1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Büyükerşen Milletvekili olur mu?


2011 seçimleri öncesinde bir söylenti çıkmıştı.
-"Yılmaz Büyükerşen Milletvekili adayı olacak"
Aradan 4 yıl geçti ama bu gün yine aynı söylenti dolaşıyor siyaset kulislerinde.
-"Yılmaz Büyükerşen Milletvekili adayı olacak" deniliyor.
2011 seçimleri öncesinde, Büyükerşen'in Milletvekili adayı olacağı söylentisi çıkınca, o tarihte kaleme aldığımız bir yazı geldi aklımıza.
Aynen şöyleydi yazdığımız yazı:
Büyükşehir belediye başkanı, şehre gelen bir Bakan'ı Belediyenin kapısında karşılamamış.
Gazeteciler sormuş kendisine;
-"Koca Bakan geldi, niye kapıda karşılamadınız" diye...
Büyükşehir belediye başkanı aynen şu cevabı vermiş;
-"Niye karışılacakmışım ki? Türkiye'de 30 tane Bakan var, ama 15 tane büyükşehir belediye Başkanı var"
Verilen bu cevap, açık ve net bir durum tespiti aslında.
Şu anda Eskişehir büyükşehir belediye başkanlığı bırakın milletvekilliğini, kabinedeki çoğu bakandan daha sükseli bir yer.
Bütçe deseniz...
Büyükşehir belediyesinin bütçesi, çoğu Bakanlığın bütçesinden fazla...
Bu ayrımı da en iyi bileceklerden birisi şüphesiz Yılmaz Büyükerşen...
Durum böyleyken, Büyükerşen şimdi kalkıp daha 3 yıl görev süresi varken niye istifa edip milletvekili olmak istesin ki?
Zaten...
Geçenlerde sorulan bir soruya da oldukça açık cevap vermiş Büyükerşen;
-"Halkıma Belediye başkanı olarak da hizmet edebilirim" diye.
O yüzden, kimse Büyükerşen'in milletvekili adayı olacağı rüyasını boş yere görmesin.
2011 seçimleri öncesinde dediğimiz çıktı.
Büyükerşen, rahatlıkla aday olabilecekken milletvekili adayı falan olmadı.
Aradan 4 yıl geçti.
Ne yukarıda saydığımız şartlar değişti, ne de, yine yukarıda saydığımız gerekçeler.
O halde...
Büyükerşen şimdi çıkıp niye Milletvekili adayı olsun ki?
.....

Tüketici dernekleri...

Her şeyde olduğu gibi Tüketici Derneklerinde de adeta enflasyon yaşanıyor.
Çeşitli isimler altında kurulan tüketici dernekleri mevcut.
Kesinlikle karşı değiliz bu derneklere.
Sonuçta, sivil inisiyatifin önemli unsurları arasındalar.
Sayısı çok da olsa, hepsinin sivil baskı unsuru oluşturmasında belirli katkı sağlayacağı inancı var.
Ancak...
Eskişehir'deki Tüketici derneklerinin tek faaliyeti nedense, ulaşım, ekmek ve su zammı geldiğinde "Bu zammı derhal geri alın" demekten öteye geçemiyor.
Protesto yok...
Halka şikayet etme yok.
Eylem yok...
Zammı yargıya taşıma hiç yok...
Varsa yoksa "Yapılan zammı geri alın"
Böyle olduğunda söylenen söz cılız kalıyor.
Dikkate alınmıyor.
Etkisi bile hissedilmiyor.
İşte o yüzden de...
Hiçbir kurum "Bak tüketici derneği istemiyor. Biz de zammı geri alalım" diye falan düşünmüyor.
-"Biz bu zammı yargıya taşıdık" demek yerine "Siz bu zammı geri alın" demek de, kusura bakmayın ama, sanki laf olsun diye yapılmış bir açıklama gibi algılanıyor.
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

Baraj sorunumuz yok. Nasıl olsa aşamıyoruz!

Liberal Demokrat Parti 21 yıldır Türk Siyasi hayatında var olan bir parti.
Hiçbir seçimde, yüzde 1 oyu bile bulamamış.
Fakat bu durum hiçbir zaman sorun teşkil etmemiş
Liberal düşünceyi savunanlar ısrarla ve imkansızlıklara rağmen taşımışlar partiyi bu günlere.
Son yapılan mahalli seçimlerde Muş'ta bir ilçe Belediye Başkanlığı ile birkaç Belediye meclis üyesi çıkartmış parti.
-"Bizim orada ne parti binası var,ne tabela var,ne de yönetici var. İyi de bu iş nasıl oldu?" diye büyük bir meraka kapılmış partinin yöneticileri.
Gidip sormuşlar tabii işin aslını.
Oradaki insanlar, AKP ve BDP ve diğer partiler arasında sıkışıp, birbirleriyle kavga etmekten yorulmuş.
Açmışlar seçime girecek partilerin listesini.
Bakmışlar," Liberal Demokrat Parti" nin ismi güzel.
-"Ne sağcı ne solcu. Hah işte! tam da bizim aradığımız" demişler ardından.
Yunus balığı olan amblemini de hazreti Yusuf'tan uyarlayıp, beğenmişler mi?
-"Hadi seçime bu parti adı altında girelim" kararı almışlar.
Diğer partiler arasındaki kavga bunlara yaramış.
Sıyrılıp çıkmışlar aradan.
LDP yöneticilerine "Bir de seçim öncesi siz buralara gelseydiniz, seçimleri silme götürürdük" demesinler mi?
Tam bir siyasi komedi...
Liberal Demokrat Parti Genel başkanı Cem Toker, donanımlı olduğu kadar matrak da bir isim.
Önceki gün Es TV'de ağırladığımız Cem Toker'in söyledikleri karşısında öğrendiklerimiz de oldu, yaptığı espriler karşısında güldüğümüz de...
Açıkça konuşmak gerekirse...
Örneğin: "Parti olarak baraj sorunumuz yok. Nasıl olsa barajı aşamıyoruz, aşamayacağız. O yüzden baraj sorunu olan partiler düşünsün" esprisi, bizi bizden tamamıyla koparttı.
Tabi hep gülmedik program boyunca...
Ekonomiden kişi hak ve özgürlüklerine, yargı bağımsızlığından basın hürriyetine kadar Cem Toker'in çizmiş olduğu ülke tablosu oldukça düşündürücü geldi bize.
Liberal düşüncenin, demokrasinin tam anlamıyla uygulandığı ülkelerde denge unsuru olurken, demokrasinin olmadığı ülkelerde ise esemesinin bile okunmayışını söylemesi önemli bir vurguydu.
-"Süleyman Demirel de Turgut Özal da muhafazakâr liderlerdi. Birinin lakabı Baba, diğerininki tonton idi. Peki şimdiki liderin toplumdaki lakabı?" sözleri ise, bizim için yapılmış en enteresan lider tanımlaması oldu...
........

Biraz da gülmek lazım

Zengin bir Arap, kalp ameliyatı geçirecekmiş.
Doktorlar, ameliyat öncesi; ne olur-ne olmaz diye, tedbir olarak, bir miktar kan tedarik etmek istemişler.
Ama, bu Arap'ın kanı çok nadir bulunan bir kan imiş. Bütün dünyayı arayıp- taramışlar ve sonunda Kudüs'te yasayan bir Yahudi nin kanının uyduğu... anlaşılmış...
Yahudi ile konuşularak, kan vermeye razı edilmiş ve böylece ameliyat yapılmış.
Ameliyattan sonra, zengin Arap, kendisine kan veren Yahudi ye teşekkürleri ile beraber, sıfır kilometre pahalı bir araba ve bir milyon dolar para yollamış...
Ancak, aradan birkaç ay geçtikten sonra, zengin arab ın bir kere daha ameliyat olması gerekmiş. Bunun üzerine,
Doktorlar yine, Yahudi bağışçıyı aramışlar. *
Yahudi de, bunun mükafatını daha önce, fazlasıyla gördüğü için, hay-hay!.. Demiş.
Böylece, Arap ikinci kez ameliyat olmuş. Ancak, bu defa kendisine kan veren yahudiye bir teşekkür notu ile bir kutu "Şam baklavası" yollamış.
Önceki gibi, çokkıymetli hediyeler ve para bekleyen Yahudi, tabii buna çok bozulmuş. Kan verdiği Arap zenginine bir telefon açıp, neden bu kadar cimri davrandığını sormuş.
Arap ise, onun bu sorusuna kahkahalar atarak, şu cevabı vermiş:
'Şalom, gozimin nuri...
Artik, benim de damarlarımda Yahudi kani dolaşıyor!..'

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi