
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Büyükşehir Genel Sekreteri Adar mı oluyor?
Büyükşehir Belediyelerinde bürokratların en üst amiridir Genel Sekreterlik makamı.
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter konusunda bir hayli talihsiz.
Büyükerşen ilk göreve geldiğinden itibaren iki Genel sekreter emekliye ayrıldı, biri ise görevi bıraktı.
Sonrasında ise, Genel Sekreter olan Erdin Erol geçirdiği kaza nedeniyle ayrılmak durumunda kalırken, yerine atanan Mustafa Mansız ise rahmetli oldu.
Mustafa Mansız'ın vefatından bu yana geçen süre içinde boş kalan Genel Sekreterlik koltuğuna kimin oturacağı ise merak konusuydu.
Söylenilenlere bakılırsa, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterliği için aranan isim bulunmuş.
Bulunan isim, CHP nin geçmişte İl başkanlığını da yapan Abdülkadir Adar mış...
Selami Vardar'ın Belediye Başkanlığı döneminde, Vardar'ın Başkan yardımcılığı görevini uzun yıllar yapan ve o dönemde belediye'de etkin de olan Adar, önümüzde ki günler içinde kararnamesi çıkar çıkmaz göreve başlayacakmış.
Yine söylenenlere bakılırsa, mülkiyeli olan Adar, hem Belediyeciliği hem de CHP yi yakından bilmesi nedeniyle bu göreve uygun bulunmuş.
Tabii bu yazdıklarımız, Büyükşehir belediyesine yakın isimlerin sohbetleri sırasında ki konuşmalarından duyarak aktardıklarımız.
Ne kararname için gönderilen yazıyı bizzat gördük ne de Adar'ın Büyükşehir'e Genel Sekreter olacağını yetkili isimden duyduk.
Ama...
Her zaman olduğu gibi "Ateş olmayan yerden de duman çıkmaz" diye düşünmeden edemedik.
---------------------------
Şapkadan Tavşan yerine Deve çıkacak galiba...
Eskişehirspor kongresini kimin kazanacağından çok, kulübün ne kadar borcu olduğu merak konusuydu.
Kongre salonunda bile, Nihat çuhadar kulübün mali tablosunu okurken kimse dışarıya çıkmamış ve okunan rakamları dikkatle takip etmişti.
Tam da kulübün borçları okunurken, yanımızda oturan bir kongre üyesi;
-"Susun! Bakalım şapkadan ne çıkacak?" diye dikkat kesildi.
Kulübün borcunun 27,5 milyon olduğu açıklandığında herkes bir rahatlık içine girdi.
Kimileri "Bakın görüyor musunuz? Kulübün öyle çok da borcu yokmuş" dedi.
Kimileri ise...
-"Durun bir bakalım. Açıklanan rakamlar neticede yönetimin açıkladığı rakamlar" demekle yetindi.
O dakikaya kadar salondan ayrılmayanlar,borcun ilan edilmesinin ardından yemek yemek için dışarıya attılar kendilerini.
Kongre yapıldı, yönetim değişti.
Yeni yönetim işe kulübün defterleri ile başladı.
Baktılar ki kulübün defterleri yok. Vergi dairesi almış.
Bakamadılar tabii defterlere.
Sonradan gördüler ki, faturasını alan kulübe koşturuyor.
Ve son açıklama önceki gün yapıldı kulüp yönetiminden.
-"Eskişehirspor'u adeta iflas ettirmek için büyük çaba harcamışlar" denildi önce.
Ardından da...
-"Var olan borç miktarı açıklanan borcun en az 2-3 katı oranında" denildi.
Anlayacağınız...
Kongrede, yanımızda oturan kongre delegesi tam da rakamlar açıklandığı sırada "Susun!. Bakalım şapkadan ne çıkacak?" diye merak etmişti ya...
Aynı merak hala devam ediyor.
Çünkü...
Söylediklerine göre borç miktarı her geçen gün artıyor.
İşin ilginç tarafı...
Bu gidişle şapkadan Tavşan yerine Deve çıkacak galiba...
----------------------------------
"Madem partiler üstü, o halde niye bağımsız aday olmuyor" diyorlar ya...
1999 seçimlerinde, Büyükerşen'e oylar DSP adayı olduğu için verilmedi.
