
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Çaresizlikten verilen oylar...
-AK partiye oy veren ve bundan sonra da yapılacak olan her seçimde "Yine AK partiye oy vereceğim" diyenler var...
-CHP'ye oy veren ve yapılacak her seçimde "Elim başka partiye gitmez" diyerek, yine oyunu CHP'ye vereceğini söyleyenler de var.
Bunun yanı sıra:
-"MHP'ye oy veren ve "ne olursa olsun hep MHP'ye oy vereceğim" diyenler de var...
Bunların oranını elbette bilemiyoruz.
Bilmemiz de mümkün değil.
Ancak...
-"Ne yapayım? Oy verecek başka parti mi var?"
-"Lanet olsun! Gidip mecburiyetten oy veriyorum"
-"İstemeye istemeye oy attığım doğrudur" diyen ve bu psikoloji doğrultusunda AK parti, CHP ve MHP'ye oy veren bir ton insan var.
Bana göre bu insanlar çoğunlukta...
Zira...
-"Başka parti mi var? Göster şu var diye gidip ona oy atayım" diyerek AK partiye oy veren...
-"Lanet olsun. Çaresizlikten gidip oy veriyorum" diyerek CHP'ye oy verdiğini söyleyen...
Ve...
-"Gönlüm el vermese de istemeye istemeye gidip oy veriyorum" deyip, MHP'ye oy atan bir sürü insan olduğunu biliyorum.
Kısacası...
Başta da söylediğimiz gibi, AK partiye oy veren ve vereceğini söyleyen...
CHP ve MHP'ye oy verip, bundan sonra da vereceğini söyleyenleri bir kenara ayırırsak, seçimlerde bu üç partiden birine oy verenlerin büyük çoğunluğu, alternatif bulamadığı ve çaresiz kaldığı için bu partilerden birisine oy veriyor.
Çoğu seçmen, oy verdiği partiyi "Kötünün iyisi" olarak değerlendirerek tercihte bulunuyor.
Sonuç olarak...
Pek çok seçmen gönül rahatlığı ile oyunu vereceği bir parti bulamıyor.
Bu da mecburen, ülkede çaresizlerin iktidarı ile muhalefetini doğuruyor...
***
Aracı kullanmayayım dedim...
Odunpazarı Belediyesi, yeni Stadyumda çalışmalar yaptı.
AK parti Odunpazarı ilçe başkanı bunu "şov" olarak yorumladı.
Bunun üzerine:
CHP Odunpazarı İlçe Başkanı "Yapılan hizmeti görmüyorsanız acilen göz doktoruna gidin" diye konuya dahil oldu.
Konu bu noktaya taşınınca, AK partili Volkan Doğan soluğu göz doktorunda almış.
Ardından da...
Muayene olurken çekilmiş bir fotoğrafını sosyal medya hesabından "Kazım kurt başkan merak etmesin... Gözlerim sapasağlammış maşallah. Gönlü rahat, sağlığı daim olsun" paylaşımında bulunmuş.
Kendisine "İyi de 'göz doktoruna gidin" diyen Kazım kurt değildi ki? Sen niye Kazım Kurt'a hitaben paylaşımda bulundun?" diye sorduk...
-"Aracı kullanmayım istedim. " cevabını verdi...
***
"Bir enstrümanla hayatım değişti" sözü ile başlayan başarı hikayelerine hazır olun...
Başarılı olmuş insanların başarı hikâyelerine şöyle bir bakın.
Genelde hepsinin başarı hikâyesini tetikleyen bir ilk olay mutlaka vardır.
Bazıları bir kitap okumuş ve hayatı değişmiştir, bazıları bir diyalog sırasında duyduğu ve kendisini etkileyen cümlelerle hayatına yön vermeye karar vermiştir, bazılarının ise yaşamlarını bir enstrüman şekillendirmiştir.
Bunun yanı sıra...
Öyle olaylar vardır ki, çeşitli oluşumların gerçekleşmesini tetiklemiş, bu oluşumlar sayesinde sayısız başarı hikâyelerinin ortaya çıkmasına yol açmıştır.
Örneğin: Türk Eğitim Vakfı'nın kurulmasına küçük bir kız çocuğu neden olmuştur.
Vehbi Koç, Nejat Eczacıbaşı, Ömer Dinkök gibi ünlü işadamlarının olduğu bir ortamda, Ömer Dinçkök'ün, üzerinde gülen bir çocuğun resmi olan bir kravat vardır. O sırada üstü başı kötü durumda olan bir kız çocuğunu görür Dinçkök. Yanına gider. Kızın gözü kravattadır. Bunu fark edince "Beğendin mi?" diye sorar. Küçük kız "Güzel de... Çocukların hepsi gülmez ki" cevabını verir.
Kız çocuğunun söylediği çok etkiler ünlü işadamlarını.
-"çocukların hepsi gülmeli" diye düşünürler.
Hemen orada Türk Eğitim Vakfı'nın kuruluşu için ilk kıvılcım ortaya çıkmıştır artık.
Vakıf pek çok çocuğun yaşamını değiştiren bir görev ve sorumluluk üstlenmiş olur.
Tıpkı Türk Eğitim vakfı gibi, Tepebaşı Belediyesi'nin bir süre önce başlattığı "İki Elin Sesi Var Senfoni Orkestrası" projesini de bu kapsamda değerlendiriyoruz.
Bize göre belediyenin gerçekleştirdiği pek çok projeden daha anlamlı geliyor bize nedense.
Belki de, bir enstrümanla hayatı değişen çocukların ileride okuyacağımız başarı hikâyelerinden dolayı daha şimdiden etkilendiğimiz için olsa gerek.
Projeye, başladığı günden bu güne kadar enstrüman bağışı var.
Pek çok sorumlu insan ve kuruluş, ilerde başarı hikayelerini dinleyeceğimiz bugünün çocukları için projeye enstrüman aleti bağışlıyor.
Her bağışlanan enstrüman, yeni bir orkestra kurulmasını doğuruyor.
Her bağışlanan enstrüman, yeni bir başarı hikayesinin tohumlarını atıyor.
Her bağış, sokaktan bir çocuğu kurtarıp, topluma bir değer katıyor...
Bu proje ile gelecekte "Bir enstrümanla hayatım değişti" diyeceklerin daha bu güden başarı hikayeleri yazılıyor...
Gelin bu hikayelerin görünmez kahramanı olun.
Gelin, bir enstrümanı da siz bağışlayarak, bu başarı hikayelerinin ortağı olun.