Ortada büyük bir sorun var.

Ve bu sorun, sadece mahallemizi ya da şehrimizi ilgilendirmiyor.

ülkemizi ve tüm danyanın neredeyse kendini izole ettiği bir sorundan söz ediyoruz.

çünkü;

Sonuçları oldukça yıkıcı olan ya da olacak bir salgın sürecinden geçiyoruz.

+++

ülkeler bu sorunun nasıl geçeceğine dair milyonlarca dolar harcayıp planlar yapıyor.

Bazı devletler bu salgından en karlı şekilde çıkmak için farklı stratejiler geliştiriyor.

Elbette bizim devletimiz de tüm olan biteni takip edip, ülkemizin bu şu süreçten en avantajlı biçimde çıkması için elinden geleni yapıyor.

Bunun yaparken de, topyekün bir mücadele istiyor.

+++

çok bir şey istemiyor devletimiz…

“Sokağa çıkmayın, yeter!”diyor.

Ve günlerde bunu topluma anlatabilmek için neredeyse her yolu deniyor.

Farklı ülkeler gibi bunu zorla, diktayla ve ya da şiddet içeren sahnelerle yapmayı tercih etmiyor.

Bizim milletimize yakışan neyse onu yapmaya çalışıyor.

Ama nedense birileri, devletin tüm bu önlemlerini hiç ama hiç ciddiye almıyor.

+++

Bakın ülkemizde vaka sayısı 1200’ü geçmiş durumda.

Belki bu gece çok farklı bir rakamla karşı karşıya kalacağız.

Malesef ki ölümlere dair de veriler giderek artıyor.

Bu işin nereye kadar gideceği ve nerede duracağı da belli değil.

Bunu belirlemek ise sadece ve sadece bizlere kalıyor.

Ne kadar çok az evden çıkarsak o kadar çok bu travmayı atlatabiliriz.

Yeniden normal hayatımza geri dönebiliriz.

+++

Ancak;

Bazıları var ki gelde anlat bu insanlara…

Herkesin evde kaldığı sürece ülkenin yaşadığı ekonomik kaybı anlatın bakalım.

çalışanlar başta olmak üzere, pek çok emekçinin yaşayacağı sıkıntıları anlatın durun.

Psikolojik çöküntülerin giderek ağırlaşacağını, kişisel ve sosyal bunalımların artabileceğini söyleyin bakalım.

Hepsinden önemlisi;

Bugün yaşanan vaka ve ölüm sayılarının tedbirsizlik yüzünden çok daha artacağını söyleyin bunlara…

+++

Malesef ki söylenizde fark etmiyor…

Devlet “sokağa çıkmayın” dedikçe, bizim ahali yol ortasında halay çekiyor, düğün yapıyor.

Eli ağzında, burnunda aksırarak, tıksırarak sokakları işgal etmeye devam ediyor.

İnatla, ısrarla 65 yaş üstü olmasına rağmen toplu taşıma araçlarını kullanmaya,

Banklarda oturup muhabbet etmeye devam ediyor.

“Bugün hafta sonu” diyerek sahillere, parklara, meydanlara akın etmeyi sürdürüyor.

Neresinden bakarsanız bakın, neresinden ele alırsanız alın ne izah edecek bir tarafı, ne de mantıklı bir yanı var.

+++

Kısacası;

Bu virüs işi resmen toplumumuzun IQ testi gibi oldu.

İşin ucunda toplu ölümler olmasına rağmen, virüsü dalgaya alabilen,  hiçbir ciddi tarafını görmeyen;

Saman gibi gelip, bu ülkede saman gibi yaşamaya devam eden bir kitlenin varlığını yeniden gösterdi bizlere.

Bu nedenle, bizlerin de çok fazla yorum yapacak hali kalmıyor inanın.

Bir kez daha “Ne olur çıkmayın evden!” diyerek yalvarmaktan başka artık gerçekten geriye bir şey kalmıyor.