
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
CHP Eskişehir'de, Antalya'dan ders çıkartır mı?
Antalya CHP'nin kalesi olan illerin başında geliyor.
2009 mahalli seçimlerinde Büyükşehir ve birçok ilçe belediyesini kazandı CHP.
Beş yıl sonra, yani 2014 seçimlerinde ise Büyükşehir belediyesini kaybetti.
2014 mahalli seçimlerinin Türkiye genelinde en dikkat çekici sonucu, şüphesiz CHP'nin Antalya'yı kaybedişi oldu.
Aslına bakacak olursanız, o seçimde Büyükşehir belediyesini kaybeden CHP değildi.
Kibir kaybetmişti o seçimi.
Ego kaybetmişti.
Eksik akıl kaybetmişti hatta.
Dahası...
Saygısızlık, liyakatsızlık, sevgisizlik ve "Ben bilirimci" akıl kaybetmişti.
İki önemli ilçesi vardı Antalya'nın.
Biri Muratpaşa, diğeri ise Kepez.
Her ikisinde de aday belirlenme krizi yaşandı.
Halkın sevdiği isimler aday yapılmadı.
Yapılmadığı gibi parti içinde itibarsızlaştırılmaya çalışıldı.
Belirli çevreler tarafından cephe açıldı her ikisine de.
Sonuç olarak...
CHP her iki ilçede de önemli derecede oy kaybetti.
İki ilçede kaybedilen oy, Büyükşehir Belediyesi'nin kaybedilmesine yol açtı.
Netice olarak...
Antalya'da yaşanan bu olayın hemen her ilde yaşanması mümkündür.
Ancak...
CHP içinde olup bitenlere baktığınızda, bu olayın Eskişehir'de yaşanacak olması da muhtemel gözüküyor.
Umarız Antalya olayından ders çıkartılır.
Antalya'da kaybedilen belediye, Eskişehir için ders olur.
Umarız akıllar başlara alınır da, 2019 seçimlerinde kaybeden CHP'nin yanı sıra Ego, Kibir, eksik akıl ve "ben bilirimci" tavır olmaz...
***
Bu ziyareti
neden çok önemsedik?
Türk Sağlık Sen, hükümete muhalif, MHP'ye yakın bir memur sendikası.
Eskişehir'de sendika şube başkanlığını üstlenen Hüseyin Kararman, işini son derece ciddiye alan, sağlık çalışanlarının haklarını koruma adına mücadele veren ve çoğu zaman üzerindeki baskıya rağmen bu mücadeleden vaz geçmeyen bir isim.
Geçtiğimiz günlerde bir çağrısı oldu Hüseyin Kararman'ın.
Çağrı:
-"Hükümetin sağlık politikaları zaten canımıza ot tıkıyor. Bu yetmezmiş gibi bir de şehrimizin sağlık kuruluşlarında, sağlık çalışanlarının mağduriyetlerine yol açan akıl almaz uygulamalar var. Hiç olmazsa, şehrimiz sağlık kuruluşlarında yaşanan bu sorunları bu şehirde çözebiliriz. O yüzden, şehrimizin milletvekillerini sendikamıza bir çay içmeye davet ediyoruz" şeklindeydi.
Bu çağrı rikkatimizi çekti.
Zira...
Hüseyin Kararman'ın bir sendika şube başkanı olarak yaptığı bu çağrı, son derece iyi niyetli, içinde siyaset olmayan ve üzüm yemeye yönelik bir çağrıydı.
Kendi kendimize "Bakalım bu çağrı nasıl karşılık bulacak?" diye düşündük.
Sonradan öğreniyoruz ki:
Söz konusu çağrı bizim olduğu kadar Milletvekili Harun Karacan'ın danışmanlarının da dikkatini çekmiş.
Kendisine iletmişler.
O da almış telefonu aramış Hüseyin Kararman'ı.
-"Gerçekten gelip bir çayınızı içmek bu arada yaşadığınız sorunları da bizzat sizden duymak isterim" demiş.
Kararman da "Bizi mutlu edersiniz" cevabını vermiş.
Bu arada her iki taraf da birbirlerine, "Siyaseti başka mecralarda yaparız. Ama bu görüşmede kesinlikle siyaset olmayacak. Bu görüşmeden sağlık çalışanları adına kazanımlar çıkacak" diye karşılıklı güvence vermeyi ihmal etmemiş.
Neticede...
Randevuyu alan Milletvekili Karacan, Türk Sağlık Sen şube binasını ziyaret etmiş.
Çaylar içilmiş, sohbetler edilmiş.
Sağlık çalışanlarının mağduriyetine yol açan ve hak kayıpları yaratan tüm sorunlar, titiz bir çalışma sonucu sendika tarafından oluşturulan raporla birlikte Milletvekili Karacan'a verilmiş.
Ziyarette...
Karacan, bu sorunların çözümü konusunda mesai harcayacağının sözünü vermiş.
Şube Başkanı Kararman, ilk kez bir Milletvekili ağırladıklarını belirterek, çağrısına icabet ettiği için Karacan'a teşekkür etmiş.
Kısacası...
Söz konusu ziyaret iyi başlamış, iyi bir şekilde devam etmiş ve son derece iyi bir şekilde de tamamlanmış.
Biz bu ziyareti gerçekten çok önemsedik...
Niye mi?
Öncelikle:
Şube başkanı "Sendikamız hükümete muhalif bir sendika. Hükümetin bir milletvekilinin sendikamızda ne işi var" dememiş.
Milletvekili "Bu sendika benim hükümetime muhalif. Niye oraya gideceğim ki?" diye düşünmemiş.
Tam tersine...
Şube başkanı, ziyaret nedeniyle tüm şube yönetici ve temsilcilerini toplayarak, ev sahipliğine ne denli önem verdiğini, ziyareti ne kadar ciddiye aldığını olabildiğince ortaya koymuş.
Milletvekili ise, siyasi görüş farklılığına rağmen yaptığı ziyaret ile sadece partisinin değil tüm şehrin vekili olduğu hissini yaratabilmiş.
İşte bu yüzden fazlasıyla önemsedik bu ziyareti.
Hem ziyaret eden hem de mükemmel ev sahipliği gösteren olarak, her iki tarafın da sergilediği tavır "Çok güzel hareketler bunlar" dedirtti bize.
Şimdi...
Bunca güzel hareketlere ve böylesine güzel geçen görüşmenin arkasına da, sağlık çalışanları sorunlarını çözüme kavuşturmak son derece yakışacak gibi geliyor...
Umarız o hazırlanan raporda yer alan sağlık çalışanlarının sorunları biran önce çözülür.
Umarız, çalışanların hak kayıplarına son verilir.
Umarız...
Bu dikkat çekici ziyaret, çalışma hayatı önündeki zorlukların giderilmesi adına güzel bir örnek, başarılı bir milat olur...
***
Tanrı'nın mesleği...
Üç mühendis, Tanrı'nın kendi mesleklerinden olduğunu savundukları hararetli bir tartışmaya girmişler.
Elektrik ve Elektronik mühendisi "Tartışmanın hiç anlamı yok. Beyne bakmanız yeter böyle mükemmel bir network ve iletişim sistemini ancak benim meslektaşım yapabilir" der.
Makine mühendisi itiraz eder.
"O sıradan bir olay. Asıl sen kalp damar sistemine bak. Bu kadar güçlü bir pompa ve borulama sistemi için makine mühendisi olmak şart" diye savunur.
Kenarda sakin sakin oturan inşaat mühendisi "Arkadaşlar boşuna uğraşmayın. Tanrı kesinlikle inşaat mühendisi" diye seslenir.
Diğer mühendislerin "nereden çıkarttın bunu?" demeleri üzerine:
"Eğlence merkezinin içinden kanalizasyon sistemini ancak bir inşat mühendisi geçirebilir de onun için" cevabını verir.
Fıkra, İnşaat mühendisleri Odası Fercan Yavuz'a ait.
Zaman zaman paslaşırız kendisiyle.
Eskişehir kamuoyu gündemini yakından takip eder Fercan Yavuz.
Ş sıralar, Eskişehir'de tartışılan planlamalarla ilgili Akademik ve teknik meslek odalarından ses çıkmadığını eleştirip duruyoruz ya...
Bunu yaparken, yeri geldiğinde her mühendislik alanındakilerin diğerlerinden üstün olduğunu söyleyip, şehri ilgilendiren konular söz konusu olduğunda ise sessiz kaldıklarından yakınıyoruz ya...
Zannedersek bu yazılar Fercan Yavuz'un aklına bu fıkrayı getirmiş.
Okuyunca gülmekten kriz geçirdik desek yeridir...
***
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Biyoloji dersinden yapılacak sınav için sınıftaki herkes acayip çalışmış, notlar fotokopiler havada uçuşmuş. Daha sonra sınavın yapılacağı gün gitmişler bir de bakmışlar, ortada kağıt kalem yok sadece sıra sıra mikroskoplar. Hocada başlarında bekliyorken demiş ki,
- Bu mikroskoplarda lam'da bir böceğin bacağı var, sınavınız bacağından böceği tanımak.
Tabi hemen itirazlar ama fayda etmemiş, hoca dediği dedik.
Öğrenciler mikroskopların başına geçmiş. Ama bir şey yapamıyorlar. En sonunda biri dayanamamış, kapıyı çarpıp çıkmış.
Hoca arkasından seslenmiş
- Kimsin ulan sen, kapıyı çarpıp çıkıyorsun?
Kapı hafifçe aralanmış ve bir bacak uzanmış
- Tanısana hadi lan tanısana kim olduğumu!