
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
BU KAVGA NİYE?
Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran 4+4+4 teklifi, tekmeli, yumruklu kavgalar sürerken kabul edildi. 6 günde 6 maddeyi onaylayan Komisyon, yarım saatte 21 maddeyi kabul ederek, bir rekora da imza attı. CHP ve MHP'liler, iktidarı sert dille eleştirdi.
Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran 4+4+4 teklifinde amaç nedir, en iyi bu yasa teklifini yapanlar bilir ama Eğitim-öğretim çalışmaları, belli bir kesime veya "İDEOLOJİYE" hizmet için değil, "İYİ BİR VATADAŞ" yetiştirmek için gerçekleştirilir. O nedenle de günlerdir süren ve sürecek olan, BU KAVGA NİYE?
Ayrıca zorunlu eğitimi, 12 yıla çıkaran 4+4+4 teklifini hayata geçirmek isteyenler, getirdikleri sistemin " AKADEMİK VE PEDAGOJİK" yönlerini ve eğitim alt yapısını düşünmedikleri gibi, ülkeye, özellikle de çocuklarımıza, ne getirip, götüreceğini hesap etmiyorlar. Bir fasit daire içinde, saplandıkları kalıplaşmada dönüp duruyorlar.
Yıllardır, eğitim sistemimiz, siyasi iktidarlar tarafından, "YAZ-BOZ" tahtasına ve proje mezarlığına dönüştürüldü. Türk Toplumu, tarihi süreci içinde, eğitim-öğretim çalışmalarının yanlışlarından, ne ibret, ne doğrularından örnek alınmadığı gibi, dünyadaki ve çağdaş eğitim-öğretim alanındaki gelişmeleri de, zamanın da sisteme aktarmadı.
Hülasa eğitim-öğretim çalışmaları, yıllardır " İDEOLOJİLERE" ve " SİYASİ RANT" a, kurban edildi. Bazı öğretmenler ve öğretmen örgütleri de, bu gelişmelere aracı edildi veya oldu. Milli Eğitim alanındaki sistem ve program değişikliğinden, çocuklarımız sürekli etkilendi. Hatta başarısızlıkların da, en büyük nedeni oldu. Elbette bu tabloda, en önemli sebep, siyasi otoritenin, eğitimi, kendi paralelinde, yönlendirme arzu ve isteklerinden kaynaklandı. Ancak fatura ise ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğine kesildi.
Bugünde, aynı hatalar nakarat gibi gündemdedir. Öğretmenlerimiz, 4+4+4 konusunda ne düşünüyor kimse sormuyor. Akademik ve pedagojik olarak ve mesleki yönlendirme ve yeni yapılanma doğrumu, 12 yıl zorunlu eğitim, fiziki altyapı ve öğretmen dağılımı, 4+4+4 sistem için yeterli midir ve eğitimin en temel sorunu, eğitimin kademeli hale getirilmesi mi? Bu sorulara cevap arayan, en azından düşünen yok.
İnsan yaşamı açısından, hayati önem arz eden, Okul Öncesi Eğitimi ise gündeme bile getirilmiyor. Oysa Okul Öncesi eğitim, zorunlu eğitimden daha da önemlidir. Çünkü Okul Öncesi Çağı, çocuğun kişiliğinin şekillendiği, en önemli çağdır. Çocuklara, bu çağda, belli davranışları kazandırmak ve kişiliklerini geliştirmek için, gerekli tedbirler alınmaz ise sonraki yıllarda, bu açığı kapatmak, mümkün olmayacak ve çocuk üzerindeki olumsuz izleri ömür boyu taşıyacaktır. Nitekim Atalarımız, " İNSAN YEDİSİNDE NE İSE YETMİŞİNDE DE ODUR." demiştir.
Ayrıca okul öncesi dönemi, insan yaşantısında, kritik dönem olarak nitelendirilmektedir. Çocuğun yetişkinlikte göstereceği davranışların temelleri, bu dönemde atılmaktadır. Çünkü insan yaşamında 0-6 yaş arası, çocuklarımızın, " DUYGUSAL", "ZİHİNSEL" ve "BEDENSEL" gelişimini tamamladığı dönemdir.
Yine 0-6 yaş arası çocuklarımızın, öğrenmelerinin, en yoğun olduğu, temel alışkanlıklarının, zihinsel ve duygusal yeteneklerinin hızla geliştiği ve biçimlediği dönemdir. Ayrıca dünyada, bireylerin yetiştirilmesinde, en önemli dönemin,0-6 yaş arasında olduğunu, bilim adamları ve çağdaş eğitim kabul etmiştir. O nedenle de "OKUL ÖNCESİ EĞİTİM" zorunlu hale getirilmelidir.
Eğitim kurum/kuruluşların görevi, belli bir "İDEOLOJİYE" ve "SİYASİ ÇIKARA" veya siyasetçilerin kalıplaşmış düşüncelerine, hizmet değildir. Çünkü Eğitim, bireye bilgi, beceri, alışkanlık ve tavırlar kazandırma etkinliğidir. O nedenle de herkes bu yanlışlık karşısında, sorumluluk almalıdır. Aksi halde, sebep olanlar, seyirci kalanlar, görmezlikten gelenler, bana ne diyenler, siyasetçiler, öğretmenler, veliler ve sivil toplum örgütleri, vebal altındadır. Çünkü ÇOCUKLARIMIZ BİZİM GELECEĞİMİZDİR. demekle gelecek olmaz. Çocuklarımızda bunun farkındadır. Nitekim Adalet İlkokulun' da görevli olduğum yıllarda öğrencimiz Başak BÜKER," BİZE GELECEK DİYORSUNUZ BİZCE GELECEK BİZİM HAKLARIMIZA GÖSTERİLECEK SAYGIDADIR " demişti.
İşin, daha da vahimi, eğitim sistemi hazırlanırken, eğitimcilere siz ne düşünüyorsunuz diye sorulmadığı gibi, konuşturulmuyorlar. Konuşanların da başları beladan kurtulmuyor. Sokakta tepki gösterenler ise çeşitli suçlamalarla, karşı karşıya kalıyor. Oysa bugüne kadar, halkın içine sinmediği hiçbir projenin, devamlılığı olmadı. O nedenle de ülkemiz ve insanımız açısından hayati önem taşıyan, eğitim gibi bir alanda,"TOPLUMSAL UZLAŞMA" zorunludur. Aksi halde eğitimi, "SİYASİ" ve "EKONOMİK" rant aracı yapanlar, bu yapay kavgadan, asla vazgeçmeyeceklerdir.