Hep hayıflanır dururuz;
"Bu şehir ne siyasetçi yetiştiriyor, ne de Ankara'da önemli makamlara isimler taşıyabiliyor" diye...
++++
Bunu söylerken de, suçluyu da hemen buluruz.
Eskişehir'i kontenjan cenneti gören parti liderlerini ön plana çıkarırız.
Tek suçlu oymuş gibi davranıp, birbirimiz için yaptıklarımızın üzerini örteriz.
+++
Öyle ya;
Kim bu şehirde biraz olsun yukarı doğru çıkmaya başlar, o zaman hemen yakasına yapışılır.
Aşağı çekmek gayreti alır başını gider.
Bu mücadelede neler neler yapılmaz ki?
Akla hayale gelmeyen yıpratma politikaları alır başını gider.
++++
Bizim hastalığımız bu maalesef.
Ve bu hastalık yüzünden kentin alabileceği pek çok hizmette heba olup gidiyor.
Ya da en iyi senaryoyla bir yılda bitecek işler, üç hatta beş yıl sonra ancak bitebiliyor.
Yani, birbirimizi çekip çekiştirmekle geçirdiğimiz zamanda aslında en büyük cezayı karşımızdaki kişiye değil;
Bu şehre veriyoruz.
Kötü ediyoruz.
++++
Son günlerde birbirimizi yediğimiz yegâne konu kuşkusuz seçimler üzerine.
Siyasi seçimlerden söz etmiyoruz.
Sadece bizim kentimize özgü seçimleri anlatıyoruz.
Ticaret Odası, Sanayi Odası, Borsa, Eskişehirspor kongresi diye gidiyor.
Bunların sonunda meslek odaları seçimleri de var.
O seçimler içinde şimdiden kulislere hızlıca dalanlar var.
Ve bu süreç içerisinde kimin kazanacağını, kimin kaybedeceği hesaplarına giriyoruz.
Kimimiz bir tarafa, kimimiz diğer tarafa geçiyor.
Daha düne kadar sımsıkı dost olanlar, bugün birbirine adeta düşman oluyor.
++++++
Neyse;
Umarız seçimlerden sonra birbirimizin yüzüne bakamayacak kadar kırmayız kimseyi.
Çünkü bu şehirde bizler yaşıyoruz ve hep bir arada yaşamaya devam edeceğiz.
Rekabeti de, yarışı da bu yüzden seviyesini aşmadan yapmaya özen gösterelim diyorum.
Asıl anlatmak istediğimize dönersek;
Mevcut yarışlar içerisinde kentin genç dinamikleri var.
Şehrin yönetimine yeni yeni soyunuyorlar.
O isimlerin kimler olduğunu herkes biliyor.
Kadrolar da hayli genç ve yetenekli diyeceğimiz isimlerden oluşuyor.
Şimdi yoğun bir çalışmanın içerisinde hepsi...
Kazanırlar ya da kaybederler.
O başka bir iş.
Ancak;
Bu süreç içerisinde çeşitli kesimleri bir araya toplamak, o kesimlerin temsilcileri olabilmek, sözcülüğünü yapabilmekte kolay değil hani!
Hepsi önemli yetenek gerektiren işler.
En önemlisi liderlik vasfı gerektiren konular.
Ancak;
Ne yalan söyleyelim, yarışa hızlı giren isimler bu konulara çabuk vakıf oldular.
Direk halka hitap edecek güce eriştiler.
Dediğimiz gibi;
Kazanırlar, kaybedeler.
Onun yorumu başkadır.
Ancak şu gerçeği de görmek gerekli.
Eskişehir, kentini yönetebilecek, şehri geleceğe taşıyabilecek yeni isimler kazanma yolunda adımlar atıyor.
Bugün meslek odalarına, spor kulüplerine soyunan isimler ya da kadrolar, yarın siyasetinde önemli parçaları haline gelebilirler.
Hepsinden önemlisi;
Şehirde belli bir kesimin temsilcisi olmaktan çıkıp, bu şehri hem ülkede, hem de uluslar arası boyutta temsil edebilecek kişiler olabilirler.
İşte bugün birbirimizi yediğimiz seçimlerin kente vereceği en büyük katkı bu olur.
Hepsinden önemlisi, bugünkü isimler yeni isimlerinde önünü açar.
Bu durum da galiba daha da kıymetli olur.
++++
Umarız;
Bundan 5-10 yıl sonra, yazının başında söylediğimiz şikâyetleri bir daha hatırlamayız.
Kentin içinden, kentin her konusuna hakim ve kenti hedefine hızlıca taşıyacak isimleri yine bu kentten çıkartırız.
Umarız...