
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Cemal Okan mı? Emine Nur mu?
Eskişehir'de, çoğu şehirde olmayan bir oy dengesi var.
Şöyle ki:
CHP ve AK Partinin oyları birbirine yakın.
Yani...
Her iki partinin oyları da 190 bin ila 220 bin arasında seçime göre değişiyor.
Buna karşılık.
MHP oyları ise Eskişehir'de 70 ila 90 bin civarında gidip geliyor.
Oy aritmetiği böyle bir tablo ortaya koyduğu için Eskişehir'de seçim sonuçları sürekli 3-2-1 şeklinde sıralanıyor.
Yani...
Bir oyla bile Eskişehir'de birinci olan parti 3, ikinci olan parti 2 ve üçüncü olan parti de 1 milletvekili kazanıyor.
Eskişehir'de 7 Haziran seçimlerine kadar birinci olan ve 3 milletvekili çıkartan parti AK Parti oluyordu.
CHP sürekli 2 milletvekilinde kalırken, MHP de tek milletvekiliyle yetiniyordu.
7 Haziran'da CHP ilk kez Eskişehir'de birinci parti olarak 3 milletvekili çıkarttı.
AK Parti 2 vekilde kalırken, MHP o seçime kadar olduğu gibi yine tek vekilde kaldı.
Sonuç olarak...
MHP'nin tek milletvekili çıkartma geleneği değişmezken, Eskişehir'de 7 Haziranla birlikta artık, birinci partinin CHP mi? Yoksa AKP mi? olacağı dönemi başladı.
İşte:
Önümüzdeki 1 Kasım seçiminin de, Eskişehir'de böyle bir özelliği var.
1 Kasım seçimine ilişkin tek merak edilen, Eskişehir'de birinci partinin hangisi olacağı?
7 Haziran seçimlerine gelinceye kadar olduğu gibi AK Parti mi birinci olup 3 vekil çıkartacak?
Yoksa...
7 Haziran seçimlerinde olduğu gibi CHP mi birinci olup 3 vekil sahibi olacak?
Durum böyle olunca, ister istemez CHP ve AKP aday listelerinin üçüncü sıralarındabulunan isimler önem kazanıyor.
Zira...
1 Kasım seçiminde, CHP Eskişehir'de birinci parti olursa, meclise milletvekili olarak Cemal Okan Yüksel gidecek.
Seçimde, AK Parti Eskişehir'de birinci parti olursa, bu kez meclise vekil olarak giden isim AK Partili Emine Nur Günay olacak.
Kısacası...
1 Kasım seçimleri Eskişehir'de, "Birici partinin hangisi olacağı" ve meclise son milletvekili olarak CHP'li Cemal Okan Yüksel'in mi? Yoksa AKP'li Emine Nur Günay'ın mı gideceği sorusunun cevap bulmasından ibaret olacak.
**********************
Salih Koca'nın mesajı...
AK Parti Milletvekili Salih Koca, partisinin 1 Kasım seçimleri aday listesinde yer almadı.
AK Parti listesi ile ilgili en ilginç durumdu bu.
Yeniden aday yapılmayan be 1 Kasım'da vekillik görevi sona erecek olan Salih Koca, sosyal medya hesabından kurban bayramı mesajı yayınladı.
Koca'nın bayram mesajında özellikle "Dünyada ve ülkemizde yolsuzlukların,yoksullukların ve terörün sona erdiği" cümlesi dikkat çekiciydi.
Zira.
Özellikle,"yolsuzluk ve yoksulluk" vurguları, AK Partiyi ve AK Parti hükümetinin eleştiren kesimlerin en çok ve sıkça kullandığı vurgulardı.
Salih Koca'nın bayram nedeniyle hem sosyal medya sayfalarından hem de cep telefonu aracılığıyla yayınladığı bu bayram mesajı bu yüzden bayram süresince konuşuldu.
Söz konusu mesaj AK Parti çevresinde de bir hayli konuşuldu.
Kimileri bu mesajı "Yeniden listeye konulmamasının tepkisi" olarak yorumladı, kimisi ise "Farkında olmadan çam devirmiş" diye yorumlandırdı.
*************************
Genel başkan siyaseti...
Siyaset anlayışı genel başkan'a endeksli olursa...
Siyasete bakış açımız çok tuhaf...
Ya Babadan solcuyuz, ya da sülaleden Sağcı.
O yüzden...
Aramızda siyasi düşüncesini okuyup,araştırıp, değerlendirme yaparak belirleyenlerin sayısı çok az.
Daha küçük yaşlarda, evde konuşulanlar çerçevesinde başlayan etkileşim, yıllar itibarıyla sürüp gidiyor.
Çoğunlukla da, Baba hangi partiyi tutuyorsa(ki o da babasından etkilenmiş oluyor), çocuk da ister istemez o siyasi görüşü benimsiyor.
O yüzden;
-"Ben hayatımda Sol'a oy vermedim" diyene çokça rastlarsınız çevrenizde...
Yine...
-"Bu yaşıma kadar hiçbir Sağ partiye oyum nasip olmadı" diyen de çoktur.
Halbuki...
Seçimde bir partiye oy veren, ya da oy verdiği partiyi canı gönülden destekleyen bir çok insan, o partinin ne düşüncesini tam olarak biliyordur, ne de o partinin tüzük ve programını okumuştur.
Sadece, Atadan gelen bir miras gibidir bu iş.
Bir de bunun yanı sıra, parti falan bilmeyen, sadece belirli özelliklere bakarak oy tercihini belirleyenler vardır.
En çok dikkat ettikleri özellik ise, partinin başında ki isimdir.
Yani genel başkanın;
Ya yürüyüşünü ve karizmasını beğenip oy verir...
Ya da...
Genel başkanın bir tarafı kendisine gıcık gelir, oy vermez.
Neticede...
Ülkemizde Genel başkanlara endeksli bir siyaset anlayışı yıllardır hüküm sürer.
Benzetme belki abartılı olacak ama, puta tapar gibi genel başkana tapar çoğu insan...
Öyle ilginç bir durum söz konusudur ki...
Seçimlerde yüzde 50 oy almış bir partinin genel başkanını çekip alın, o parti yüzde 5 oy bile alamaz hale gelir.
Tam tersi düşünüldüğünde ise...
Yüzde 20 nin üzerine çıkamamış bir partinin Genel Başkanı gittiğinde, adeta sihirli bir el değmiş gibi oyları birden yüzde 30 ların üzerine çıkıverir.
İşte bu gün ülkemizin siyaset anlayışı aynen budur.
Yani...
Genel başkan siyasetidir.
Hâlbuki partilerin siyasetini genel başkanlar değil, parti programları, parti tüzükleri belirler.
Ama yukarıda da söylediğimiz gibi buna kimse bakmaz.
Herkesin gözü, genel başkanın yakışıklılığında, karizmasında ve yürüyüşündedir...
Eğer bu özellikler yoksa, siyasetin daniskasını da yapsa, partisine oy kazandıramaz genel başkan...
Tüzük ve Program istediği kadar mükemmel olsun...
Genel başkanı sevmediyse oy falan çıkmaz o partiye...