
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Büyükerşen ne yaptı ki? Diyorlar ya hani...
-Eskişehir güya Yunus Emre'nin doğduğu topraklar ama, bunu bizden başka bilen yok.
Bugüne kadar ulusal ve uluslar arası boyutta bir şeyler yapmamışız ki bilen olsun.
Küçük çaplı, cılız etkinlik ve organizasyonlarla geçirmişiz yılları.
-Nasreddin Hoca Eskişehir'de doğmuştur ama, bunu bizden başka bilen yoktur.
Hatta.
Pek çok kişi Nasreddin Hoca'nın Akşehirli olduğunu zanneder.
Çünkü, onlar daha çok üstlenmiştir bu işi.
Üstlenmek için de, Eskişehir'den daha çok gayret göstermiştir.
Biz ise, küçük çaplı ve cılız etkinlikler ve göstermelik toplantılarla geçirmişizdir yılları.
-Eskişehir Demiryollarının merkezidir, ama bunu bizden başka bilen yoktur.
Çünkü...
Sakarya'daki Vagon fabrikası bile bizim Tülomsaş'tan daha fazla sükse yapar.
-Eskişehir Havacılığın merkezidir, ama bunu bizden başka pek bir bilen yoktur.
Nasıl olsun ki, Havacılığın merkezinde uçak seferleri bile olmayınca kim inanır buna?
-Eskişehir Eğitim kentidir sözde ama, bunu bizden başka bilene rastlayamazsınız.
Bir Üniversiteyi ikiye bölmekle ve yıllardır üçüncü Üniversite ile avutulmakla Eğitim kenti olunmuyor çünkü.
-Eskişehir Sanayi kentidir sözde ama, bunu bir biz biliriz.
Çünkü 500 büyük sanayi kuruluşu arasına soka soka ancak 4 tane firma sokmuşluğumuz vardır.
-Eskişehir tarım kentidir aslında ama, bizden başka bilen çıkmaz bunu.
Çünkü tarım kenti olmaktan çok, tarımsal arazileri imara açmakla ünlüdür bu şehir.
-Acayip bir termal kentiyizdir aslında ama, gel de bunu anlat şimdi insanlara?
Yıllardır suyun aktığı Eskişehirlinin baktığı bir durum yaşanır bu şehirde.
Hamamları bile tanıtmayı yıllardır bşaramamışızdır.
-Eskişehir tarihi kültürlerin beşiği bir kenttir ama, bunu da bilen pek çıkmaz.
Çünkü...
Ne kadar tarihi eserimiz varsa, başta Yazılıkaya olmak üzere hepsini kaderine terk etmişizdir.
Sonuç olarak...
Eskişehir'in ne kadar çok kimliği varsa, galiba bu taşıdığı kimlikleri bir tek biz biliyoruz.
Başka kimsenin haberi yok.
Yıllarca "Var mı var işte" deyip, yan gelip yatmışız resmen.
Halbuki, bu saydığımız kimliklerin tümü,yeterli tanıtım yapıldığında, önem verildiğinde Eskişehir'i ihya edebilecek değerler ama,biz sadece kendimiz bilmekle yetinmiş,bir de üstüne üstlük kimsenin bilmediği bu değerlerimizle övündükçe övünmüşüz.
Hani arada sırada çıkıp birileri "Şu Büyükerşen ne yaptı ki?" diyor ya...
Daha ne yapsın.
En azından...
Olmayan Kent Merkezi Turizmini yarattı.
Olmayan Park kültürünü ortaya koydu.
Olmayan Tiyatro ve Sanat bilincini ateşledi.
Olmayan modern ulaşımı şehirle tanıştırdı.
Olmayan porsuk güzelliğini ortaya çıkardı...
Olmayan sosyal yaşama ayrı bir pencere açılmasına neden oldu.
Büyükerşen'in eleştirilecek pek çok yönü, pek çok uygulaması var belki ama...
Allah için bunları da yaptı...
Pekii...
Bu şehirde zaten var olan ve yukarıda saydığımız ama bizim bilip, kimsenin bilmediği kent kimliği oluşturabilecek değerlerimiz ile ilgili yıllarca ne yapıldı?
...........
AK partide sürpriz olur mu?
AK Parti'de yeni il Başkanı Dündar Ünlü,yönetim listesini yapmış.
Yaptığı listeyi de Genel merkeze göndermiş.
İlçe Başkanlıkları için de geçtiğimiz günlerde eğilim yoklaması yapılmıştı.
Sonuç olarak.
AK partide il yönetimi ile ilçe Başkanları bugün-yarın belli olacak.
Partide, ilçe başkanlıkları için atanmasına kesin gözü ile bakılan isimler var.
Öte yandan.
İl yönetiminde yer alacaklar konusunda da "Kesin yönetimde olurlar" denilen isimler mevcut.
Oluşacak yönetim ve atanacak ilçe başkanlarının beklenen ve konuşulan isimler olması halinde,AK parti teşkilat yönetimlerinin sergileyeceği tablo,beklenen bir tablo olacak.
Sonuç olarak...
AK partide genel beklenti, atanacak olan yönetim ve ilçe başkanlarının isimleri konusunda herhangi bir sürpriz içermiyor olması.
Yani...
Atamalar yapılmamasına rağmen, atanacakların şimdiden biliniyor olması...
......
Hayvanlar susuz kaldı...
Hava sıcaklığı bunaltır derecelerde.
Belirli saatlerde güneşin kızgın etkisi dayanılacak gibi değil.
İnsanlar, teknoloji aracılığıyla sıcağa da soğuğa da çare bulmuş.
Fakat...
Soğuğa ve sıcağa çare bulamayan canlılar var.
Hayvanlardan bahsediyoruz.
Kışın dondurucu soğuklarda üşüyor ve yiyecek bulamıyorlar.
Yaşadığımız şu günlerde olduğu gibi, aşırı sıcaklarda da suya hasretler.
Belediyeler şu günlerin ramazan ayı olması nedeniyle iftarlar düzenliyor.
Bir anlamda insanları doyduruyorlar.
Cadde ve sokaklarımızda yaşayan hayvanlar ise nasiplenemiyor bu hizmetten.
İçecek suları yok.
Onlara bu sıcak havada su temin etme gibi bir düşünce de maalesef yok.
Vatandaş, elinden geldiğince hayvanları susuz bırakmamak için uğraşsa da, insan ister istemez Belediyelerden bekliyor bu hizmeti küçücük de olsa.
Ama yok.
Kedilerin,Köpeklerin,Kuşların da ne yazık ki içecek suyu yok.
.......
Bu bir siyasi hastalık
Siyaset, Ülkeye ve şehre hizmet etmenin en iyi yolu...
Tabi anlayış, yukarıda söylediğimiz gibi hizmet etmek ise...
Ancak, günümüzde çoğu kişi siyaseti Ülkeye ve şehre hizmet için değil de...
Kendisine ve çevresine hizmet için yapıyor...
Durum böyle olunca da...
Siyasetin anlamı da, yolu da değişiyor.
Netice itibarıyla...
Siyaset çoğu kişi tarafından resmen menfaat için yapılıyor.
Menfaati bir kenara koyacak olursak...
Yine siyasetin ülkeye ve şehre hizmet için yapıldığını da ayırırsak...
Günümüzde siyaseti bir kendisi için yapanlar var...
Bir de başkaları için...
Kendisi için siyaset yapanlara diyecek bir şey yok...
Neticede...
Para da onların, zaman da...
Çekeceği çile de...
Ama siyaseti başkaları için yapanlar, hiç hesapta olmayan, ama neticeyi değiştirebilecek kişiler...
Bunlar...
Ya çok sevdikleri ve menfaat sağlayabileceklerini düşündükleri birilerinin bir yerlere gelmesi için, en az o kişi kadar uğraşıyorlar...
Diğer taraftan...
Yine bu tipte ki kişiler...
Birilerinin bir yerlere gelmemesi için gayret sarf ediyorlar.
Genelde de seçim öncesi ortaya çıkan bu tip insanlar...
Varını yoğunu bir kişinin seçilmesi için harcarken...
Yine bir kişinin seçilmemesini sağlamak için servetlerini ortaya dökebiliyorlar...
Bu da bir siyasi hastalık olsa gerek...
.......
BİRAZ DA
GÜLMEK LAZIM
Çapkın adamın karısı ile ilişkileri pek yolunda gitmemekteymiş. Kırk yılda bir beraber oluyorlarmış. Adam her gece başka birisiyle yatıp kalkıyormuş.
Bir gün kadın doktora gittiğinde hamile olduğunu öğrenmiş. Büyük bir sinirle hemen kocasına telefon açıp, konuşmaya başlamış:
- Bunu bana nasıl yaparsın? Bütün bunlar olup biterken beni nasıl hamile bırakırsın? Biraz önce doktordan geldim ve beş haftalık hamile olduğumu söyledi. Hepsi senin hatan. Şimdi ne söyleyeceksin bakalım?
Telefonun öbür ucunda derin bir sessizlik yaşanmış. Kadın tekrar hiddetle;
- Beni duymuyor musun, yanıt bekliyorum.
Adam hattın öbür ucundan fısıltıyla konuşmuş;
- Affedersiniz, siz kimsiniz?