
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
"Bunu yapan Eskişehirli olamaz" diyorlar. Aslında bunu yapan insan olamaz ki...
Belki de yüzyılın en feci kazası yaşanmış Soma'da.
Yüzlerce can yitirilmiş toprağın 2 Kilometre altında.
Binlerce insan yakınını kaybetmiş.
Kadınlar kocalarını, anne ve babalar çocuklarını, çocuklar ise Babalarını kaybetmiş.
Kolay kolay hazmedilir bir olay mı bu!
Gözlerden akan yaşı, ciğerden gelen isyanı durdurabilir misiniz böylesine acı bir olay karşısında?
Yaşanan trajedi karşısında sakin olmak, tepkisiz kalmak mümkün müdür?
Değil elbette.
Böylesine acı bir olay sonrasında ekmek parası için canlarından olan o insanları anmamak, o insanların o madende ölmelerine yol açan ihmalleri protesto etmek, tüm bu yaşananları görmezden gelmek mümkün mü?
Tabii ki değil...
İşte; yaşanan bu acı sonrasında, bu duygular içinde döküldü yüzlerce insan Eskişehir'in meydanlarına.
Hiç uğruna ölenleri andı...
Bir yandan da, olayda ihmali olanlara lanet okudu.
Sorumluların cezalandırılmasını istedi, Devletin vatandaşına sahip çıkamadığını haykırdı.
Zaten protestonun amacı da bu değil miydi?
Yok... Birilerine göre değildi...
Zira...
Binlerce insan içinde yer alan birileri için protesto, vurma-kırma, zarar vermeden öte hiçbir anlam taşımıyordu.
Amacına uygun da davrandı o birileri...
Yol güzergâhında ne kadar banka şubesi varsa hepsinin camlarını indirdi önce.
Sonra sıra esnafın dükkânlarına geldi.
Hızlarını alamadılar, Belediyenin oturma banklarını kırmaya başladılar.
Son olarak da, bu şehirde yaşayanların malı olan Tramvayları tahrip ederek tamamladılar grevlerini.
O Banka şubeleri değildi Soma faciasının sorumluları.
Esnaf hiç değildi...
Belediye banklarının hiç mi hiç günahı yoktu aslında.
O işçilerin ölümlerine seyirci falan kalmamıştı Eskişehir Tramvayları.
Ama dedik ya birileri "Protesto" denilince aklına hemen vurma-kırma ve zarar vermeden başka bir şey gelmiyor...
İşte aynen öyle yaptılar.
Önlerine ne çıktıysa kırıp döktüler...
Hem de, kendilerine engel olmak isteyen, böylesine tatsız olayların asıl amacı gölgelemesine özen gösteren, orada bulunma amacının "anma ve protesto" olduğunun farkında olan yüzlerce insana rağmen yaptılar bunu.
Hem de...
Anma ve protestoya gölge düşürdüklerini bile bile kırıp dökmekten kaçınmadılar.
Bu yapan insanlar kesinlikle Eskişehirli olamaz.
Daha doğrusu...
Bunu yapanlar insan olamaz.
Ne diyelim?
Madenden yaralı çıkartılıp sedyeye yatırılırken "Çizmelerimi çıkartayım. Devlet malı pislenmesin" diye düşünen o işçinin tırnağı bile olamazsınız siz...
Siz olsa olsa, insanların üzüntü ve yas ve tepkisini kullanan zavallılardan başkası değilsiniz.
......
Taraftarın büyüklüğü...
Eskişehirspor Konya maçını, almış olduğu ceza üzerine seyircisiz oynayacak.
Yönetim, soma'da yaşanan facia sonrasında bir öneride bulunmuş Futbol Federasyonuna.
-"Seyircisiz maç cezası ya ertelensin ya da geliri Soma'ya verilmek üzere kaldırılsın" demiş.
Bu görüş kabul edilmemiş Futbol Federasyonu tarafından.
Futbol Federasyonunun kararı Eskişehirspor taraftarları arasında büyük tepkiye neden oluyor.
Eskişehirspor taraftarları, maç seyircisiz de olsa siyah bilet bastırıp, geliri soma'ya bağışlanmak üzere gidilmeyecek maçın biletlerini satmayı bile düşünüyor.
Hani diyorlar ya "Eskişehirspor Taraftarı gibi yok" diye...
Bu durum bir kez daha kanıtlıyor sanırım Eskişehirspor taraftarının büyüklüğünü...
.....
Bakan Nabi Avcı'ya mektup var...
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'ya iletilmek üzere bir mektup aldık.
Mektubun sahibi özel istekte bulundu.
İstek konusu hizmet talebi olduğu için de kabul ettik postacılık yapmayı.
Elçiye zeval olmaz sözünden yola çıkarak yayınlıyoruz mektubu.
Umarız mektup yerine, yani Bakan Nabi Avcı'ya ulaşır da,biz de görevimizi yerine getirmiş oluruz...
"Geçtiğimiz günlerde Esk.Milletvekili ve Milli Eğitim Bakanı Nabi AVCI Sarıcakaya İlçesinde bir dizi etkinliğe katılmış. İlçe Emniyet Amirliği Hizmet Binası, Anaokulunun ve Çok Proğramlı Lisesi Kız Öğrenci Yurdunun açılışını yapmış devamında ise; Türk Kültür Evi, İmam Hatip Ortaokulu ek binası ve spor salonunun temelleri atılmış.
Bakan ayrıca Sarıcakaya lılara yol sözü de vermiş.
Eskişehir'imizin en eski ilçelerinden biri olmasına rağmen, nüfusu gün gün eriyen Seyitgazi neden hizmetlerden yararlanamıyor? Seyitgazi'de Cezaevi, Adliye, TMO, Öğretmenevi gibi kurumlar birer birer kapatılmış İlçenin gelişmesi için hiçbir çaba gösterilmiyor. Geçen dönem Belediye Başkanlığı yapan AKP li A.Yalçın ŞEN ise ilçeye hiç birşey yapmadığı gibi İlçeyi de Sit Alanı içerisine aldırmış vatandaş ne ev yapabilmekte ne de evlerine bir çivi çakabilmektedir.
2002 yılından beri iktidarda olan bir hükümet ilçedeki atıl durumda bulunan hastane ile ilgili bir çalışma yapmamıştır. Eğer hizmetler parti anlamında gelecekse veya geliyorsa Milli Eğitim Bakanı Nabi AVCI'nın biraz da diğer ilçeleri görmesini bekliyoruz..."
Bu arada Mektup demişken...
Aleyna isimli ilkokul öğrencisi de Milli Eğitim bakanı Nabi Avcı'ya bir mektup yazmış.
Kendisiyle görüşmek istediğini söyleyip "Ne olur beni bir defa arayın" demiş mektubunda.
Mektubun sonunda ise "Daha olmadı siz beni bir çaldırın, ben sizi ararım. Çünkü sizinle çok konuşmak istiyorum" notunu eklemiş.
Anlayacağınız...
Milli Eğitim bakanı Nabi Avcı şu günlerde mektup üzerine mektup alıyor...
......
Büyükerşen uyarmış, Emlak vergileri düşük tutulmuştu...
Geçtiğimiz dönem büyükşehir belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen mecliste bir uyarıda bulunmuş ve "Emlak vergilerini bu yıl çok yüksek tutmayın. Vatandaş mağdur oluyor" demişti.
Gerçekten de, bir önceki dönem belirlenen oranlar vatandaşı mağdur etmişti.
Hem Tepebaşı hem de Odunpazarı Belediyeleri Emlak vergilerini düşük tuttu.
Pek çok yerde Emlak vergileri 4 kat artarken, Eskişehir'de vergi oranları düşük bir artış ile belirlendi.
İşte bu nedenle tüm şehirlerde Emlak vergi miktarları büyük bir yakınma konusu oluştururken, Eskişehir'de belirlenen Emlak vergi oranlarından dolayı herhangi bir şikayet yok...
Demek ki...
Büyükerşen'in uyarısı da, ilçe belediyelerinin belirleme oranlarını düşük tutması da tam yerinde olmuş...