4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

ÇED RAPORU VE ÇEVRE

Kaymaz Altı Maden Yatağını ve Tüprag Metal Mad. San.Tic .A. Ş ile yapılan mücadelede, CED raporunun, ne kadar önemli olduğu gördük. O nedenle de ÇED Raporu, çevre açısından, olmazsa olmaz konumdadır.
Siyasi İktidarın, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliğinde yaptığı değişiklik, kaygı yarattı. Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği, baştan aşağı değişikliğe uğradı. Resmi Gazete'de yayımlanan yönetmelikle, alışveriş merkezleri, golf tesisleri, toplu konut, demiryolu, beyaz eşya boyama tesisleri, tuz çıkarılması, orman alanlarının dönüştürülmesi, ÇED kapsamından çıkarıldı.
Aslında AKP' nin, bu tutumu yadırganmamalıdır. İlk defa 1993 yılında yayımlanan, ÇED Yönetmeliği, 17 defa değiştirildi. Oysa Avrupa Birliği'nde, bu tür bir yönetmelik, 1985 yılında yayımlandı. Bugüne kadar da sadece, 3 defa değişikliğe uğradı.
CED Raporunun, değiştirilmesinde, en önemli nedenlerden bir halkın tepkisinin önüne geçmektir. Çünkü Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, verilen ÇED raporu, bir faaliyetin kurum aşamasında, çevre kirliliği açısından değerlendirilmesini sağlıyor,
Elbette bir faaliyetin, kurum aşamasında gerçekleştirilen, CED Raporunu inceleyen, çevre için sakıncalı görülen icraatları ve uygulamaları gören, çevre halkı mutlaka demokratik hakkını kullanarak, tepki gösterecektir.
Değişiklikle, alışveriş merkezleri (AVM), hidroelektrik santralleri (HES), şehir hastaneleri, toplu konut projeleri ve golf sahaları ÇED' den muaf tutuldu. Ancak ilgili kuruluşlardan da tepki geldi. Nitekim Çevre Mühendisleri Odası Başkanı ayın Baran BOZOĞLU, "Bu yönetmelik, çevre katliamı demek. Anayasa Mahkemesi, ÇED' den muafiyeti öngören değişikliği iptal etmişti.
Ayrıca geçtiğimiz yıl, Çevre Kanunu'na geçici 3'üncü madde olarak konulan ve çok sayıda büyük projeye, ÇED muafiyeti getiren değişiklik Anayasa Mahkemesi tarafından durduruldu. AYM' nin gerekçeli kararı, henüz açıklanmadı ama Bakanlık mahkemenin reddettiği maddeyi, yeniden yönetmeliğe koydu.
Tarım ve orman arazilerinin, dönüştürülmesini sağlayan projeler de ÇED' den muaf tutulacak. Bu düzenleme ile orman ve tarım arazilerinde yapılacak projelerde, bu projelerin çevresel etkisinin incelenmesinin önü de tıkanmış oluyor.
Çevre Mühendisleri Odası'na göre, bu düzenleme, orman ve tarım arazilerinin Yönetmelikte 3. köprü ve İzmir-Gebze otoyolu gibi projeler de Anayasa Mahkemesi kararına karşın, 'ÇED' den muaf' tutuldu. Düzenlemeye göre söz konusu projelerde, sadece bakanlığın uygun görmesi halinde, ÇED istenecek.
Baraj ve gölet oluşturulmasında, enerji üretimi şartı kalktı. Enerji üretmese bile 10 milyon metreküp ve altı ÇED' den muaf olacak. Farklı akarsuları birleştiren projeler, ÇED' den muafiyetin önü açılıyor. Seramik üreten tesislerde, ÇED uygulama sınırı 100 bin tondan 300 bin tona çıkarıldı.
Akarsu havzaları arasında, su aktarımında 100 milyon metreküp altı ÇED' den muaf oldu. HES projelerine ve büyük su temini projelerine de ÇED' den muafiyet sağlanıyor. Fabrikaların, sökülmesi de ÇED' den muaf tutulan, bir başka önemli düzenleme. Buna göre nükleer, termik, demir çelik, enerji santrallerinin sökülmesi ve kaldırılması süreci için ÇED raporu gerekmeyecek. Alışveriş merkezleri, orman alanlarının dönüştürülmesi, ÇED'den muaf tutuldu.
Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Sayın Baran BOZOĞLU, düzenlemeyle, orman ve tarım arazilerinde, yapılacak projelerin çevresel etkisinin önünün tıkandığını söyleyerek, "Bu düzenleme orman ve tarım arazilerinin sonu anlamına geliyor, İsteyen istediği gibi orman ve tarım arazisi katliamı yapabilir," dedi
AKP iktidarı, Anayasanın, ilgili hükmüne rağmen, siyasi iktidar, doğaya zarar verme de karalıdır. Nitekim 10 yılda, beş kez değiştirilen ve 2010'da "Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu" adıyla ortaya çıkan yasa taslağı, iktidarın, her türlü doğal, kültürel ve tarihî varlığı metalaştırma ve rant sağlama, yaklaşımının gerçek bir aracı niteliğindeki tabiatı koruma değil, kullanma yasası olduğu söyleniyor.
Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED), belirli bir proje veya gelişmenin, çevre üzerindeki önemli etkilerinin belirlendiği bir süreçtir. Amacı, ekonomik ve sosyal gelişmeye engel olmaksızın, çevre değerlerini, ekonomik politikalar karşısında korumak, planlanan bir faaliyetin, yol açabileceği bütün olumsuz çevresel etkilerin önceden tespit edilip, gerekli tedbirlerin alınmasını sağlamaktır.
Ayrıca CED, projelerden kaynaklanabilecek, çevresel etkileri net bir şekilde göstermektir. Ayrıca görüş, kaygı ve önerilerin, ortaya konduğu, demokratik ve şeffaf bir süreçtir. O nedenle de siyasi iktidarın, ÇED' le ilgili kararı, çevre katliamına zemin hazırladığından, kabul edilemez niteliktedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi