
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Bu kural değişmiyorsa...
Her iktidar belli bir süre sonra yıpranır.
Güç kaybetmeye başlar.
Sonrasında da iktidardan düşer.
Siyasette kaçınılmaz bir kural olarak bahsedilir bu durumdan.
Ama ülkemizde bu “kaçınılmaz” denilen kural bir türlü işlemiyor.
Bu gidişle işleyeceğe de benzemiyor.
Düşünsenize:
Kurulduğu 2002 yılından bu yana iktidarda aynı parti var.
Oldukça güçlü işbaşına geldi bu parti.
Süreç içinde yıprandı da…
Kurucuların tasfiye edilmesinden tutun da, liderin bir sözüyle başbakan’ın değiştiği, parti içindeki grupların tasfiye edildiği bir süreç yaşadı.
Bir dolu yanlışları oldu iktidarda.
Bugün söylenilenlerin yarın inkar edildiği politikalar izlendi.
Ama tüm bu olumsuzluklara rağmen girdiği her seçimden 1 nci parti olarak çıktı iktidar partisi.
Kurulduğu günden bu güne geçen uzun süre zarfında,7 Haziran seçimi hariç, tek başına iktidar olamadığı hiçbir seçimi yaşamadı.
Halbuki…
15-16 yıllık iktidar dönemi sürecinde, parti içinde bir dolu küskün oluştu.
Normalde, siyasetin kaçınılmaz kuralı olan “Her iktidar bir süre sonra güç kaybeder ve iktidardan düşer” kuralının işlemesi lazımdı.
Ama işlemedi işte!
Söz konusu parti hala iktidarda.
Ve hala yapılacak olan ilk seçimin mutlak galibi gibi görünüyor.
Peki, siyasette “Her iktidar bir süre sonra yıpranır ve iktidardan gitmek durumunda kalır” kuralı bu defa niçin işlemedi?
Niçin bu parti 15-16 yıldır iktidarda ve güçlü bir biçimde kalmayı başardı?
Nasıl oluyor da, yukarıda bahsettiğimiz kural çerçevesinde iktidardan düşmesi gereken bu parti, bundan sonra da iktidara en yakın parti olabiliyor?
Cevap çok basit aslında…
ülkede iktidarı resmen muhalefet ayakta tutmaktadır.
Basit bir kuraldır…
İktidar ne denli başarılıysa, muhalefet o denli başarısızdır…
Son söz…
“İktidar yıpratır” kuralını bir tek muhalefet yıkabilirdi ve ülkedeki muhalefet bunu başardı.
İktidar olmak yerine, iktidarda olanı iktidarda tutmayı başardı.
.....
Tecrübe böyle bir şey olsa gerek…
“Türkiye’de herkes aynı fikirde olacak diye bir durum söz konusu değildir. Muhalefette buna dâhil. İnsanların fikirleri vardır. Biz katılmayabiliriz. Düşünceleri sapık da bulabiliriz ama bunun karşılığı linç değildir. Şunu kast ediyorum. Muhalefet eden her siyasi otorite, siyasi parti ya da siyasi partinin genel başkanı, il başkanı, ilçe başkanı ya da sivil toplum örgütlerinden herhangi bir tanesi hükümetin bugünkü politikaları ile ilgili en ufak bir tenkit de bulunduğunda hainlikle ve ihanetle suçlanmaktadır. Böyle bir şey olamaz. Bir ülkenin ifade özgürlüğü söz konusu ise bunları söylemek hakkıdır ve siz bunun doğrusunu söylemeye devam edersiniz. Sizce doğrusu ne ise uygulamaya devam edersiniz”
Sözler Demokrat Parti Genel başkan yardımcısı Fevzi Yalçın’a ait…
Ne yalan söyleyelim…
Eskişehir siyasetinde, özellikle de son süreçte, bugüne kadar yapılan en doğru, en rasyonel, en demokrasi içeren ve en olması gereken açıklama gibi geldi bize…
Ne diyelim?
Siyasette tecrübe böyle bir şey olsa gerek…
.....
İktidar olmaktan da önce…
CHP’de kongreler süreci başladığında “Bu parti nasıl iktidar olabilir?” diye bir yazı kaleme almış ve şöyle demiştik:
-CHP Köylünün, işsizin ve işçinin isteklerini kavrayabilir ve yakın durmayı becerirse…
-Gecekondulara girip, ikna edebilirlerse…
-Partide olmayan disiplin sağlanırsa.
-Herkes herkese rahatlıkla saldırıp tuzak kurmaktan vaz geçerse.
-6 Ok günün koşullarına göre revize edilebilirse.
-örgüt, Her şeyi lider yapsın anlayışını bırakıp, işin ucundan tutmaya başlarsa…
-Parti, kendini elit ve akıllı zanneden bir grubun elinde bir oraya bir buraya gidip gelmezse…
-Kuyruk acıları sona ererse…
-Partide her göreve gelen bir başka görevi hak ettiğini düşünmezse…
-Siyasetin, kahvehanelerde veya meydanlarda konuşulmasından çok meyhanelerde konuşulması alışkanlığından vez geçilirse…
-Partililerin ömrü Genel başkanı eleştirmekle geçmezse…
-“öyle güzel muhalefet yapıyor olmalı ki, halk hep kendisine muhalefet görevi veriyor” algısı silinirse.
-CHP’liler birbirlerini suçlamaktan vaz geçip, iktidarı eleştirmeye vakit bulursa…
-Gündem yaratıp, iktidarı bu gündemin arkasına takarsa…
-Parti içinde ki iktidarı ele geçirme yerine, gerçek iktidarı ele geçirme amacında kilitlenirse…
-Söylemlere uygun hayat tarzı oluşturulursa…
Ve…
-Geçmişin sermayesiyle değil de, bugünün haklılığını ortaya koymayı başarırsa CHP iktidara ulaşır…
Görüldüğü üzere, CHP’nin iktidar yolu çok meşakkatli ve oldukça zor…”
Ama kurultay sonrasında gördük ki, parti 2’ye, 3’e hatta 4’e bölünmüş…
O yüzden…
CHP’nin iktidar olmaktan önce tek bir parti olmayı başarması gerekecek galiba…