4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

BU NASIL HUKUK ANLAYIŞI?

Bugün Saat 11.de, Ankara Tandoğan Meydanında, "Cumhuriyet Mitingi" yapılacaktır. Mitingin en önemli nedeni, Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili Anayasa maddelerinin, çeşitli yorumlara açık olması, ayrıca milli iradenin, TBMM' ye, tam yansımamasıdır.
Yıllardır politikacılar, kendi çıkarı için, yasaları açık ve net olarak yapmadı. Yorumları da muallâkta bıraktı. İşine geldiği şekilde de yorumladı ve uyguladı. Hatta pek çok alanda yeni yasalar çıkarmasına rağmen, eski yasaları da yürürlükte bıraktı. İşine geleni uyguladı, Oysa Türk Dil Kurumuna göre, hukuk kelimesi, "Toplumu düzenleyen ve devletin yaptırım gücünü belirleyen, yasaların bütünüdür".
Teknik anlamda, en çok kabul edilen tanımı ise: "Belirli bir zamanda, belirli bir toplumdaki ilişkileri düzenleyen ve uyulması devlet zoruna (müeyyide) bağlanmış kurallar bütünüdür" Ancak Kant göre de, "Hukukçular, hala hukukun tanımını aramaktadırlar"
Ülkemizde, kanun yapıcılar ve uygulayıcılar ise Kant' ın söylediği gibi hala hukuk tanımını kavrayamadıkları gibi, kendi yaptıkları yasları dahi yorumlamakta, fikir birliği içinde değiller.
Nitekim Cumhurbaşkanlığı ile ilgili Anayasa'nın, ilgili hükümleri ortada iken Hukukçular ve politikacılardan bazıları, "Cumhurbaşkanı seçimi yapılırken Meclis Genel Kurulu'nda, 367 milletvekilinin hazır bulunması gerekir." derken, diğer taraf ise "Cumhurbaşkanı seçimi yapılırken, Meclis Genel Kurulu'nda 184 milletvekilinin hazır bulunması yeterlidir." diyerek halkın kafasını karıştırdılar. Hâlbuki doğru tekdir Ancak anayasa' nın ilgili maddeleri, herkese göre değişik bir anlama taşıyor. Çünkü Cumhurbaşkanlığı ile ilgili Anayasa maddeleri, açık ve net değil. Politikacı istediği şekilde hareket etmek için, yasanın hükümlerini muallâkta bırakmış. Hal böyle oluca da, taraflar, yasayı istediği şekilde yorumluyor.
Ayrıca "367 şartı" geçerli kabul edilir, gereği yapılırsa, Erdoğan'ın Köşk hayali suya düşecek. Muhalefette memnun olacaktır. Şayet "184 yeterlidir" yorumu geçerli olursa, hayalin önünde engel kalmayacaktır.
Hadi diyelim ki politikacılar ve halk, taraf oldukları için, Anayasanın ilgili maddelerini istediği gibi yorumluyor, Hukukun ilmini yapmış hukukçular, neden politikacı ve halk gibi düşünüyor? Ya hukuk ilmini iyi öğrenmediler, ya da onlarda, çıkarları doğrultusunda konuşuyorlar. Veya duygularının, esiri oluyorlar. .
Şu bir gerçek ki Anayasanın ilgili hükümleri, "HUKUK" gözetilerek değil de siyasi çıkar ve gelecek düşünülerek hazırlanan ve her türlü tefsire de açık, bir şekilde kaleme alınan Anayasa metninden kaynaklanıyor. Veya hukuku alet edilerek, Tayyip Erdoğan'ın önüne kesmek isteniyor.
Aslında bir sonuca varmak için, "184'çü ve "367'ci hukukçular" ın görüşlerini değerlendirmek gerekiyor.
184'cü hukukçulara baktığımızda, sağcı olduğu gibi, solcu ve Atatürkçülerde bu saflarda yer alıyorlar. Nitekim Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, Geçmişte Tayyip Erdoğan'a hukuki açıdan önemli destek vermişti. Şimdi de 184'çü cephede. Prof. Dr. Burhan Kuzu ise AKP'li kimliği, ortaya koyduğu "hukuki" görüşü biraz tartışmalı kılıyor. Ancak her şeye rağmen AKP'li bir kimlik taşıması durumunu epey zorlaştırıyor. Prof. Dr. Sami Selçuk, Yargıtay Onursal Başkanı kimliğinin yanı sıra, akademik kariyeri de var. Ancak zaman zaman taraflı çıkışları ile de dikkat çeker. Bu safta en dikkat çeken kişi ise, Yekta Güngör Özden' dir. Hem ülkenin namlı Atatürkçüsü, hem de sayısal krizde, Erdoğan'dan yana tavır koyuyor. Bu tutumu ile de, kendine güvenen, kesimleri şaşırtıyor. 367' lere gelince, Prof. Dr. Erdoğan Teziç, "Tayyip Erdoğan olmasın da, ne olursa olsun" iması taşıyan basın açıklaması ve YÖK Başkanı sıfatıyla 367 meselesinden yana tavır koyması, tarafsızlığına ciddi bir gölge düşürdü. Sabih Kanadoğlu, olayı gündeme getiren isim. Ciddi görünüşü ve söylediklerini salt hukuk çerçevesinde tutmayı başarması. "Yargıtay Onursal Başsavcısı" unvanı, söylediklerine anlam kattığı da ortadadır. Görüşlerinin, "ciddi" olması da hukukçulardan destek buluyor
Daha pek çok hukukçu, hemen her gün bu alanda açıklamalarda bulunuyorlar Tablo bu olunca da, halkın kafası karışık. Ancak dün olduğu gibi bugünde kafaları karıştıran politikacıdır. Çünkü yasalar yapılırken, siyasi çıkar ve gelecek, ön planda tutuluyor. Yasalar, açık ve net ifadeler içermiyor. Durum bu olunca da, kafalar karışık, ortam belirsiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi