
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Büyükerşen'in ikinci tur şansı
aYılmaz Büyükerşen her geçen gün adım adım CHP'nin Cumhurbaşkanlığı adaylığına doğru yürüyor.
Kendisinin adaylık konusunda yaptığı herhangi bir açıklama yok.
Partisi CHP'nin de aynı konuda yapmış olduğu bir açıklama yok.
Ancak...
Bu konuda yürütülen çalışmalar, Büyükerşen'in büyük ihtimalle CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı olacağı yönünde.
İsminin de Cumhurbaşkanı adayı olarak muhtemelen hafta sonu Eskişehir'de yapılacak olan İl ve belediye Başkanları toplantısında açıklanacağı tahmin ediliyor.
Durum böyle olunca, herkesin merak ettiği Yılmaz Büyükerşen'in Cumhurbaşkanlığı yarışında ve Tayyip Erdoğan karşısında şansının ne olacağı meselesi?
Bu konuda hemen herkesin yorumu birbiriyle aynı.
Bilindiği üzere Cumhurbaşkanını bu defa halk seçecek.
Ve Cumhurbaşkanlığı seçimi iki aşamalı gerçekleştirilecek.
Birinci aşamada adaylardan biri yüzde 50 oyu aşarsa, Cumhurbaşkanı seçilecek.
Hiçbir aday yüzde 50'yi aşamazsa, bu kez yapılacak ikinci seçim ile en fazla oyu alan Cumhurbaşkanı olacak.
Yapılan yorumlar, Cumhurbaşkanı seçiminin ikinci tura kalması halinde Büyükerşen'in şansının Tayyip Erdoğan'dan daha fazla olacağı yönünde.
Yani...
İlk seçimde Tayyip Erdoğan yüzde 50'nin üzerinde oyu aldı aldı...
Alamaz ise, ikinci turda kendisine en yakın ikinci adaya, partisine bakmaksızın bir yüklenme olacak ki, bu da Erdoğan karşısında ikinci sıradaki adayı Cumhurbaşkanı yapmaya yetecek.
İşte bu ikinci isme en yakın ismin Büyükerşen olabileceğini söylüyor herkes.
Yani...
Büyükerşen'in ikinci turda Cumhurbaşkanı seçilme ihtimalinin yüksek olduğunu söylüyor.
Tabii ilk turda Erdoğan yüzde 50 nin üzerinde oy almayı başaramazsa...
Biz böyle düşünüyor ve söylüyoruz ama, siyasette her an her şey değişebiliyor.
Bakarsınız, Cumhurbaşkanı adaylığı bugün için neredeyse kesin olan Tayyip Erdoğan aday olmaz.
Keza...
CHP'nin bugün için Cumhurbaşkanı adayı gibi gözüken Yılmaz Büyükerşen'in de adaylığı son anda gerçekleşmez.
Dolayısıyla...
Bu yazının, her iki ismin de aday olması hali göz önüne alınarak yazıldığını söylememize gerek yok galiba...
......
Artvinlilerin yerinde, müteahhitlerle
yapılan sözleşmeler karşılıklı feshedilmiş...
Yıllar önce, Eskişehir'in sebze-meyve ihtiyacını karşılayan bir bölgeydi Sümer mahallesinin arkasındaki yaklaşık 750 dönümlük alan.
"Artvinlilerin yeri" olarak bilinirdi ki, hala öyle biliniyor.
Bu alan zamanla binaların arasında kaldı.
Tarım yapılamaz hale geldi.
Mülk sahiplerinin uzun uğraşları sonucunda Tarım dışı alan ilan edildi.
Bu: İmar düzenlemesi yapılabilir anlamı taşıyordu.
Ama.
Bu güne kadar bir türlü yapılamadı.
Mahalli seçimler öncesinde söz konusu alanın imara kavuşması ile ilgili gündem maddesi meclise geldi.
Meclis konuyu imar komisyonuna havale etti.
Sonra da seçimler yapıldı.
Şimdi konu meclis imar komisyonunda bekliyor.
Komisyondan sonra meclise gelecek...
Gelecek gelmesine ama, süreç içersinde bu bölge ile ilgili çok söylentiler dolaştı.
Belediyenin, bölgede özellikle iki müteahhitle çalışmak istemesi konuşuldu uzun süre.
Mülk sahiplerinin bu müteahhitlerle zorla sözleşme imzalattırıldığı söylentileri yayıldı.
Sonrasında da...
Müteahhitlerin bazı oluşumlara yakın isimler olması nedeniyle bu kez meclisteki AK parti grubunun meseleye sıcak bakmadığı ifade edilmeye başlandı.
Sonuç olarak...
Yerleşim yerinin ortasında kalan bu alan bir türlü imara kavuşamadı.
MÜTEAHHİTLERLE
SÖZLEŞMELER KARŞILIKLI FESHEDİLMİŞ
Gelinen noktada yeni gelişmeler olmuş Artvinlilerin yeri ile ilgili.
Örneğin: mülk sahiplerinin sözleşme imzaladığı müteahhitlerle, imzaladıkları sözleşmeler karşılıklı feshedilmiş.
İmar komisyonunda bekleyen konu, önümüzdeki aylarda meclise yeniden gelecekmiş.
Netice itibarıyla...
Yıllardır sürüncemede kalan ve süreç içinde bolca söylentinin çıkmasına neden olan bölge, sonunda imara kavuşacakmış.
İşin doğrusunu söylemek gerekirse, mülk sahipleri bu yerleri ile ilgili olarak yıllardır çaba harcıyor.
Ellerinde, imar planlamasını Bakanlıktan kolaylıkla geçirme olanağı olmasına rağmen, meselenin Eskişehir'de çözülmesini istiyor.
Bugüne kadar göstermiş oldukları çabalar sonucu konunun geldiği nokta, kendileri için memnuniyet verici olduğu söylenemez.
Bakalım, önümüzdeki aylarda Büyükşehir meclisinde yapılacak görüşme nasıl bir sonuç doğuracak?
Hep birlikte göreceğiz...
........
Eskişehir'de AK
Partiyi yönetenlere...
-Eskişehir'de sırtını Başbakan'ın karizmasına dayayıp yan gelir yatarsan...
-Parti çalışması yapmayı, Cuma namazları ve hacı pilavlarına gitmek zannedersen...
-Partiyi, parti binasından değil de, Odunpazarı'ndaki Vakıf binasından yönetirsen.
-Partinin çilesini çekmeyip, sefasını AK plakalı lüks otomobillerle sürersen.
-"Aday bizim ekipten olsun, varsın seçim kazanmasın" diye düşünürsen.
-Paraya ihtiyacı olmayan, tanınan ve saygın insanları yönetimlere almak yerine, aldığın yöneticileri paraya ihtiyacı olmayan, tanınan ve saygın bir hale getirmeye çalışırsan.
-İşadamlarını partinin Eskişehir'deki vitrinine çıkartmak yerine, vitrine çıkarttıklarını iş adamı yapmaya kalkarsan.
-Partiye emeği geçmiş insanların hatırını bile sormazsan.
-Yılda bir gün olsun eski yöneticileri parti binasına çay içmeye çağırmazsan.
-Seninle aynı düşünce tarzı olmayan insanları partili bile saymazsan
-5 yılda bir gelen seçim fırsatını "Kaybederse adaylar kaybedecek. Bana ne!" diyerek kenara çekilip değerlendirmezsen.
-Vakıf toplantısının bile parti toplantısından daha kalabalık olmasından rahatsızlık duymazsan.
-Vatandaşın derdini randevu ile dinlemeye kalkarsan.
-Partiye başka kesimlerden oy getirmek için çaba harcamak bir yana, kendi parti tabanını partiden uzaklaştırmak için uğraş verirsen...
Kısacası...
Yapılmaması gereken ne varsa yaparsan, senin partin bu şehirde Belediye falan kazanamaz.
Üstelik.
Bunları yapmaya devam ettiğin müddetçe elindeki var olan belediyeler de gider.
İnanmıyorsanız, aynı yönetim anlayışını devam ettirin.
Bir dahaki seçimde, ilçeleri de mumla ararsınız...
.......
BİRAZ DA
GÜLMEK LAZIM
Bir Amerikalı, bir İngiliz, bir Fransız, bir Alman ve bir Türk sadece cep telefonlarıyla ıssız bir adaya düşmüşler...
Amerikalı hemen cep telefonundan FBI'yı aramış ve "bir operasyon yapıp beni hemen bu ısısz adadan aldırın!" demiş...
İngiliz dururmu o da hemen cep telefonundan Dışişleri Bakanlığı'nı aramış hemen ve onlara düştüğü adanın yerini tarif edip "bir kurtarma timiyle gelip beni hemen burdan kurtarın!" demiş...
Fransız cep telefonundan sevgilisini aramış ve ona "benim burada yeni bir sevgili bulma şansım yok Nicole, sen orada ne kadar da şanslısın, nasıl olsa yakında görüşürüz, seni çok öpüyorum!" demiş...
Alman cep telefonundan patronunu aramış ve ona "efendim ben ıssız bir adaya düştüm ama çalışmam gereken tüm dosyalar yanımda, çalışmaya burda devam edeceğim, işleri sakın merak etmeyin!" demiş...
Sıra Türk'e gelmiş... Türk de cep telefonunu eline almış ve çevirdiği numarayı bir kez çaldırdıktan sonra kapatıp şöyle demiş "enayi miyim ben yaaa, onlar beni arasın arkadaş!"....