
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Büyükerşen 3 dönem daha mı aday olacak?
Yayınlanma:
Kent konseyi Başkanı Nuray Akçasoy'un oğlunun düğününde, nikâhı Büyükşehir belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen kıymış.
Nikah masasının yanında, gelin ve damat ile nikah şahitlerinin yanı sıra 5 yaşlarında olduğu tahmin edilen bir de kız çocuğu nedime varmış.
Büyükerşen, nikah kıyımı sırasında yaptığı konuşma esnasında bir ara gözü, nedime olan küçük kız çocuğuna takılmış.
-"Bak çocuğum! Senin de nikâhını ben kıyacağım ve senin nikâhın kıyılıncaya kadar da bu şehrin Büyükşehir Belediye Başkanı olarak kalacağım" demiş.
Büyükerşen'in nikah kıyımı sırasında söylediği bu sözler büyük yankı bulmuş salonda.
Kimileri: Durup dururken Büyükerşen'in böyle bir konuşma yapmasına uzun süre anlam verememiş.
Kimileri ise: "Büyükerşen birilerine açık açık mesaj gönderdi. Özellikle de kendi yerinde gözü olanlara" diye yorumlamış sözleri.
Kimileri de: "Büyükerşen, parti içinde gelişen olaylara belli ki çok kızmış. Bu kızgınlığını da bu sözlerle açık açık söylemek durumunda kalmış" diye yorumlamış.
Ancak...
Birileri de:
-"Nedimelik yapan küçük kız çocuğu 5 yaşlarında. 20 yaşında evlenmeye karar verse, 15 yıl var. Bu 15 yıl, nereden baksanız 3 Belediye seçimi demek. Demek ki, Büyükerşen bundan sonra da en az 3 dönem aday olmayı düşünüyor" diye uzun uzadıya hesap yapmış oturdukları masada.
Sonuç olarak...
Akçasoy'ların düğününde, nikâhı kıyan yılmaz Büyükerşen'in yukarıda ki sözleri damgayı vurmuş...
.....
Siyaseti kurallar yerine siyasetçi dizayn ederse...
Daha önce de benzeri yazılar yazdığımızı hatırlayacaksınız.
Siyasetin işleyişinde büyük sıkıntılar var.
Bu sıkıntılar, siyasette bir yerlere bir şekilde gelmiş insanların, olmayan demokrasi anlayışından kaynaklanıyor.
Örneğin siyasette:
-Genel başkan, kendisine muhalefet etmeyecek Milletvekili ister. İster, çünkü böylelikle koltuğu tehlikeye girmemiş olur. -Milletvekili, kendisine muhalefet etmeyecek İl Başkanı ister.... Böylelikle bir dönem daha vekilliği garanti altına almaktır düşüncesi. -Belediye Başkanı, kendisine muhalefet etmeyecek il başkanı ve Milletvekili ister. İster ki, böylelikle partinin ipleri elinde olabilsin. -İl Başkanı, kendisine muhalif olmayacak yöneticiler ister. Böylelikle parti yönetiminde tek söz sahibi olabilsin. -Milletvekili, kendisine muhalefet etmeyecek Belediye Başkanı olmasını ister. İster ki, böylelikle Milletvekilliğinin yanı sıra Belediye'yi de yönetebilsin. -Belediye Başkanı, Mecliste kendisine muhalefet etmeyecek, her söylediğini kabul edecek ve elini "Kaldır" dediğinde kaldırıp, "İndir" dediğinde indirecek meclis üyeleri ister. Böylelikle, hiç bir sıkıntı yaşamadan Belediyeyi yönetme imkanı yaratmış olur. -Her Meclis üyesi, Belediye Başkanının en birinci adamı olmak ister. İster ki, Belediye Başkanına en yakın biri olarak hava atıp, rahatlıkla iş çevirebilsin -Parti yöneticileri, kendisini her kongrede kayıtsız şartsız destekleyecek delegeler ister. İster ki, böylelikle "Delege ağası" gücü ile her türlü pazarlığı yapabilsin. -Parti delegeleri, kendilerine her seçimde oy verecek parti üyeleri ister. Böylelikle, her seçimde kapısı çalınan, aranıp sorulan biri olabilsin. -Her parti üyesi, kendi isteklerini anında yerine getirebilecek Milletvekili, Belediye Başkanı, il Başkanı, parti yöneticisi ve meclis üyesi ister. İster ki, her türlü işi anında görülsün. Kısacası... Siyasette herkes, kendisine tabi olacak, sözünden çıkmayacak, kendi koltuğu için tehlike yaratmayacak insanları ister.
İşin tuhaf tarafı, herkes bir yandan siyaseti kendine göre dizayn etmeye çalışırken, bir yandan da "siyaseti hizmet için yapıyoruz" der.
O yüzden...
Siyasette herkesin belirleyici ve tam yetkili olma hevesinin tavan yaptığı bir ülkede, "Niye halkın istediği olmuyor? Niçin adayları üyeler seçmiyor?, parti içi demokrasi niçin işlemiyor?" gibi sorular sorup, bu soruların cevaplarını arıyor olmak son derece komik kaçıyor.
.....
Doğru yerden yakalamış
Önce Milli Eğitim bakanı Nabi Avcı'nın açıklama yapıp:
-"Eskişehir'e hizmetler bundan böyle Türk Dünyası Kültür Başkenti Vakfı aracılığıyla gelecek" dediğini...
Ardından...
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt'un buna cevap olarak Milli Eğitim bakanı Nabi Avcı'nın sözlerini eleştirerek:
-"Devlette hizmetler Devlet kurumlarıyla getirilir. Vakıf ve dernekler aracılığıyla değil" sözlerini...
Son olarak da...
Odunpazarı AK parti ilçe Başkanının Kazım kurt'un çıkışına tepki göstererek:
-"Belediye Başkanı mahallelerine baksın" sözlerini hatırlatıp;
-"AK partililerle CHP'liler arasında yeni bir polemiğimiz oldu. Ancak, AK Parti ile CHP arasında koalisyon görüşmelerinin olduğu bir sırada bu polemik doğru bir zamanlama mı ?" diye dün bu köşede bir yazı kaleme almıştık.
Tesadüf müdür bilemiyoruz ama, AK parti Milletvekili Salih Koca tam da bu noktaya değinmiş dünkü açıklamasında.
CHP'li Eskişehir Milletvekili ve Belediye Başkanlarını işaret ederek:
-"Mensubu olduğun Partinin koalisyon müzakereleri yaptığı şu günlerde bu ifadelerin sarf edilmesi çok manidardır.
Herşeyden önce insana sormazlar mı? Sen bu ifadeleri kullanırken koalisyon müzakereleri yapan partinin mensubu değil misin? Şayet bu söylemlerin doğruluğunu kabul ediyorsan koalisyon müzakeresi yapan partide nasıl kalıyorsun?" Demiş.
Ne diyelim?
Aslına bakarsanız doğru yerden de yakalamış...
.......
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Adam, avlanmanın son derece yasak olduğu, yakalanınca çok yüklü para cezalarının kesin uygulandığı milli parkta, gol kenarında, kucağında kocaman bir balık ile parkın polis müdürüne yakalanmış.. 'Avlanma izniniz var mı?..' diye sormuş, polis müdürü.. 'Yok..' demiş adam, 'Gerek de yok çünkü bu baliği ben evimde besliyorum. Her gün buraya gelip golde bir müddet yüzdürüyorum, islik çalıyorum donup geliyor, alıp eve götürüyorum..' 'Tamamen palavra..!' demiş polis müdürü, 'Balıklar bu dediğinizi yapamaz..' 'İnanın bu gerçek efendim.. İsterseniz göstereyim..' 'Tamam.. Görelim bakalım..' Adam balığı golün derin sularına bırakmış, aradan birkaç dakika geçmiş, polis müdürü adama donup 'Evet?' demiş 'Evet ne?' 'Ne zaman geri çağıracaksın?' 'Neyi?' 'Balığı..' 'Hangi balığı?..