19.06.2011 tarihli "CHP ve Genel Seçim" başlıklı köşe yazımızda, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sena Kaleli, ""Atatürk devrim ve ilkelerinin bekçisi değiliz. CHP'nin iktidarını engelleyen, Atatürk devrim ve ilkeleridir" sözleri aklıselim insanlarımızdan tepki aldı. Oysa ATATÜRK, TÜRK DEMOKRASİSİ ÖNÜNDE, ENGEL DEĞİL ÖNDERDİR." ifadelerini okuyucularımızla paylaşmıştık.
Danışman Ferdi YILMAZ' dan açıklama geldi.
Sayın Mustafa Kantarcı,
19.06.2011 tarihli "CHP ve Genel Seçim" başlıklı köşe yazısında Sena Kaleli'nin söylediğini iddia ettiğiniz konular ile ilgili herhangi bir söylemi bulunmadığını ifade etmek isteriz. Söz konusu söylemler hep aynı TV kanalı tarafından dillendirilmiş olup, konu ile ilgili yaptığımız hukuki girişimler ile tekzip edilmiştir.
Objektif bilgi verme anlayışınıza sığınarak, bilgilendirme amaçlı olarak ekte tekzip metnini sizinle paylaşmak isteriz.
İyi çalışmalar,
Ferdi YILMAZ
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sena Kaleli' nin TV ve gazetelere gönderdiği tekzip ise şöyledir.
" Son dönemde bazı TV kanalları ve gazetelerde hakkımda çıkartılan gerçek dışı iddialar ile ilgili olarak hazırlanmış tekzip metnini sizlerin de okuyabilmesi adına paylaşmak istedim.
Tüm bu yayınlara nezaketen olayın gerçeğini açıklayan bir mail gönderdiğim halde yayınlanmadığı için; bu yayın kuruluşunu, bu program sebebiyle tekzip etmenin ötesinde yasal yollardan hakkımı aramak için, mahkemeye verdiğimi, ayrıca da seçimin gidişatını etkilemek için yayın yapmalarından dolayı da Yüksek Seçim Kurulu nezdinde de gerekli başvuruları yaptığımı sizlerle paylaşmak isterim.
Desteğiniz ve ilginiz için teşekkürler."Sena Kaleli
Aslında CHP' de, ATATÜRK' le ilgili her gelişme kamuoyun da daha etkili olur. Özellikle de olumsuz her gelişme, söylenti de olsa tepki alır. O nedenle CHP kurmayları, Atatürk'le ilgili her söylemine, dikkat etmek zorundadır.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sena Kaleli, ATATÜRK' le ilgili, bir TV' de söylendiği iddia edilen söylemde bulunmamışsa, bu gelişmeden her Türk vatandaşı memnun olur. Çünkü ATATÜRK, Türk insanının gönlünde olup, ebediyen de önder ve rehberdir. Hatta dünyada ki mazlum toplumların ve milletlerin bağımsızlık ve hürriyet mücadelelerinde manevi kuvvettir.
Yalnız ATATÜRK değil, Türk tarihinde gelmiş geçmiş tüm insanlarımız, yani atalarımız, eleştirilmemelidir. Çünkü bugünkü neslin görevi, atalarımız eleştirmek olmayıp, yanlışlarında "İBRET" alarak, tekerrür ettirmemek, doğrularında da "ÖRNEK" alıp, daha da geliştirerek geleceğe bakmak ve hazırlanmaktır.
Şüphesiz, eleştirmek, tartışmak için, "iyi düşünme" nin, "İyi konuşma" nın, gerekli olduğu kuşku götürmez bir gerçektir. Bu meziyetleri taşımayan siyasetçilerden, olumlu eleştiriler beklemek hayaldir. Ancak Türkiye'de, siyasi platformda, bu normlar dikkate alan eleştirileri olumlu karşılayan, siyasetçinin olması halkımızı mutlu ediyor.
Ayrıca ATATÜRK, Türk milletini yetiştirdiği en büyük Türktür, Winston Churchill, ATATÜRK için, "100 yılda, bir dahi lider gelir, bu yüzyılın Türklerden çıktı" demiştir. Yine İnsanlık tarihinin tanıdığı en büyük adamlardan biri olduğundan da şüphe yoktur. Tarihin büyük tanıdığı şahsiyetlerle mukayese yapıldığı zaman, türlü bakımdan bariz üstünlükleri göze çarpmaktadır. O nedenle de insanlarımızın, Atatürk'te alacağı çok ders var. Ancak ders alındığını söylemek çok zordur.
Nitekim Cumhuriyetin kurucusu Büyük Önder ATATÜRK' e, göre, Yasama Kurumu, hiçbir sınıfa dayanmayan ve hiçbir sınıfın temsil edilmediği, millet tarafından doğrudan doğruya seçilen, vazife ve yetkilerini, millete karşı sorumlu olarak, yerine getiren bir parlamentodur. O nedenle de Parlamentoya, bir sınıfı temsil eden, bir sınıfa dayanan hiçbir şahıs, zümre ve parti seçilemeyecektir.
Yine, Egemenlik Kayıtsız ve Şartsız milletin elindedir. O nedenle de parlamento üyeleri de kayıtsız şartsız liderlere karşı değil, millete karşı sorumlu olacaklardır. Bu sebeple, PARLAMENTO ÜYELERİNİ, HALK DOĞRUDAN DOĞRUYA VE HİÇBİR ARACI OLMADA KENDİSİ SEÇECEKTİR. MİLLETVEKİLLERİNİN SEÇİMİNDE ARACILIĞI, NE DEVLETİN YÜRÜTME KURUMU OLAN HÜKÜMET, NE DE PARTİLER YAPABİLİR.
Bugün öyle mi?
