
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
"CHP Odunpazarını, Ak parti de Büyükşehir'i ne yapar eder kaybeder" e doğru gidiyor vaziyet...
Gazeteciyiz ya, zaman zaman da olsa ileriye dönük kehanetlerde bulunabiliyoruz.
Aslında bu yapmamamız gereken bir durum.
Ama yapıyoruz işte.
Gelecekte olabilecek olayları sıralarken, bir noktaya geldiğimizde "Şöyle olacak" diyerek, konuyu kesin hükme bağladığımız çok oluyor.
Kısacası...
Gazeteci olarak doğmamış çocuğa don biçtiğimiz de, dereyi görmeden paçayı sıvadığımız da oluyor maalesef.
Bu duruma biraz da, bizim dışımızda gelişen olaylar neden oluyor.
Çünkü...
İnsanlar çoğu zaman bizden, mevcut durumdan ziyade, ilerde ne olabileceğinin öngörüsünü bekliyor.
Biz de öylesine gaza geliyoruz ki, adeta bir medyum edası ve olmayan bilgelik görüntümüzle yazıp çiziyoruz ilerde neler olup biteceğini.
Çoğu zaman çuvallıyoruz elbette.
Bizim öngördüğümüz şekilde gelişmiyor olaylar.
Yaptığımız hesap tutmuyor.
Hesaba katmadığımız birçok olay, bizim çıkarttığımız sonuca hiç mi hiç uymuyor.
Bazen de, nadir de olsa tutturuyoruz ilerde olabilecekleri daha bugünden.
Diğer arkadaşları bilemem ama, ileriye dönük olabilecekleri yazdığımızda çuvalladığımız çok oldu.
Yukarıda da söylediğimiz gibi, bazen de olabilecekleri günler, hatta aylar öncesinden tutturduğumuz da olmuştur.
O nedenle...
Siz, bizlerin "İleride olacak" dediğimize öyle çok da itibar etmeyin ama, "Olabileceği" ihtimalini de kafanızın bir köşesinde tutun.
Tüm bunlardan sonra gelelim yine bir kehanette bulunmaya.
Köşemizi takip edenler bilir.
Önümüzde ki mahalli seçimlere yönelik bazı öngörülerimizi(isterseniz buna kehanet de deyin) bu köşede dile getiriyoruz.
Seçimlere ilişkin iki öngörümüz vardı ve hala bu öngörüleri muhafaza ediyoruz.
Birincisi; "Bu CHP ne yapar eder, her seçim olduğu gibi birbirine düşerek Odunpazarı'nı Ak partiye kaptırır" diyorduk.
Çünkü...
Sol ağırlıklı bir ilçe olan Odunpazarı'nda, sol'un birbirine düşmesi sonucu iki seçim üst üste Belediye Ak partiye hediye edilmişti.
İkincisi ise;
-"Bu Ak parti ne yapar eder, Büyükşehir'i yine Yılmaz Büyükerşen'e kaptırır" öngörüsünde bulunuyorduk.
Çünkü...
Her seçim öncesi Ak partinin yaptığı stratejik hatalar ve aday belirleme yanlışlığı, seçimin kaybedilmesine neden olmuştu.
Gelinen noktada görüyoruz ki, bizim öngörülerimiz gerçekleşme yolunda devam ediyor.
CHP içinde, Odunpazarı çevresinde yaşanan olaylar bunu açıkça gösteriyor.
Öte yandan.
Ak parti çevresinde yaşananlar da, sanki mahalli seçimlerde Büyükşehir'de bir sürpriz olmayacağının haberciliğini yapıyor.
Kısacası...
İş "Bu CHP ne yapar eder, Odunpazarı'nı yine Ak partiye kaptırır" ve "Bu Ak parti ne yapar eder Büyükşehir'i Büyükerşen'e yeniden kaptırır" a doğru gidiyor.
Ne diyelim?
Bakarsınız, bu öngörümüz nedeniyle çuvallarız...
Bakarsınız...
Beki de kehanetimiz doğru çıkar.
.......
Fener'den hakem desteğini al geriye ne kalır ki?
Eskişehirspor'un kupa maçı için televizyon karşısına geçenler "fıtık oldu" desek, yanlış bir şey söylemiş olmayız.
Niye mi?
-Eskişehirspor'un Necati ile attı gol'ün Ofsayt olduğu gerekçesiyle sayılmamasına mı?
-Yılların golcüsü Necati'nin penaltıyı kalecinin kucağına atmasına mı?
-Ersun Yenal'ın penaltıcı olarak tespit ettiği futbolculara mı?
-Fenerbahçe'nin bir kez olsun Eskişehirspor'u tartışmalı pozisyonlar olmadan yenmesine mi?
-Gece, uykunun kaçmasına mı?
Hangisine sinirleneceğimizi bilemedik.
Sözün kısası, yattığımız yerde fıtık olduk.
Hani bir reklam var ya "Hayatın rengini alın geriye ne kalır ki?" diye...
"Fener'den hakem desteğini al, geriye ne kalır ki" gibi bir şey oldu adeta...
........
155'i arıyorsunuz ama...
Sokakta ya da evinizin çevresinde, kamu düzenini bozacak hareketlere şahit oluyorsunuz.
Aklınıza ilk olarak 155 geliyor.
Arıyorsunuz 155'i, durumu anlatıyor ve müdahalede bulunulmasını istiyorsunuz.
Bu her zaman, olması gereken bir vatandaşlık görevi.
Ve her vatandaşın da bu bilinçle hareket etmesi kaçınılmaz olmalı.
155'deki görevli alıyor sizin kaydınızı.
Ardından da;
Gereğinin yapılacağını söylüyor.
Bundan daha birkaç yıl öncesine kadar, başvurunuzu alan 155'in gerekli müdahale için ne gibi bir işlem yaptığını bilemiyordunuz.
Ama artık öyle değil.
155'i mi aradınız, bir müracaat veya bir ihbarda mı bulundunuz, anında gereğinin yapılacağı bildiriliyor size fkf:
Aradan belli bir saat geçtikten sonra da, yaptığınız müracaatla ilgili nasıl bir müdahalede bulunulduğu, ne gibi bir işlem yapıldığı ve işin seyrinin ne olduğu kapsamlı bir mesaj olarak sizin telefonunuza geliyor.
Doğrusunu söylemek gerekirse, bu çok güzel bir uygulama.
En azından...
Vatandaşlık görevini yapan vatandaş, yaptığı görevin bir neticeye bağlandığına bizzat şahit oluyor.
Kutluyoruz hem 155'i hem de böylesine bir uygulamayı başlatanları...
.......
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Temelin bir koyunu varmış, bir türlü gebe kalamıyormuş.
Temel düşünmüş taşınmış... ve nam salan koçun sahibi İdris ile konuşmaya karar vermiş.
İdris : - Tamam koyunun koçum ile çiftleşebilir ama 5 liranı alırım... der.
Bunu seve seve kabul eder Temel ve ertesi sabah koyununu el arabasına oturtur, İdris`in yolunu tutar. Koyun ile Koç çiftleşir.
Ama Temel tedirgindir ya gebe kalmazsa diye sorar :
- Koyunun gebe olduğunu nereden anlayacağım ?
İdris : - Sabah kalktığında eğer ayakta ise gebe değil, eğer yatıyorsa gebedir... der.
Sabah olur Temel koşarak gider ağıla ama koyun ayaktadır. Oflayıp yine el arabasına koyunu koyup İdris'in ağılına gider.
İdris bu sefer 3 TL alır. Aynı şeyi söyler İdris, ayakta ise gebe değil, yatıyorsa gebe...
Sabah olur ancak yine koyun ayaktadır. Yine gider İdris'in ağılına ve bu sefer ona acıyan İdris 1 TL'sini alır ve hayvanlar yine çiftleşir.
Takip eden gün Temel telaşından hiç ağıla gitmek istemez ve karısı Fadime'ye seslenir : - Şu ağıla bi baksana koyun ne alemde ayakta mı, yatıyor mu ?
Fadime gider bir zaman sonra geri gelir.
Temel sorar : - Ee koyun ne durumda, ayakta mı yatıyor mu?
Fadime gülerek cevap verir :
- Ne ayakta ne de yatıyor, el arabasına binmiş seni bekliyor...