1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Bu şehirde hiç mi birşey değişmez?

Tatil dönüşü yazmak zordur.
Uzak kalınan zaman bir haftalık bir süre de olsa gündemden uzak kalkmış, günlük gelişen olayları pas geçmişsinizdir.
Neresinden tutacağınız, bıraktığınız yer ile yeniden başladığınız yeri nasıl birbirine bağlayacağınız konusunda kısa da olsa bir tereddüt yaşarsınız.
Ne yalan söyleyelim, bu kez böyle olmadı.
Gelir gelmez klavye başına geçtiğimizde pek bir tereddüt yaşamadık.
Nedenine gelince:
Eskişehir'de olmadığız süre içinde değişen pek bir şey olmamış.
-Bıraktığımızda; köprünün yarısı yıkılmıştı. Geldik gördük ki köprünün diğer yarısı hala duruyor.
-Bıraktığımızda; trafik felaketti. Geldik gördük ki, felaket tüm hızıyla sürüyor.
-Bıraktığımızda; araçlar uzun kuyruklar oluşturuyordu. Geldik gördük ki caddelerde "Duran araba" eylemleri başlamış.
-Bıraktığımızda; Büyükerşen Dördüncü dönem adaylığını değerlendiriyordu. Geldik gördük ki hala değerlendiriyor.
-Bıraktığımızda; AK partinin Eskişehir'de Üç Belediyeye gösterebileceği muhtemel aday isimleri olarak 3-4 kişinin ismi konuşuluyordu. Geldik gördük ki hala aynı isimler etrafında dönüyor mesele.
-Bıraktığımızda; "CHP Odunpazarı'nda kimi aday gösterecek?" tartışılıyordu. Geldik gördük ki hala bu sorunun cevabı oluşmamış.
-Bıraktığımızda; Türk dünyası Kültür başkenti etkinlikleri vardı. Geldik gördük ki hala etkinlikler tam gaz sürüyor.
-Bıraktığımızda; Türk Dünyası Kültür başkenti etkinliklerinin harcamaları eleştiriliyordu. Geldik gördük ki eleştiriler bitmemiş.
-Bıraktığımızda; Büyükerşen bir şeyler söylüyor, AK Parti Milletvekili Salih Koca ertesi gün cevap veriyordu. Geldik gördük ki, bu bile değişmemiş.
O yüzden çok da zorlanmadık klavye başında yazı yazarken...
Çünkü her şeyi bıraktığımız gibi bulduk Eskişehir'de...
......
Trafiğin bize
öğrettikleri de
oldu canım...
İstasyon köprüsünün yıkımı için yollar kapanınca Eskişehir Trafiğinin ne halde olduğu bir anda ortaya çıktı.
Kent merkezinde büyük bir çile başladı.
Ve bu ortaya çıkan durum, bizim özellikle de Trafikle ilgili bazı gerçekleri daha iyi anlamamıza neden oldu.
Örneğin:
-Bir şehrin trafiğinin yıllarca bir tek köprüye nasıl mahkûm edildiğini gözlerimizle görmüş olduk.
-yıllarca, bir köprünün alternatifinin bulunmamış olmasına hayret ettik.
-Var olan Trafik sorununu bir türlü görmeyenlerin bu olay sonrasında bile görmediklerine şahit olduk.
-Yıllarca ortada görülmeyen Trafik ekiplerinin kavşaklarda görev almalarının az da olsa bir düzen sağladığını anladık.
-Köprü yıkımı ile birlikte seferleri geçici olarak duran Tramvay'ın meğer ne denli günlük hayatımıza girdiğine tanık olduk.
-Sıkışan trafiği korna çalarak açamayacağımızı anladık (Gerçi hala araçlarını korna ile sürdüğünü zanneden bir sürü moron hala var ama)
En önemlisi de...
-Kent içi trafiği üzerinden nasıl siyaset yapıldığına şahit olduk...
Yıkılan köprü nedeniyle zora giren trafikte çok sıkıntı çektik ve çekmeye de devam ediyoruz ama...
Bu arada çok da şey öğrendik...
.......

Siz bakmayın "AK Parti huzurlu" falan gibi laflara...
AK partide geçtiğimiz Cumartesi günü Temayül yoklaması yapıldı.
Yani...
Partililere "Mahalli seçimlerde Büyükşehir ve ilçe Belediye Başkan adayı olarak hangi isimleri görmek istersiniz?" diye soruldu.
Öncelikle şunu söyleyelim:
Temayül yoklamalarının yapıldığı gün AK parti için en önemli günlerdir.
Nedenine gelince?
AK partililer ancak, 4 ya da 5 yılda bir yapılan Temayül yoklamalarında bir araya gelirler.
Partinin kuruluş yıldönümlerinde, Bayramlaşma törenlerinde ya da kongrelerde görmediğiniz hatta, "Nerelerde?" diye merak ettiğiniz bir dolu AK Partiliyi Temayül yoklamalarında mutlaka görürsünüz.
Geçmişte partinin bir koltuğunu işgal etmesine rağmen, o günden bu yana parti binasına bile adım atmayan bir sürü isim vardır temayül yoklamasında.
Yönetimlerde görev alıp da, geçmişte görev yapanları parti binasına çay içmeye bile davet etmeyen insanları da kapıda oy isterken görürsünüz aynı temayül yoklamasının yapıldığı yerde.
Herkes birbirine öyle sevecen davranır ki, şaşırırsınız...
Herkes birbirine ne kadar değer verdiğini anlatır ki, inanırsınız.
Halbuki oynanan rol, temayülde oy almak için ortaya konulan ve Oskar ödülü alabilecek mükemmellikte bir hitaptır.
Kısacası...
Her 4-5 yılda bir yapılan Temayül yoklamaları, AK partinin gerçekten Birlik-Beraberlik rolü kestiği ender günlerdir.
Siz sakın ola inanmayın "biat kültürü nedeniyle AK partinin huzurlu göründüğü" hikâyelerine...
AK parti içinde de en az CHP ve MHP de olduğu gibi kavganın hası vardır...
Bu kavgayı dillendirebilecek cesaret yoktur sadece...
........


AK Parti temayül yoklamasında yaşananlara dair...
AK Partinin "Mahalli seçimlerde Belediye Başkan adaylarınız kimler olsun?" diye yaptığı Temayül yoklaması sırasında Eskişehir'de değildik.
Dolayısıyla...
Neler yaşandığına şahit olamadık.
Ancak...
Gelir gelmez edindiğimiz birkaç önemli husus çalındı kulağımıza...
Öncelikle...
Temayül yoklamasında oy kullanan AK partililere hem Büyükşehir hem de İlçe Belediye Başkan adaylıkları için ikişer isim yazmaları ve yazdıkları pusulaları da oy sandığına atmaları istenilmiş.
Bu yapıldıktan sonra da, sandıklarda biriken oylar Genel merkez yöneticisi nezaretinde torbalara konulup mühürlenerek Ankara'ya gönderilmiş.
Yani...
Temayül yoklamasında kimin isminin adaylık konusunda öne çıktığı ortaya çıkmamış.
İlginçtir...
-Temayülde oy kullanan AK Partililerinin bir bölümü, iki isim yazılması istenmesine rağmen tek bir isim yazmış.
-Büyükşehir adayı olmak isteyen ve partinin de eski yöneticilerinden olan bir isim, Temayül yoklamasının yapıldığı salonda "Ben Başbakanla konuştum. Temayülden birinci çık seni aday yapacağım dedi" diyerek oy istemiş.
-AK Partili bir milletvekili, bir gece öncesinden mevcut Belediye Başkanına oy toplamak için yoğun bir telefon trafiği içine girmiş.
-Bir diğer milletvekili ise, bir başka Büyükşehir adayı için bir hayli uğraş vermiş.
-Bu arada, Odunpazarı Belediye Başkanı Burhan Sakallı'nın keyifsiz olduğu gözlenmiş.
........

BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Temel, kahveden çıkınca kapının önünde bir saatlik bir gecikme için park cezası yazan trafik polisiyle burun buruna gelmiş.
"Yazma şu cezayı memur bey" demiş...
Polis onu hiç umursamadan cezayı yazmaya devam edince onun bir "İşgüzar" olduğunu söylemiş...
Polis Temel'e şöyle bir bakıp, "Aşınmış lastikler" için ikinci bir ceza makbuzunu yazmaya başlamış...
Temel, ne kadar ceza yazarsa yazsın, ona vız geleceğini söyleyince polis ilk iki ceza makbuzunu arabanın sileceği altına sıkıştırıp üçüncü makbuza başlamış...
Bu sürtüşme 20 dakika kadar sürmüş, polis ceza üzerine ceza yazmış...
Temel hiç oralı olmamış...
Yürümüş, karşı kaldırımda park ettiği arabasına binip, sürmüş gitmiş...

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi