1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

CHP böyle bir ortamda fena da muhalefet yapmamış yani...

Adamlar...
-Süreç içinde binlerce ev oluşturmuş.
-Bu evlerde binlerce çocuğun eğitimi sağlamış.
-Soruları çalmak suretiyle bu çocukların hepsini Üniversitelere yerleştirmiş.
-KPSS sorularını vererek, kamu kurumlarının tümüne bu çocuklar yerleşmiş.
-Okullarını bitiren ve kamu kurumlarına yerleşen bu çocuklar, girdikleri kurumlarda yönetici olmuş.
-Bu çocukların yönetici olması için, önlerinde bulunan insanlar düzmece iddialarla ya görevden alınmış,ya da hapse atılmış.
-81 Vali'den 74'ünü bunlar oluşturmuş.
-Yargı tamamen bunların kontrolüne girmiş.
-Türk silahlı Kuvvetlerinde öyle bir yapılanma olmuş ki, darbe yapacak noktaya gelmiş.
-Ülkede hak arayabileceğiniz bir makam kalmamış.
-Hastaneler, Adli Tıp, Mahkemeler, Emniyet aklınıza gelebilecek ne kadar kurum varsa ele geçmiş.
-Dilekçeniz hasıraltı edilmiş, raporunuz yazılmamış, Emniyet tutanağınız tutulmamış, mahkemeye sunduğunuz deliller kabul edilmemiş.
-Bir üst mahkeme de çare olmamış çünkü o da ele geçmiş.
-Medya deseniz, zaten sesinizi duymamış.
-Her olayda haklı olmanıza rağmen sizin suçlu olduğunuz algısını topluma dayatmış
-TBMM deseniz, zaten tek partinin "ben ne istersem o olur" düşüncesi çoğunluktaymış.
-Verdiğiniz soru önergelerine cevap bile verilmemiş.
-Araştırma istekleriniz anında geri çevrilmiş.
-Gensoru ve benzeri istekleriniz hiç görülmemiş.
-İktidarın zor durumda kaldığı anlarda da zaten diğer muhalefet partisi imdadına yetişiyormuş.
Kısacası...
-Mecliste sesiniz kesilmiş.
-Komisyonlarda kıpırdayacak yer bırakılmamış.
-Kuşatılan kamu kurumlarından medet çıkmamış.
-Ülkede iktidar, illerde valiler önünüzü tam anlamıyla tıkamış.
-Yargı sizi dinlememiş.
-Savcılar isteklerinizi ret etmiş.
-"Fettullah Gülen hareketi soruşturulsun" denilmiş, "Hadi ordan!" cevabı gelmiş.
-"Fetullahçılar TSK içine sızıyor" denilmiş "Koca bir yalan" cevabı verilmiş.
-"Bu örgüt eninde sonunda sizin başınıza bela olacak" uyarısı yapılmış "Çabuk özür dileyin" diye çıkışılmış.
Kısacası...
Tüm anlattığımız bu olumsuz tabloya rağmen CHP yine de iyi muhalefet yapmış iyi mi?
Her türlü başvurusu, kuşatılan kamu kurumları ve meclis tarafından ret edilen bir ortamda, gerek kamuoyu gündemine taşımayı başardığı olumsuzluklarla, gerekse Anayasa mahkemesine kadar götürüp iptal ettirdiği konularla, hem de tek başına iyi iş çıkartmış CHP...
Hep söylüyoruz...
CHP nin siyasetindeki kayma ve kuruluş felsefesinden giderek uzaklaşması konusundaki endişelerimizden kaynaklanan eleştirilerimiz hep oldu.
Belki bundan sonra da olmaya devam edecek.

Ancak...
Gösterdiği muhalefet anlamında CHP'ye herhangi bir eleştiri yapmanın haksızlık olabileceğini düşünüyoruz.
Özellikle, şu yaşadığımız süreçte bazı gerçeklerin daha net ortaya çıkması, CHP'nin böylesine kuşatılmış bir ortamda ancak böyle bir muhalefet yapabileceğini göstermiyor mu?
.....
Gerçek imamların isyanı...
İMAM: İslami bir terim olarak ise cemaate namaz kıldıran ve diğer dini görevleri yerine getiren kişileri ifade eder. İmamlık görevini yerine getirmeye ise 'imamet' denir...
"İmam" kelimesi dini bir tabir olarak, üç manada kullanılmıştır.
-Birincisi, namazdaki imam olup, camilerde, mescitlerde veya başka yerlerde cemaata namaz kıldırır.
-İkincisi, ilimde imam olanlardır. Bunlar büyük din alimleridir. Herbiri mezhep sahibi olup, insanlar kendilerine tabi olarak doğru yolu bulurlar. Bunlardan dört mezhep imamı; İmam-ı A'zam Ebu Hanife, İmam-ı Şafii, İmam-ı Malik, İmam-ı Ahmed bin Hanbel en önde gelenleridir. İmam-ı Gazali, İmam-ı Rabbani de dinde imam olmuş büyük alimlerden birkaçıdır.
-Üçüncüsü, insanların idaresini üzerine Alan, onlara başkanlık edenlerdir.
Yaşadığımız süreçte sık sık duyduğumuz "Emniyet İmamı", "Genelkurmay İmamı" gibi İmamlar anlaşılan o ki "İmam" tanımlamasının ilk iki manasını pas geçip, üçüncü manası çerçevesinde kendilerine görev biçilen insanlarmış.
Bunu niye yazıyoruz?

Çünkü...
Gerçek anlamda İmam olup, Camiilerde cemaate namaz kıldıranlar, üçüncü tanımda belirttiğimiz gibi İnsanların idaresini üzerine alan, onlara başkanlık edenlere "İmam" denilmesine haklı olarak bir hayli kızıyor da o yüzden...
.....
Bir ihtilal fıkrası...
"Evin çatısında fare varmış.
Ev sahibi "kahyayı" çağırmış:
- Bu sorunu hallet.
- Baş üstüne beyim.
Kahya çatıya "fare zehri" koymuş. Sonuç alamamış.
"Fare kapanı" koymuş. Yine sonuç yok. Kedi almış, tavana bırakmış. Ama fare hâlâ tavandaymış.
Ev sahibi "aceleciymiş."
Kahyayı sıkıştırmış:
- Fare sorununu hemen çöz.
Kahya ertesi gün "tekmil" vermiş:
- Çözdüm... Farenin kökünü kuruttum.
- Nasıl başardın?
- Siz yokken evi yaktım.

***
Bu fıkra "ihtilallerden sonra" anlatılırdı. Ve artık "darbe döneminin sona erdiği... Bu fıkranın hiç gündeme gelmeyeceği" konuşulurdu. Ama "iddianameye" baktık da... Kendi kendimize söylenmeden geçemedik:
- Ev yakmaya ne kadar da çok hevesli varmış."
Yazı Yavuz Donat'a ait.
Ta 2008 yılında kaleme almış olduğu bir yazı bu.
Bu günleri bilmeden yazdığı bir yazı...
Ne kadar doğru yazmış değil mi?
Meğer bu ülkede ev yakmaya ne kadar hevesli varmış...

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi