
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Bu şehir başka şehir...
Benzeri yazılar da yazdık daha önce.
Ama her geçen gün Eskişehir'in değişik bir kent olduğuna inancımız artar oldu.
Belki de ülkenin en kandırması kolay halkı bu şehirde yaşıyor.
Neden mi?
"Yeni Stat yapacağız" diye elindeki stadı alınan başka bir şehir olabilir mi?
Ya da...
Havaalanı yapıldıktan sonra uçuşların kaldırıldığı bir kent var mıdır örneğin?
Hepsini geçtik.
Yıllardır bitmeyen Demiryolunun yeraltına alınmasını sorgulamayıp da, Bağlar geçidinin ne zaman açılacağına kilitlenen ve geçidi aylarca kapatanların yeniden açacağı günü lütufmuş gibi bekleyen başka bir şehir halkı olabilir mi?
Artık şuna iyice inandık.
Yaratan bu şehre bazı özellikler tanımış.
Öyle özellikler ki, başka bir şehirde görmeniz mümkün değil.
Sanki özenle seçip, olabildiğince mülayim insanları yerleştirmiş Eskişehir sınırları içine.
Hani derler ya "Vur sırtına al ekmeğini" diye. Tıpkı öyle...
Her türlü ızdırabı ve çileyi çektirirsiniz bu şehirde yaşayanlara, gık'ları bile çıkmaz.
Örneğin...
Uluslararası havaalanına sahip olmasına rağmen Uçak seferlerinin olmamasını hiç mi hiç sorgulamaz bu şehirde yaşayanlar.
Şehrin göbeğinde Demiryolunun yer altına alınması çalışması 6 yıldır bitmez, "Yahu niye bitmiyor ki bu iş?" diye sormak aklından bile geçmez.
Hemen her seçimde, Eskişehir ile alakası bile olmayan insanlar listelerin başına tepeden inme aday olarak konulur da, hiç kimse sesini çıkartmaz.
Dışarıdan getirilip aday yapılanlara kızarlar da, kendi şehrinden hasbelkader aday olanlardan ise adeta nefret eder bu şehir.
Sadece bu mu? Elbette değil.
Araçlar kaldırım üzerine park eder, yayalar ise yolda yürür de, bir Allahın kulu "Bu ne rezillik yahu?" demeye cesaret edemez.
Trafik kilitlenir, sokak lambaları yanmaz, yolları yapılmaz da, yine kalkıp bana mısın demez Eskişehirli.
Her türlü işkenceye hazırdır. Her gelişen olayı kolayca hazmeder.
Demiryolunun yer altına alınması işi bırakın 6 yılı, 60 yıl da sürse umurunda bile değildir.
Bağlar geçidi açılsın, kendi işi görülsün yeter.
Gerisi tamamlanmış tamamlanmamış umurunda bile olmaz.
Hamamyolu'ndan bıraksanız vilayet meydanını bulamayacak adamların Eskişehir'den vekil seçilmesi bile rahatsız edemez onları.
Kısacası...
Böyle her şeyi kabullenip, sineye çeken bir şehri başka bir yerde bulamazsınız!
Sıkı mı yukarıda yazdıklarımızı başka şehirler kabullensin.
İsyan çıkar vallahi...
Koyun bakalım Kütahya'nın Afyon'un Milletvekili listesi başına yabancı bir isim bakın ne oluyor?
Kapatın bakalım şehrin en önemli geçidini aylarca nasıl isyanlar çıkıyor.
O yüzden...
Ne kadar övünsek azdır şehrimizle!
Yukarıda da söyledik ya, Yaratan bu şehre çok büyük bir özellik vermiş...
Ne sesi çıkıyor ne soluğu...
Vur sırtına al ekmeğini...
Merak etmeyin...
Zaten öyle de yapıyorlar.
.........
Kongre telaşından kurtulup bu jeste karşılık verirler herhalde?
Eskişehirspor 35 yıl aradan sonra ilk çıktığı Avrupa kupasında İskoçya'nın St Johnstone takımıyla eşleşti.
İlk maç için Eskişehir'e gelen İskoç taraftarlarla Eskişehirspor taraftarları arasında müthiş bir iletişim ve dostluk yaşandı.
Aynı dostluk,İskoçya da ki maçta da devam etti.
İki takım ve iki kent resmen kardeş oldu.
St Johnstone kulübü bu kardeşliği ve dostluğu bir adım daha ileriye taşıyan bir uygulama yaparak,deplasman forma renklerini Eskişehirspor renkleri olan siyah-kırmızı olarak belirlemiş.
Futbol dünyasında belki de yaşanan bir ilk bu St Johnstone kulübünün yaptığı.
Eskişehirspor'un da tarihinde gördüğü en büyük jest olsa gerek.
Gerçekten insanın gururunu okşayan, gözlerini yaşartan bir hareket bu.
Ve bu yapılana Eskişehirspor'un acilen bir karşılık vermesi gerekiyor.
Eskişehirspor yönetimi St Johnstone kulübünü önemli bir maçına destek için mi gider yoksa St Johnstone kulüp yöneticilerini Eskişehir'e mi davet eder bilemiyoruz.
Ama bildiğimiz bir şey var ki, o da böylesine güzel ve anlamlı bir jest karşılığında Eskişehirspor'un sessiz ve tepkisiz kalmamasıdır...
..........
Biz böyle meydanları
fotoğraflarda göreceğiz anlaşılan
Fotoğraf çok güzel değil mi.
İngiltere'nin Londra kentine bir meydan.
Aslında benzerleri her Avrupa ülkesinin her şehrinde var.
Bizim şehrimizde ise yok.
Aslında olmaması için bir neden de yok.
Çünkü yer var.
Atatürk stadyumunun olduğu alan nereden baksanız bu fotoğraftaki meydan kadar.,Ama sahibi TOKİ bu alana böyle bir meydan falan yapmayı düşünmüyor.
Önce yaptığı stadyumun parasını çıkartacak.
Ardından biraz para kazanacak.
Yer kalırsa belki küçük bir meydan yapacak.
Biz de böyle güzel meydanları ya turist olarak o ülkelere gittiğimizde, ya da böyle fotoğraflardan göreceğiz.
Yazık...
...........
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Anaokulunun son günü küçük öğrenciler öğretmenlerine hediye verdikleri bir parti düzenler. Çiçekçinin oğlu öğretmene bir hediye paketi uzatır. Öğretmen paketi yavaşça sallar eliyle tartar ve
Sanırım bu bir buket çiçek.
Doğru. Nerden bildiniz öğretmenim?
Şey, tahmin ettim.
Sıradaki öğrenci şekercinin kızıdır. O da öğretmene bir hediye verir. Öğretmen gülümseyerek paketi alır, eliyle tartar ve hafifçe sallar:
Sanırım bu bir kutu çikolata.
Aaa, nerden bildiniz öğretmenim?
Şey, bir tahmin sadece. Nasılsa tuttu işte.
Bir sonraki hediye Tekel bayisinin oğlundan gelir. Öğretmen paketi alır ama alttan küçük bir sızıntı vardır. Paketi tutarken parmağı ıslanan öğretmen yavaşça parmağını diline sürer:
Bu şarap olabilir mi?
Hayır öğretmenim! ...diye bağırır çocuk heyecanla.
Öğretmen tekrar sızan yerden bir damlayı parmağıyla alıp tadına bakar:
Şampanya öyleyse.
Daha da heyecanlanan çocuk ..
HAYIR öğretmenim!
Öğretmen sızıntının bir daha tadına bakar:
Tamam. Pes ediyorum, bilemeyeceğim. Nedir bu ?
Çocuk neşeyle haykırır:
Bir köpek yavrusu!