Gerçi o yıllarda DSP rüzgârı esiyordu ve DSP den Büyükerşen yerine başka bir isim de olsa belki Büyükşehir'i kazanabilirdi ama Büyükerşen'in aday olmasıyla DSP nin Eskişehir'de aldığı oy oranı Türkiye ortalamasının çok çok üzerine çıktı.
2004 yılı seçimlerinde de Büyükerşen'e oylar DSP adayı olduğu için verilmedi.
Çünkü...
DSP'nin oy oranı o yıllarda yüzde 2,5'lara kadar düşmüş, Türkiye'de AK Parti rüzgarı esmeye başlamıştı.
Gelelim 2009 yılı seçimlerine...
Bu seçimlerde de Büyükerşen'e oylar" DSP'nin adayı" dile verilmedi.
Çünkü...
2009 yılında DSP nin oyları yerlerde sürünüyor, yüzde 1,5 bile etmiyordu.
Dahası...
Rüzgârı esmeye devam eden AK Parti, her geçen gün oylarını arttırıyordu.
Sonuç olarak...
Büyükerşen, girip kazandığı son üç seçimi DSP li olduğu için kazanmadı.
Zira...
Hiçbir zaman DSP li olmadı.
Olmamaya da gayret gösterip, DSP ye çok da yakın durmadı.
Şimdi; CHP'li olduğu için Büyükerşen ile ilgili "Bu defa işi zor" diyorlar...
Ama bir hususu unutuyorlar.
Büyükerşen'in en büyük özelliği, siyasi kimliğinin, isminin önüne geçmemesi.
Bu konuda zaman zaman özel gayret bile gösteriyor.
O nedenle...
Hiçbir zaman tam anlamıyla DSP li olmayan Büyükerşen, yine hiçbir zaman tam anlamıyla CHP li olmayacak.
Olmuş olsa bile bunu kimse böyle algılamayacak.
Çünkü...
Her üç seçim de gösterdi ki, Büyükerşen oyları parti adıyla değil kendi ismiyle alıyor.
Önümüzde ki seçim aday olursa, yine aynı şey söz konusu olacak.
Alacağı oyları CHP'den aday olduğu için değil de, kendi ismi olduğu için toplayacak.
Tüm bu anlattıklarımızdan sonra...
"Madem bu kadar partiler üstü, o halde niçin bağımsız aday olmuyor da bir partiye ihtiyaç duyuyor?" diye bir soru aklınıza gelebilir.
Merak etmeyin...
Eğer, meclis üyelerinin seçimi ile ilgili bir yöntem ve seçimde çalıştıracak kendine özgü bir teşkilat bulabilmiş olsaydı, onu da bugüne kadar mutlaka yapardı...
Parti adayı olmak yerine, bağımsız aday olurdu.
---------------------------
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Temel sabah uçağı ile Paris'e gidiyor. İşlerini tamamlayıp akşam uçağı ile İstanbul'a dönmek ister, aksilik bu ya uçağı kaçırır. Saat 23.30'da lüks bir otelin yolunu tutar. Odasına çıkıp uyur.
Sabah yedide resepsiyona gidip hesabını sorar. Eline bir fatura uzatırlar. Temel şaşırır:
- Ula bir başımızı yastığa koyduk ve kalktık 400 Euro... olur mu?
- Ama efendim hizmetlerimiz var.
Temel faturaya bakar T.K.P 100 Euro
- T.K.P ne?
- Tenis kortlarını kullanma parası
- Ben kullanmadım ki? der Temel.
- Kullansaydınız efendim 6 tane kortumuz var,der.
Resepsiyon memuruna yine bakar
- H.K.P 150 Euro. Bu ne?
- Havuzu kullanma parası
- Kullanmadım ki? der Temel.
Resepsiyon memuru gayet sakin bir şekilde
- Kullansaydınız 3 tane havuzumuz var 2 tanesi olimpik.
Temel çok sinirlenir ve hemen bir kalem ister. Faturanın altına aynen şunu yazar.T.Ö.P 500 Euro ve resepsiyon memuruna uzatır.
- Ver bakalım 100 Euro sizin de bana 500 Euro borcunuz vardır, der Temel.
Resepsiyon memuru şaşırır:
- T.Ö.P ne oluyor?
- Temel'i Öpme Parası.
- Aman efendim olurumu öyle şey estağfurullah. der resepsiyon memuru.
- Kardeşim Temel buradaydı.!!öpseydiniz bütün gece ,müsaittim!