1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

"Büyükerşen bu kez seçilemez" diyenlerin gerekçelerine bir bakalım mı?

Büyükerşen'in, önümüzde ki seçimlerde yeniden seçilmesinin mümkün olmadığını söyleyenlerin gerekçelerini dinlediğimizde, ister istemez kafamız karışıyor elbet.
-"Sahi, Büyükerşen bu ileri sürülen gerekçeler nedeniyle yeniden seçilemeyebilir mi?" diye kendi kendimize sorguluyoruz.
Neticede...
-"Yeniden seçilemez" diyenlerin ortaya koymuş olduğu gerekçelerin, aslında gerekçe olmadığını, bu insanların da, kendilerini zorlayarak Büyükrşen'in seçilememesi tezlerine zoraki gerekçe bulduklarını düşünüyoruz.
Çünkü...
-"Büyükerşen bu defa seçilemez" diyenlerin ortaya sunmuş olduğu Grekçeler, aslında bir önceki seçim öncesinin gerekçeleri ile tıpa tıp aynı.
İsterseniz hatırlatalım;
Ne diyor Büyükerşen'in bu defa seçilemeyeceğini söyleyenler;
-"Yaşı bir hayli fazla" diyor örneğin...
Sanki 5 yıl önce 35 yaşındaydı Büyükerşen.
-"Trafiğin haline bir bakın" diyorlar mesela...
Hatırlıyoruz da, bir önceki seçimin olduğu gün, trafiğin bir ucu Atatürk Caddesinin başında, diğer ucu Kızılcıklı'nın sonundaydı. Yani bu günden farkı yoktu.
-"Şimdi CHP den aday olacak. Bu defa sağ oyları alamaz" diyorlar misal.
Büyükerşen'e oy verenler, kendisini DSP'li gibi görmüyordu ki şimdi CHP li gibi görsün. Bir önceki seçimde AKP ve karşısında ki Büyükerşen vardı. Hala bu düşünce sanırım devam ediyor.
-"Öldürsen, sırf CHP adayı diye Büyükerşen'e oy vermeyecek çok sayıda sağ görüşlü var" da diyorlar örneğin...
Bu da bana göre gerekçe değil...
Çünkü...
-"Öldürsen sol'a oy vermeyecek" insanların büyük bir bölümü DSP adayı Büyükerşen'e binlerce oy verdi. Bundan sonra niye vermesin ki? Neticede Büyükerşen'in koyu bir DSP li olmadığını herkes biliyordu. Koyu bir CHP li olmadığını da tahmin ediyorlardır herhalde.
-"Artık yapacak bir şeyi kalmadı. Heyecanı bitti. Projesi yok" diyorlar ya birde...
Şurada yanılıyorlar; insanların büyük bölümü Büyükerşen'i, yapacakları için değil, yaptıkları için tercih ediyor.
-"Şehirde herkesi karşısına aldı" diyorlar bazen...
Bundan önceki seçim öncesinde sanki herkesle barışık mıydı ki?
-"Yasa değişti. Şimdi ilçeler de oy kullanacak. İlçelerde de iktidar partisinin ağırlığı var" diyorlar mesela...
Atladıkları nokta, sanki ilçelerde silme iktidar partisi oyu çıkıyor. 50 Bin oy varsa ilçelerde, bunun 30 bini iktidar partisinin ise, geriye kalan 20 bini de CHP ve diğer partilerin. Kaldı ki, Büyükerşen'e asıl hayranlık duyan kitle, Eskişehir merkezinin dışında yaşayanlar. Buna ilçeler de dahil.
Sonuç olarak...
-"Büyükerşen'in bu seçimde işi zor" diyenlerin ortaya koyduğu gerekçeler, gerçekten bu kez seçilememesini sağlayacak gerekçeler gibi gelmiyor bize...
Daha çok...
Büyükerşen'in seçilmemesini isteyenlerin kendilerini zorlama ile bulduğu ve bir önceki seçimde de var olan gerekçeler gibi geliyor.
O nedenle...
Büyükerşen'in bu kez seçilemeyeceğini iddia edip söyleyenlerin, daha mantıklı ve kitleleri de inandırabilecek gerekçeler bulması gerekiyor...
Aksi takdirde...
Bu sayılan gerekçelerle Büyükerşen'in yeniden seçilemeyeceğini söyleyenler, sandıklar açıldığında başka bir sürprizle karşılaşabilir.
Tıpkı...
Bir önceki seçim sonucunda Büyükerşen'in seçimlerden mevcut oyunu arttırarak çıkması gibi...
Not-Her yazı mutlaka bir yerlere çekiştirilmeye çalışılır ya...Bu yazıyı Büyükerşen'e destek amacıyla falan değil, bir yanılgıyı ortaya koymak için yazdık.Kimse altında başka bir şey aramaya falan çalışmasın...Çünkü, ortaya konulan gerekçelerde büyük bir yanılgı mevcut...
......


Paranın gücünü, garsonlar
tarafından tanınmak zannedenler...
Yabancı ülkelerde birkaç yıldır gözlenen bir durum varmış...
Ünlü işadamları ve paralı insanlar, iş yemeklerinin dışında çok ünlü mekanlara gitmiyormuş.
Daha çok, salaş, kendilerinin tanınmayacağı ve bu sayede rahat edebilecekleri mekanları tercih ediyormuş.
Bu durum son aylarda İstanbul'da da başlamış.
İş ve resmi yemeklerin dışında, eğlenmek için daha sakin ve tanınmayan mekanlar tercih edilmeye başlanmış.
Böylece
"Gören olur" endişesi taşımadan, hareketlerini sınırlamadan, normal vatandaşmış gibi eğlenip, vakit geçirme imkanı bulabiliyormuş.
Böyle bir yöntem Eskişehir'e gelmedi...
Doğrusunu söylemek gerekirse, gelemez de...
Hatta...
Gelse de hiç fark etmez...
Çünkü...
Bu şehirde yaşayan önemli insanlar! Bizzat "Daha çok tanınayım. Herkes beni konuşsun" diye en kalabalık mekan hangisiyse, orayı mesken tutuyor.
Hele bir de garsonlar ismi ile hitap ettiğinde, adeta mest oluyor.
En kötüsü de...
Paranın gücünü, garsonlar nezninde tanınmak zannediyor...
..........

Kazım Kurt'un iki günü
CHP Milletvekili Kazım Kurt'u takip ediyoruz sosyal medyadan.
Önce Raykent'e uğruyor, kahvehanede çekilmiş bir fotoğrafla birlikte.
Ardından, birkaç saat sonra Ertuğrulgazi'de görüyoruz kendisini.
Akşam oluyor, Beşevler'e geçmiş, yine kahvehane ziyareti ve mahalle halkıyla sohbetin fotoğrafları var.
Yanında da Partinin Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç ile il ve ilçe başkanı.
Sosyal medyada ki Kazım Kurt takibimiz devam ediyor.
Sabah saatlerinde Huzur Mahallesi'nde ortaya çıkıyor Kazım Kurt.
Huzur mahallesi sakinleri ile kahvaltı yaparken bir fotoğraf var.
Yaklaşık 2 saat sonrasında, Atatürkçü Düşünce Derneğinin genel kurulunda görülüyor.
Sonrasında devam ediyor ziyaret ettiği yerler.
Yani...
Ankara'dan geldiği Cumartesi sabahından dün yine Ankara'ya gittiği akşam saatlerine kadar arada boşluk yok.
Ev yok, dost ziyareti yok, alışveriş yok, sinema, tiyatro veya benzeri yok.
İki gün süreyle nefes alacağı, kendine ayıracağı bir tek boşluk yok.
Kısacası...
Eskişehir'de geçen ve son derece yorucu olan bir hafta sonu...
Ne diyelim?
Herkes hafta sonu dinlenir, Kazım Kurt ise, hafta içi Ankara'ya gittiğinde dinleniyor olsa gerek.
Çünkü...
Eskişehir'de geçen hafta sonu herkesin dayanabileceği türden bir şey değil...

.......

BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Bir Fransız, bir Alman ve bir Türk müzede "...Adem ve Havva Cennet Bahçesinde" tablosuna bakıyorlarmış:
Alman,
"Bedenlerinin kusursuzluğuna bakar mısınız? Adem ile Havva mutlaka Alman olmalı." demiş.
Fransız, Alman'a karşı çıkmış:
"Havva ne kadar güzel, Adem ne kadar yakışıklı.Bu denli çekici olduklarına göre, hiç kuşkusuz Fransız olmalılar."
Türk, tabloyu uzun uzun izledikten sonra kararını vermiş:
"Bunlar kesin Türk'tür. Üstte yok, başta yok, elmadan başka yiyecek yok, ama hala kendilerini cennette sanıyorlar."

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi