
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Büyükerşen ile CHP üzerine...
"Bunları yazabilir miyim?" diye sormadık ama Büyükerşen'e, yazmamızda gerek kendisini, gerekse kendimizi sıkıntıya sokacak bir durum olmadığı için yazmaya karar verdik.
Önceki gün bu köşede AKP ve CHP'nin son durumunu değerlendirirken, her iki partiden de benzeri yaşanan örnekleri sıralamıştık.
Bu sıralamayı yaparken de...
AKP'nin Birlik vakfından, CHP'nin de Belediye'den yönetildiğinin sıklıkla dile getirildiğini ifade edip;
-"AK Partiyi birlikçiler, CHP'yi de Belediyecilerin yönettiği söyleniyor" demiştik.
İşte bu "Belediyeciler" lafı üzerine telefonla aradı Büyükerşen:
KİM BU BELEDİYECİLER? SÖYLEYİN DE BEN DE BİLEYİM...
-"Allah aşkına söyle: Kim bu Belediyeciler. Söyle ki ben de bileyim" diye başladı konuşmaya...
Dilimizin döndüğünce anlattık CHP içinde "Belediyeci" olarak tanımlanan kişileri.
-"Galiba "Belediyeciler" olarak tanımlanan kişiler, sizin çevrenizde olan, CHP ile hiçbir bağı ve alakaları olmayan, sırf size olan yakınlığını kullanarak CHP üzerinde hakkı olduğunu iddia eden ve belki de sizin haberdar olduğunuz ya da haberiniz olmadan sizin adınızı kullanarak CHP'yi dizayn etme görevini üstlenen kişilerden bahsediliyor." Dedik önce.
Ardından da...
-"İşte bu insanların, tek meziyetleri olan size yakınlıklarıyla CHP içinde siyaset mühendisliğine soyunmaları, 40 yıllık CHP'li gibi her türlü görevi kendilerine layık görüyor tavırları, bu insanlara bu ismin verilmesine neden oluyor olabilir" diye de tamamladık sözlerimizi.
Büyükerşen, bugüne kadar çevresindeki kimseye böyle davranılması için imada bile bulunmadığını söylüyor önce.
Devamla da:
-"Hep söylüyorum. Particilik benim işim değil. CHP'nin iç işleriyle uğraşmak da. Senin söylediğin gibi eğer birileri benim üzerimden bir şeyler yapıyorsa, bunda benim kabahatim aranmamalı. Herkesin her hareketini kontrol edebilecek bir konumda değilim. Kaldı ki: Ben CHP'de bir İl Başkanı ile ilçe başkanlarını tanırım. Yönetimlerde kimler var, parti içinde hangi gruplar var inan bilmem. Ama "belediyeciler" denildiğinde, sanki CHP içinde benim organize ettiğim bir müdahale şeklinde algı ortaya çıkıyor ki, bunun benimle uzaktan yakından alakası yok" dedi.
SÖZÜM, BAŞINDAN BERİ BANA MESAFELİ OLAN ESKİŞEHİR'DEKİ CHP İÇİNDE VE YÖNETİCİ KONUMUNDA OLAN TEŞKİLAT MENSUPLARINAYDI.
Fazla uzatmadık lafı.
Hazır telefonla bile olsa yakalamışken "CHP beni bir türlü kabul etmedi" şeklindeki sözlerini sorduk kendisine.
CHP ile ilgili bu sözlerin büyük yankı bulduğunu ifade ettik.
-"Orada yanlış aktarılan ya da anlaşılan bir algı var" dedi önce.
Sonrasında da:
-"Ben bu sözü söyledim. Bunu söylerken de kast ettiğim CHP nin Eskişehir'de bulunan teşkilatı ve bu teşkilat içinde bana başından beri mesafeli olan yönetici konumundaki isimlerdi. CHP koskoca bir parti. Benim bu sözle, koca CHP'yi kast etmediğimi çocuk bile anlar. Aksine, bana CHP'ye katıldığım günden bu yana gerek Genel Başkan, gerekse genel merkez yöneticileri ve CHP camiası gerekli sahiplenme ve kabullenmeyi sağladılar." Diyerek tamamladı sözlerini...
**********************************************
Üniversiteyi de parasıyla rezil ediyorsunuz ya...
Sözümüz; Eskişehirlilerin isteklerini Ankara'ya dayatma yerine, Ankara'nın isteklerini Eskişehirlilere dayatmaya kalkanlara.
Onların kim olduğunu hem kendileri,hem de herkes biliyor artık.
Önce;
-"Eskişehir'e bir stat yapacağız. Bu Eskişehir'in hakkı" dediniz.
Çünkü Avrupa şampiyonasına talip olunduğunda bu sözü vermiştiniz.
Yapamadınız...
Sonra; "TOKİ yeni stadyum yapacak, bunun karşılığında mevcut Atatürk Stadyumunu TOKİ'ye vereceğiz." Dediniz.
Hatta verdiniz de TOKİ'ye koskoca Atatürk stadyumunu...
Hatta TOKİ, daha yeni stadyuma başlamadan aldığı Atatürk Stadyumunun yerine planlama bile yaptı.
Eskişehirlilerin bu takasa müthiş tepki göstermesi üzerine ne yapacağınızı bilemez hale geldiniz.
-"Ne yani TOKİ size karşılığını almadan bedava stadyum mu yapacaktı?" dedi biriniz.
Halbuki, başta Eskişehir'in hakkı olduğunu düşünüyordunuz Eskişehir'e yapılacak bedava stadyumun
-"TOKİ sadece yeni stadyuma harcayacağı para kadar Atatürk Stadyumunun olduğu yerde rant yaratacak" dedi başka biriniz.
Tepki durmayınca, formül aramaya başladınız hep birlikte.
Sonunda...
-"Yeni yapılan stadyumun parasını TOKİ'ye Türk dünyası Kültür Başkentinden ödeyeceğiz. Bu parayı da Türk dünyasına Anadolu Üniversitesi'nden alacağız. Atatürk Stadyumunun yerini de Meydan yapacağız. Adını da "Türk dünyası Meydanı" koyacağız" dediniz en son.
Tam da insanlar rahatlamışken...
-"Biz oraya meydan falan yapmayacağız. Anadolu Üniversitesi'nin birimleri kurulup, halkla bütünleşmesi sağlanacak" deyiverdiniz.
Meydan ile başlayıp, Anadolu Üniversitesi tesislerine getirdiniz koskoca Atatürk Stadyumunun olduğu yeri.
Durup dururken Anadolu Üniversitesini de tartışmaların içine çekiverdiniz.
Eskişehir'in gözbebeği kurumu, üstelik parasıyla, tartışmaların içine çekip neredeyse rezil etme noktasına getirdiniz.
Ne gereği vardı ki?
Eskişehirlinin isteğini Ankara'ya dayatmak için caba sarf etseydiniz, en azından kahraman olurdunuz.
Ankara'nın isteklerini Eskişehirlilere dayattınız da ne oldunuz?
**********************************************
Vallahi kızmıyorum Süheyl Batum'a
-Adı, "Demokrat Parti'ye Genel başkan olacak" diye geçtiği sırada CHP'den davet alan...
-Aldığı davet üzerine CHP'ye geçtiği gün Genel Başkan yardımcısı yapılan...
-İstanbul'dan aday olmasına rağmen, Eskişehir milletvekili listesinin başına adeta paraşütle indirilen...
-Eskişehir'e gelir gelmez "Ben Eskişehir'i hiç istemiyordum ki! Bana oyun oynadılar" diye açık açık memnuniyetsizliğini dile getiren...
-Seçim çalışmalarında, Yenikent'e İlçe, Sarıcakaya'ya Mahalle diyen.
-Kendisi istemediği halde, Milletvekili seçildiği, seçim bölgesi olan Eskişehir'e gelip gitmeyi bir görev olarak kesinlikle kabullenmeyen...
-Eskişehir'e arada sırada geldiğinde de yaptığı açıklamalarla partiyi birbirine katan...
-Milletvekili olduğu şehirde kimseye hesap vermek durumunda olmayan...
-Üzerinde, Eskişehir'deki tek bir delege ve üyenin, hiçbir hakkının olmadığına inanan...
Kısaca...
Milletvekilliğinin önündeki "Eskişehir" ibaresinden başka bu şehirle hiçbir müştereki olmayan birine niye kızalım ki?
Süheyl Batum'u Eskişehir'de en çok eleştirenlerden biriydik.
Yanlış yapmışız...
Şöyle bir oturup düşünün...
Sırf Genel başkan istedi diye, hiç alakanız olmadığı bir şehre, tepeden inme Milletvekili yapılsaydınız siz ne yapardınız?
Muhtemelen Süheyl Batum'un yaptığını yapıp "Bana ne kardeşim! Ben mi istedim sizin şehrinizden vekil olmayı" derdiniz değil mi?
Zaten o da bunu yaptı...
Şimdi!
İstemediği halde Milletvekili yapılmasına rağmen, Eskişehir'e karşı görevini yapmıyor olmasının kabahati Süheyl Batum'da mı?
Yoksa...
Hiç alakası olmadığı ve istemediği halde, onu Eskişehir'den Milletvekili adayı yapan genel başkan ve genel merkez yönetiminde mi?
Söyleyin hadi...