Kamu kurumlarında çalışan ancak aynı işi yaptığı diğer mesai arkadaşları ile aynı statüyü taşımayan binlerce kişi vardı.

İş aynı ama karşılığındakiler farklıydı.

Kadrolu çalışan ile taşeron çalışan arasındaki gelir farkı birkaç katı kadardı.

Elbette bir de taşeron çalışanların faydalanamadığı sosyal haklar bulunuyordu.

Güvencesiz çalışmadan, mobinglere kadar hiçbir şey iş kanununa uymuyordu.

+++

Sonra hükümet harekete geçti, bir KHK ile taşeron çalışanlara da aynı haklar verildi.

Taşeron çalışanlar bayram etti.

Ancak belediyelerde çalışan taşeronlar aynı mutluluğu yaşayamadı.

Zira haklar konusunda avantajlar sağlansa da, yine kamuya ait bir “şirketin çalışanı” olarak kaldılar.

Ve maalesef ki, KHK’nın çıktığı günden bu yana tek bir haktan bile yararlanamadılar.

Hükümet, “Belediyeler neden elden gidiyor” sorusunu sorarken, bu konuyu daha çok irdelemeliler bence!

++++

Neyse…

Şu günlerde belediyeler ile sendikalar arasında KHK’lı çalışanlar için toplu sözleşme görüşmeleri yapılıyor.

Bunlardan birisi de Büyükşehir Belediyesi’ndeydi.

Ve o görüşmeler, çalışanı mutlu edecek biçimde sonuçlandı.

Yıllardır hiçbir hak alamadıkları için asgari ücret boyutunda çalışmaya mecbur kalan binlerce işçi, önemli bir gelir artışına kavuştu.

Elbette yanında, hak ettikleri sosyal haklarına da…

“Şu ekonomik krizde hepsi için tam bir ilaç oldu” desek doğru olur.

+++

Dahası da var…

özel hükümler var sözleşme içerisinde.

çalışanı her türlü koruyan maddeler bunlar.

örneğin, “Kadına şiddet uygulayan işçinin, iş akdi anında sona erdirilecek.

Yani “Tam bir sosyal sözleşme” diyebiliriz.

+++

Dileğimiz, bu sözleşmenin, ülkemizdeki tüm belediyeler için rol model olmasıdır.

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, hassasiyet göstererek gerçekten de örnek olacak bir adım attı çünkü.

Umarız, her belediye çalışanı hak ettiğini alır!

Tıpkı Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nde olduğu gibi…

*****************

DEPREMİ YİNE UNUTACAĞIZ!

Sadece deprem sonraları değil;

Fırsat buldukça deprem gerçeğini buradan sık sık hatırlatır;

“Deprem hazırlığı konusunda ne durumdayız?” diye sorarız.

Okuyanlarım bilir…

Cevap bulamayız sorularımıza…

çünkü gündemde depreme dair bir şey yoktur.

+++

İzmir’de canımız yandı ya,

Şimdi ülkede herkes depremi konuşuyor.

En başında da siyasiler geliyor.

Depremin yaşandığı bölgeye gidip,

“Kimse merak etmesin, biz buradayız” diyorlar.

+++

İyi de, “Deprem öncesinde neredesiniz?” diye sormazlar mı?

Soruluyor da zaten.

Bizim sık sık yaptığımız gibi.

Ya da son günlerde pek çok kesimin dile getirdiği gibi.

Ama yine yanıt yok!

çünkü herkesin yeniden depremi unutmasını bekliyorlar.

Deri koltuklu makamlar onları bekler çünkü…