
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
CHP'de disiplin komedisi...
Yayınlanma:
Mahalli seçimlerin hemen öncesinde, Odunpazarı Belediye Başkan aday adaylarından Ayhan Kavas disipline verilmek istenmişti.
Sosyal medya'daki bazı paylaşımları disiplin suçu olarak gerekçe gösterilmişti.
Disipline verilmesi konusunda imza atan isim de Metin Tomsuk idi.
CHP yönetimi yanaşmadı bu işe,
Sonunda...
Disiplin kuruluna sevk edilmesine gerek olmadığı kararı alındı.
Şimdi de, benzeri bir durum yaşanıyormuş CHP'de.
Gazeteci ve CHP'nin eski il başkanlarından Vedat Alp disiplin kuruluna verilmek istenmiş.
Gerekçe ise, gazetesindeki köşesinde Büyükşehir Belediyesi ve CHP ile ilgili yazmış olduğu 46 tane köşe yazısıymış.
Vedat Alp'in disiplin kuruluna verilme isteğinde mecburi aracılık yapan İl Başkanı ise "Bana kalsa böyle bir disiplin durumu yok ama, ne yapalım ki talimat büyük yerden. Koskoca bir dosya geldi Belediyeden" diyormuş çevresine.
Sonuç olarak...
İl Başkanı, disipline sevkin altına imza atamadığı için, başka bir yol bulunmuş.
Alp'in disipline verilmesine gerekçe gösterilen 46 köşe yazısı için, aralarında Rıdvan Atan'ın da olduğu iki muhakkik tayin edilmiş.
Şu sıralar CHP bu iki muhakkik köşe yazılarını satır satır okunuyormuş.
Yazıları okuduktan sonra Vedat Alp hakkında "Disiplin kuruluna sevki" ya da "Soruşturmaya bile gerek yok" kararlarından birini verecekmiş.
İşin ilginç tarafı...
Vedat Alp'in disiplin kuruluna verilme isteğine asıl gerekçe, Belediye ve CHP ile ilgili yazmış olduğu yazılardan çok, önümüzdeki seçimlerde adayların ön seçimle belirlenmesi halinde, ön seçimden çıkma şansının fazla olmasıymış.
Yani...
Şimdiden ön seçim ihtimalinin bir nevi önlemi alınmaya çalışılıyormuş.
Zira...
-"Disiplini gerektirecek konu eğer köşe yazıları ise, disipline verme meselesi için bu güne kadar niye beklenildi ki?" sorusu cevap aramaya başlamış.
Tüm bu gelişmeler üzerine Vedat Alp de çevresine "Keşke disiplin kuruluna sevk etseler. Belediye ile ilgili yazıların şikâyet yeri CHP değil savcılıktır. Savcılık yerine CHP disiplin kurulu çalıştırılmak isteniyorsa, bu çok manidardır. Disiplin kuruluna sevk etmeleri hiç fark etmez. Hatta iyi bile olur.O zaman, söz konusu dosyayı bana vermek ve ifademi istemek durumundalar. İşte o zaman biz de gereken neyse yaparız ve söyleriz. O zaman işin içinden kim nasıl çıkar? Bilemem" diyormuş.
Sonuç olarak...
CHP'de disiplin kurulunun talimatla çalıştırılması, disipline sevk öncesinde muhakkik oluşturulması, yönetimin disiplini toplayamaması da olmak üzere, bir dizi "disiplin komedisi" yaşanıyor.
CHP'de yaşanan bu komedi, trajediye döner mi?
Bekleyip göreceğiz...
----------------------------------------------
Aday olmak isteyen adam bu cümleleri kuruyorsa...
-"Ben görevimin başındayım. Görev süreme kadar da verilen görevi en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum"
-"Benim istemem önemli değil. Önemli olan Partimin aday gösterip göstermeyeceği"
-"Halk da isterse aday olurum"
-"Hele o gün bir gelsin bakalım. Arkadaşlara sorup danışırız. Şimdiden şu veya bu demek mümkün değil"
-"Allah nasip ederse olur. Nasip etmezse olmaz"
-"O tarihe kadar neyin ne olacağı belli mi olur"
-"Daha seçimlere çok süre var. Daha çok köprüler altından sular akar"
Eğer bir insan, adaylığı sorulduğunda yukarıda ki cümleleri kuruyorsa, bilin ki o insan aday olmaya can atıyordur.
Aday olmayı istemesine rağmen, yukarıda ki cümleleri kuruyorsa da, "Bu işi çok karıştırmayın. Günü geldiğinde zaten görürsünüz" demek istiyordur.
Bu günden çıkıp "Aday maday değilim" demeyeceğine göre ne diyecek adam?
Tabi ki yukarıda ki cümlelerin birini kuracak.
Hatta...
Hepsini...
-----------------------------------------------
AK Partinin Eskişehir'de 9 ay süresi var...
-Eskişehir'de sırtını Başbakan'ın karizmasına dayayıp yan gelir yatarsan...
-Parti çalışması yapmayı, Cuma namazları ve hacı pilavlarına gitmek zannedersen...
-Partiyi, parti binasından değil de, Odunpazarı'ndaki Vakıf binasından yönetirsen.
-Partinin çilesini çekmeyip, sefasını AK plakalı lüks otomobillerle sürersen.
-"Aday bizim ekipten olsun, varsın seçim kazanmasın" diye düşünürsen.
-Paraya ihtiyacı olmayan, tanınan ve saygın insanları yönetimlere almak yerine, aldığın yöneticileri paraya ihtiyacı olmayan, tanınan ve saygın bir hale getirmeye çalışırsan.
-İşadamlarını partinin Eskişehir'deki vitrinine çıkartmak yerine, vitrine çıkarttıklarını iş adamı yapmaya kalkarsan.
-Partiye emeği geçmiş insanların hatırını bile sormazsan.
-Yılda bir gün olsun eski yöneticileri parti binasına çay içmeye çağırmazsan.
-Seninle aynı düşünce tarzı olmayan insanları partili bile saymazsan
-5 yılda bir gelen seçim fırsatını "Kaybederse adaylar kaybedecek. Bana ne!" diyerek kenara çekilip değerlendirmezsen.
-Vakıf toplantısının bile parti toplantısından daha kalabalık olmasından rahatsızlık duymazsan.
-Vatandaşın derdini randevu ile dinlemeye kalkarsan.
-Partiye başka kesimlerden oy getirmek için çaba harcamak bir yana, kendi parti tabanını partiden uzaklaştırmak için uğraş verirsen...
Kısacası...
Yapılmaması gereken ne varsa yaparsan, senin partin bu şehirde Belediye falan kazanamaz.
Üstelik.
Bunları yapmaya devam ettiğin müddetçe elindeki var olan belediyeler de gider.
İnanmıyorsanız, aynı yönetim anlayışını devam ettirin.
Bir dahaki seçimde, ilçeleri de mumla ararsınız...
Bu yazıyı AK Parti mahalli seçimleri kaybettiğinde kaleme almıştık.
Şimdi önümüzde Milletvekili genel seçimleri var.
AK partinin de Eskişehir'de kendisini düzeltmesi için 9 aylık bir süre mevcut.
Düzeldi düzeldi.
Düzelmedi, bu sefer 3 Milletvekilini de mumla arayacaklardır ki, ilk kez 3 Milletvekilinin altına düşme durumu bile, AK Partinin Eskişehir'de yok olmasını başlatır.
Bizden söylemesi...