle özel futbolcularımız, öyle özel teknik adamlarımız ve öyle özel yazarlarımız var ki özel bir karşılaşma oynamayı ve onu tarafsızca yorumlamayı dahi beceremiyoruz...
Yani bu kadar özel insanlarız...

Önceki ve Sonraki Yazılar
(ANALİZ) Behçet ALBAYRAK Arşivi