"Siyasi Partilerde adaylar uzun süredir Genel Merkezler marifetiyle belirleniyor.
Belirlenen adaylar genellikle de Genel Merkeze karşı duruşu olmayan isimler olmasına dikkat ediliyor.
Yapılan iş resmen masa başı...
Yapılan işin biraz demokratik görünmesi amacıyla da, "Eğilim yoklaması" adı altında bir yöntemin arkasına sığınıyor.
Nedir Eğilim yoklaması ?
Partilerin, göstereceği adaylar hakkında yaptığı ve bunu yaparken de çeşitli yöntemler kullandığı bir çalışma.
Peki bunu kimle yapıyor partiler?
Örneğin üye ve delegeler için ortaya bir sandık koyuyor, ya da parti içinde bir anket düzenliyor. Daha olmadı, partiye yakın görüşü olan sendika ve derneklerden fikir alıyor.
Kısacası...
Sözde kendi camiasına soruyor...
İşin ilginç tarafı...
Genel Merkezin, seçim öncesi uyguladığı bu yöntemlerde ortaya çıkan sonuçları uygulama zorunluluğu yok.
Çoğu zaman uygulamayıp, kendi bildiğini yapıyor.
Zira...
Çoğu zaman eğilim yoklaması ile ortaya çıkan aday isimleri ile, genel Merkezin açıkladığı listeler arasında alaka bile kurulamıyor.
Kısacası...
Partilerin Genel Merkezleri, eğilim yoklaması adı altında da olsa sonuçta kendi kendine aday belirliyor...
İnisiyatifi öylesine eline almış ki parti Genel merkezleri...
"Eğilim yoklaması" yapıyor gözükse de, istediği adamı sıralamaya koyup, istediğini koymayabiliyor.
Netice itibarıyla...
Ön seçimle aday belirlemeden vaz geçtik, Eğilim yoklamasını bile bir kandırmaca içinde yapıyor partiler.
Kısacası...
Parti Genel merkezleri, çorbayı kendi pişirip gönderiyor ve halka da "Yiyeceksin bunu" diyor.
Halk;
-"İyi de bu adayları bana niye sormadın?" dediğinde ise...
-"Eğilim yoklaması yaptık ya" deyip, sıyrılıyor işin içinden... "
Bu yazıyı tam 2 yıl önce kaleme almışız.
Niçin yeniden yazma gereği duyduğumuza gelince:
CHP'de önceki gün Parti Meclisi toplanmış.
Önümüzde ki mahalli seçimlerde aday belirleme yönteminin ne olacağı konuşulmuş söz konusu toplantıda.
Sonuç olarak da...
Adayların eğilim yoklaması ile belirlenmesi kararı alınmış.
Hakim huzurunda seçim, parti gözetiminde önseçim, üye, delege, parti içi demokrasi falan artık bir daha ki seçime kaldı anlayacağınız...
.......

Vatandaşın bildiğini yönetenler bilmiyor galiba?
-"Çevre yolları yetersiz. Şehrin ortasından geçen yolun üç şeride çıkartılması belki bugünü kurtardı ama, geleceği kurtarmayacak. O yüzden yeni Çevre yolları yapılmalı"

-"Hemzemin geçitlerinin yer altına alınması çok yavaş ilerliyor. Bu da şehre sıkıntı yaratıyor"
-"Çevreyolunun etrafında ki mahalleler çok ilkel görüntü sergiliyor. Biran önce kentsel dönüşüm çalışmaları yapılmalı"
-"Stadyumun Eskişehir'e hiç yakışmıyor.Ya olduğu yere ya da bir başka yere güzel bir Stadyum yapılmalı...
-"Koca şehirde bir tane kent meydanı yok"
"Mevcut 3 güzel parkın yanı sıra, şehrin 3-4 yerine daha benzeri parklar yapılmalı"
-"Kent merkezinde tek katlı köy evleri var"
"Ne olacak bu trafiğin hali?"
Yukarıda okuduğunuz olumsuzluklar Eskişehir ile ilgili olumsuzluklar.
Bu olumsuzlukları söyleyenler de bizzat bu şehirde yaşayanlar.
İnternete girip google den "Eskişehir'in sorunları" diye arama yaptırın, karşınıza bu ve benzeri sorunlar çıkıyor.
İşin ilginç yanı...
Eskişehir'de yaşayanların bildiği bu sorunları nedense bu şehri yönetenler bilmiyor olsa gerek.
Bilmiş olsalar çözerlerdi değil mi?
......

O bölgede bir metrekare
yerim olduğunu ispat edene tüm malvarlığımı veririm
Eskişehir'de bir süredir Batıkent'in devamında bulunan arazi için getirilmek istenen imar planlaması konuşuluyor.
Aslında konuşulan, buraya getirilecek imar planlamasından çok, aynı zamanda imar komisyonu üyesi olan CHP li ve AKP li meclis üyelerinin çok miktarda arsa toplaması.
Bunun yanı sıra...
Eskişehir'in tanınmış işadamlarının da bu bölgede çok miktarda arsa almış oldukları yapılmak istenilen planlamaya kuşku ile bakılmasına neden oluyor.
Hatırlanacağı üzere, Eskişehir'de konuşulan bu mesele geçtiğimiz günler içinde yapılan Tepebaşı Meclis toplantısında da gündeme gelmiş ve konu bazı gazetelere "Vahap Ata planlamayı sordu Meclise başkanlık eden Vahap Ata sessiz kaldı" şeklinde yer almıştı.
Bunun üzerine konuştuk Tepebaşı Meclis üyesi ve aynı zamanda Belediye Başkan yardımcılığı yapan Fuat Gürcüoğlu'na.
-"Niçin sessiz kaldın? O bölgede senin de bir hayli büyük arsalarının olduğu söyleniyor. Sessiz kalmanın nedeni bu mu?" diye.
Fuat Gürcüoğlu önce "Sessiz kaldım.Çünkü bu konuda konuşacak benden önce başka isimler var" dedi.
Ardından da...
-"Eğer söz konusu bahsi geçen bölgede bir metrekare yerim olduğunu ispat ederlerse, bütün mal varlığımı kendilerine bağışlamaya hazırım" dedi.
Fuat Gürcüoğlu, imar planı yapılmak istenen bölgede yeri olmadığını söylüyor ve oldukça da iddialı konuşuyor.
Demek ki, başkalarına bakmak lazım.
......

BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Amerika da 22 nolu karayolunda, devriye görevi yapan bir otoyol polisi arabasından yolu takip ederken, bir araba görmüş.
Bu aracı radarla incelemiş ve minimum 50 km. ile gidilmesi gereken yolda bu aracın tam 22 km./saat'le gittiğini fark etmiş.
Bu araba yolu tıkıyormuş. Ve aracı durdurup sürücüyü uyarmaya karar vermiş. Ve aracın peşinden gidip aracı durdurmus, birde ne görsün.
Aracı kullanan çok yaşlı bir teyze.
Ve aracın arkasındaki koltuklarda da çok korkmuş 3 tane yaşlı teyze daha var.
Polisi görünce yaşlı sürücü: Polis bey çok mu hızlı gidiyordum? diye endişe ile sormuş.
Polis demiş ki; hanımefendi, hızlı değil, aksine çok yavaş gidiyorsunuz Ve bütün otoyol trafiğini etkiliyor! Radardan gördüğüm kadarıyla 22 km. hızla gidiyorsunuz.
Yaşlı teyze: Ama, otoyolun girişinde 22 yazıyordu ve bende bu hızla uymak istedim!
Polis: teyzeciğim demiş, o 22 otoyolun numarası. Bu yolda min.50 km hızla gitmelisiniz.
Kadın tamam, bundan sonra hızlanacağım demiş.
Polis tam kendi arabasına giderken, gözü yine arkada oturan, hiç konuşmayan ve çok korkmuş 3 yaşlı teyzeye kaymış. Ve sormaya karar vermiş sürücüye.
Teyzeciğim bir şey sorabilir miyim? Bu ardada oturan kişilerin nesi var?
Çok korkmuş gözüküyorlar, sanki dillerini yutmuşlar gibi!
Kadın söyle cevap vermiş:
Valla bende anlamadım, 250 nolu karayolundan çıktıktan beri böyleler.