1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

CHP denilince...

CHP bu ülkenin ihtiyacı olan bir partidir.
CHP, Türkiye Cumhuriyetinin ilanından önce kurulmuş bir partidir.
Partiyi kuranlar, bu ülkenin kurtuluşu ve bağımsızlığı için mücadele etmiş, kanını ve canını bu uğurda harcamış insanlardır.
Dolayısıyla...
Partinin kuruluşunda, verilen bir bağımsızlık mücadelesi ve bu uğurda dökülmüş kanlar vardır.
Sonuç olarak...
CHP, aynı düşünceye sahip 70 kişinin bir araya gelerek, İçişleri Bakanlığına dilekçe vermek suretiyle kurduğu bir parti değildir.
Dahası...
CHP ülke siyasetinin emniyet sibobudur.
Rejimin teminatı, demokrasinin savunucusudur.
CHP kişilerin partisi olamaz.
Çünkü, kitle partisidir.
Kurumsal kimliği vardır.
Kesinlikle taviz vermeyeceği ilkeleri vardır mesela.
CHP de siyasetin temeli ideoloji ve davadır.
Ne yazıktır ki, bu gün CHP içinde bu partinin kuruluş amacı doğrultusunda siyaset yapanların sayısı "Kalmadı" denecek kadar azalmıştır.
Çünkü...
Partinin kuruluş amacından çok, kişisel amaçlar, süreç içinde daha ön plana çıkmıştır.
O nedenle...
-Demokrasi ağızlardan düşmezken, antidemokratik uygulamalar CHP ye yakışmaz.
-Verilen sözlerin tutulmuyor olması CHP ile bağdaşmaz.
-Kendi adayını, kendi üyesini cezalandırmak, CHP gibi bir partide olamaz.
-CHP de, Parti içindeki yarışa şike asla karışmaz.
Hele hele...
-CHP gibi bir partinin tek siyaseti, "Bana oy vermezsen AK Parti gelir haa" diye bir siyaseti asla olamaz.
Kısacası...
CHP gibi bir partide, birileri her istediğini dayatıp, ardından da "Yoksa AK Parti gelir" korkutması ile insanları çaresiz bırakma yoluna baş vuramaz.
Eğer bu anlattıklarımız oluyorsa, o halde CHP nin diğer partilerden farkı kalmaz.
Bu anlattıklarımızdan sonra eminiz ki, birileri çıkacak ve "CHP yi bize anlatmak sana mı kaldı?" Diye tepki gösterecek.
Haşa!
Öyle bir niyetimiz kesinlikle yok.
Sadece "CHP" deyince, aklımıza bu parti ile ilgili düşüncelerimizi kâğıda dökme gereği duyduk.
Yoksa, "CHP liyim" diyen herkesin kafasında bir "CHP" tanımı var zaten.
Belki de, her CHP'liden, her konuda ayrı ses çıkması sırf bu yüzden olsa grek...
---------------------------------------
Anket aklımıza getirdi...
Süleyman Demirel ünlü bir Anket firmasına seçim öncesi anket yaptırmış.
Firma sahibi anket sonucunu kendisine bir dosya halinde teslim etmiş.
Yapılan ankette Süleyman Demirel'in partisinin seçimlerde yüzde 26 civarında oy alacağı görülüyormuş.
Demirel aynı günün akşamı bu anket sonuçlarıyla televizyon programına çıkmış.
- "İşte anket sonuçları. Yüzde 36 ile iktidara geliyoruz" deyivermiş.
Bunu televizyondan izleyen firma sahibi hemen yapışmış telefona. "Efendim bir yanlışlık oldu galiba. Benim size verdiğim sonuçlarda yüzde 26 yazıyordu ama siz yüzde 36 dediniz" deyince Demirel sinirlenip; "Herkes kendi işine baksın gardeşim" diyerek kapatmış telefonu.
CHP de şimdi büyük bir tartışma var.
Tartışma, Odunpazarı Belediye Başkan adayı olarak, aday adayı olmayan Milletvekili Kazım Kurt'un aday gösterilmesi.
Şimdi herkes şaşkın, herkes soruyor;
-"Hani anket yapılmıştı?"
-"Hani anket sonucu kim çıktıysa o aday yapılacaktı?"
-"Hani bu konuda söz verilmişti"
-"Hani anket sonucunun uygulanmasına kefil olan bizzat Genel Başkanın ta kendisiydi?" Diye...
Hiç mantıklı bir cevap aramaya falan kalkmayın.
Birileri çoktan "Herkes kendi işine baksın gardeşim" demiş, konu kapanmış bile.
-----------------------------
Masa başında belirlenen adayla seçim alınır mı?
Belediye Başkanı.
Üstelik, Büyük Birlik Partili.
Bir sabah gazeteleri okurken, kendi ismini görüyor.
CHP, kendisini Günyüzü'nden Belediye Başkan adayı göstermiş.
Ama kendisi Kayakent Belediye Başkanı.
Üstelik.
Büyük Birlik Partili.
Haberi dahi yok CHP'den aday gösterildiğinin.
Rızası da...
Böyle bir olayın altına siz olsanız ne yazarsınız?
Aslında yazılacak çok şey var ama, biz yine susalım en iyisi...
Şunu da söyleyelim ama...
Masa başında aday belirleme ile ilçelerde seçim almak kolay değildir...
---------------------------------------------
En azından sözünü tutan biri çıktı...
-"CHP Eskişehir'de Odunpazarı adayını Anket yoluyla belirleyecek" sözü verildi...
Anket yapıldı mı yapılmadı mı hala bilen yok...
-"CHP Odunpazarı adayı, anket sonucunda kim çıkarsa o olacak" denildi...
Olmadı. Mevcut aday adayları dışında başka bir isim aday gösterildi.
-"CHP olarak ilke kararımız var. Milletvekilleri ilçe Belediye Başkan adayı yapılmayacak" denildi...
Bu da olmadı. Zira, Milletvekili Kazım Kurt, Odunpazarı ilçesine aday yapıldı.
-"Anketten çıkanların aday yapılacağının güvencesi bizzat benim" dedi Genel Başkan Kılıçdaroğlu...
Bakın görün ki, Odunpazarı'nda ankette ismi bile olmayan sürpriz bir isim aday gösterildi.
-"Odunpazarı'na çok yakışıklı biri aday olacak. Bu kesinlikle Kazım Kurt olmayacak" dedi Kazım Kurt...
Ancak gelin görün ki, Odunpazarı adayı oldu.
-"Anketten Erman Gölet çıktı. Adayımız o'dur. Partimiz tükürdüğünü yalamaz" dedi Milletvekili Süheyl Batum...
Bu sözleri söylemesinin üzerinden iki gün geçmedi ki, Odunpazarı adayı olarak milletvekili Kurt'un ismi açıklandı.
Söylenenlerin havada kaldığı, verilen sözlerin tutulmadığı, "Olacak" denilen hiçbir şeyin olmadığı CHP'de dün ilk defa verilen bir söz tutuldu.
-"Eğer Odunpazarı adaylığında anketten çıkan sonuç uygulanmazsa istifa ederim" diyen İl başkanı Nihat Çuhadar istifa ettiğini açıkladı.
İstifa etmesi gerekli miydi? Gereksiz miydi? Elbette, tartışma konusudur...
Ancak...
Sözlerin birbiri ardına tutulmadığı bir partide, il başkanının verdiği sözü yerine getirerek istifa etmesi, şu günlerde bir hayli önem taşıyor olsa gerek...
-------------------------------
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Güney Afrika'ya iş gezisine giden genç iş adamının işleri umduğundan daha başarılı ve çabuk gelişir. Sözleşme imzalanınca bile dönüşüne daha bir gün vardır. Vakit geçsin diye dolaşırken "Ghandi" filminin afişleri dikkatini çeker. Hani şu bol Oscar'lı uzun film... Hemen taksiden iner ve doğru gişenin önündeki kuyruğa girer. Çevresindekiler tuhaf tuhaf bakarken biri:
— Beyfendi, siz yabancısınız galiba?
— Evet, nereden anladınız?
— Burada beyazlar kuyruğa girmez, doğrudan gişeye gidip biletlerini oradan alır
Adam biraz mahcup, tüm kuyruğu atlar gişeye gelir. Evet... Gerçektende beyazlar için ayrı bir pencere vardır.
— İyi günler, arka yada ortadan bir koltuk lütfen..
Gişedeki kız şaşkın:
— Beyfendi, siz yabancısınız galiba?
— Evet, nereden anladınız?
— Burada beyazlar, koltukta değil, balkonda oturur!
— Peki, bir balkon lütfen!
Balkondan filmi izlerken, Güney Afrika'da bizim sinemalardaki gibi uzun uzun aralar verilmediğinden sıkışır haliyle. Etraf karanlık, herkes filmi izliyor, dayanamaz ve ayağa kalkınca, yandaki sorar:
— Nereye beyfendi?
— Hiiç... Tuvalete gitmem lazım..
— Beyfendi, siz yabancısınız galiba?
— Evet, ama nereden anladınız?
— Burada beyazlar, tuvalete gitmez ki, balkondan aşağı işeyiverirler.
Adam şaşkın, tek güvendiği karanlıkta balkonun korkuluklarına dayanır ve tam çişini ederken, aşağıdan bir zenci seslenir:
— Heeey, sen yabancısın galibaaa!!
İyice şaşkına dönen adam, karanlıkta ve sadece çişinden tanındığı için ürker...
Aşağıdaki devam eder:
— İnsan sadece birinin kafasına etmez ki birader!! Şöyle bir serpiştirir!! Bu memlekette sosyal adalet diye bişey var!

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi