4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

CHP VE DERSİM

Çok partili dönemde siyasi partiler, var olan sorunlara, yenisi eklendi. Çünkü Türkiye'de, siyaset ve siyasetçi, Türkiye'nin, gelişmesinin ve sorunlarının çözümünün önünde, ciddi bir engel olduğu gibi, sorun yaratan taraftır da. Nitekim "DERSİM" le ilgili, gelişmelerde, bu net olarak görüldü.
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün açıklamasıyla başlayan, Dersim tartışması, CHP'de huzursuzluk yarattı. Siyasi ortamı da gerdi. Bu gelişme üzerinde, 12 bildiricinin Genel Merkez'i göreve çağırmasına karşın, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun izlediği 'Dersim politikası' ise partide çatlağı derinleştirirken, çok sayıda tepkili milletvekili muhalif hareket başlattı.
CHP ' de Sayın KILIÇDAROĞLU' nun, partinin misyonu ve vizyonunu temsil edemediği gerekçesiyle, kendisine karşı muhalefetin sertleştirilmesi kararı ağırlık kazandı. KILIÇDAOĞLU', Dersim açıklamalarıyla, bardağı daha da taşırdı. Muhalifler olağanüstü Genel Kurul da dahil olmak üzere, bazı seçenekleri gündemine aldılar.
Ayrıca Sayın KILIÇDAROĞLU 'nun, "Özür dilemek yetmez, el konulan mallarını da geri ver. Belgeler zaten biliniyor, devletin elindeki belgeleri açıkla" diyerek Sayın ERDOĞAN' a, yanıt vermesi, iddiaların arkasında durduğu izlenimini yarattı. Bu durum, birçok partiliyi ve milletvekilini rahatsız etti.
CHP Ankara Milletvekili ve dönemin Başbakanı İsmet İnönü'nün torunu Gülsün Bilgehan, 1938'de yapılan ve bugün, 'Dersim isyanı' olarak tartışılan operasyonlarla ortaçağ döneminde yaşanan Tunceliler 'in, Türkiye'nin en eğitimli ve demokrasiye inanan insanları haline geldiğini savunması; CHP milletvekili Bilgehan, operasyonların yapıldığı dönemin İnönü değil Atatürk dönemi olduğunu da söylemesi ise aklıselim insanlarımızı üzdü.
CHP Diyarbakır İl Başkanı Muzaffer Değer, basın toplantısı düzenleyerek, "Dersim faciası için CHP Diyarbakır İl Başkanı olarak özür diliyorum" dedi ama CHP'den ise yanıt gecikmedi: "Özür dilemeden önce zaten onu görevden almıştık." açıklaması yapılması parti de hiyerarşinin kalmadığının da bir göstergesidir..
Hülasa CHP, özellikle de Sayın KILIÇDAROĞLU, "DERSİM' le çok kötü sınav verdi. Ayrıca CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu Brüksel'e giderken, iç çatışma uyarısı yaparak "Eğer Başbakan bu tutumunu sürdürürse, Türkiye süratle iç çatışma noktasına gelebilir. Başbakan, söylemlerinde özellikle inanç temelli ayrım yapıyor. Bu çok tehlikeli. Başbakan'ı uyardık. 'Milletin inançlarıyla ne uğraşıyorsun' dedik. Dersim meselesinde de böyle. Bir yandan inanç farklılıklarını körükleyen, birbirlerine karşı tutum takınmalarını söyleyen sözleri var. Bir yandan Dersim için özür diliyor. Bu çelişki nedir?" dedi. Ancak Sayın ERDOĞAN' a "devletin elindeki belgeleri açıkla" diyerek kendisi de çelişki içine düştü.
Oysa MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Dersim olaylarının Başbakan Tayyip Erdoğan'ın savunduğu gibi bir katliam değil ayaklanma olduğunu savunarak, bugünün PKK'sı KCK' sı neyse Dersim kalkışmasına tevessül edenlerin de aynı olduğunu söyledi.
CHP, son günlerde Dersim olaylarında, sorun yaratan taraf oldu. Hatta parti için de kaos yaşandı. Özellikle de İnönü'nün torunu ve CHP milletvekili BİLGEHAN' ın, dedesi İnönü'yü savunurken,: "İnönü'nün yerine Atatürk'ü yazmak gerekir diye düşünüyorum." sözleri CHP' ye yakışmadı.
Dikkat ettik. Dersin olaylarının nedenlerine, hiç değinilmiyor. Sürekli Soykırım ve tehcirden bahsediliyor. Oysa Dersim olaylarının, sebep/sebepleri var Nitekim Eski TBMM Başkanı Cindoruk Radikal'e verdiği mülâkatta eski Cumhurbaşkanı ve Atatürk'ün Başbakanı Celâl Bayar'ın kendisine,""Cumhuriyet, bir tek Tunceli dışında bütün ülkede egemendi. Polis, jandarma oraya giremiyor, vergi alamıyordu. Bunu aşmak için çok uyarı yaptık, kanunlar çıkardık ama olmadı. Atatürk sonunda bize 'vurun' dedi vurduk. Güç kullanarak Cumhuriyet topraklarına Tunceli'yi kattık.." dediğini ifade etti.
1937 Dersim İsyanı'ndan hemen önce ise Suriye Sınırı'ndan Türkiye'ye kimlikleri belirlenemeyen, dört Ermeni Komitacı girmiştir. Bunlar Dersim bölgesine girerek faaliyetlerde bulunmuşlar ve hemen arkasından isyan patlak vermiştir
1937'de bir isyan için, Suriye'deki Fransız gizli teşkilatından Seyit Rıza'ya talimat getirmiş, Dersim olaylarına büyük ölçüde karışmıştır. İngiltere'nin Türkiye'deki Büyükelçilik görevlileri ise 1937 Tunceli İsyanı'nı yakından takip ederek, gelişmeleri İngiltere Dışişleri yetkililerine sürekli olarak rapor etmişlerdir.
CHP' ve diğer kesimler, bu gerçekleri bilmiyor mu? Ogünlerde yaşamayanların, bugün ahkâm kesmesi, cehaletten başka bir şey değildir. Ayrıca bugünkü neslin görevi, tarihi eleştirmek değil, yanlışlarından " İBRET", doğrularından "ÖRNEK" alarak icraatlarına yön vermektir. Hala bu gerçeği bilmeyen, siyasiler varsa, ne denebilir ki?

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi