1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

CHP'de hiç bir şey yolunda gitmezken AK Parti öyle bir şey yapıyor ki, sormayın gitsin...


-İl Başkanı Nihat Çuhadar, kendi yönetimiyle anlaşamıyor.Yanında bir ya da iki yöneticinin haricinde kimseyi görmek mümkün değil.
Bırakın anlaşmayı, yönetimi toplayacak, istediği kararı yönetimden çıkartacak konumda bile değil.
-İl Başkanı, Odunpazarı ve Tepebaşı ilçe Başkanları ile anlaşamıyor. Hatta ilçe başkan ve yönetimlerini görevden aldırmak istediği bile konuşuluyor.
Bırakın anlaşmayı, birlikte görüntülendikleri fotoğraf karesi gören neredeyse hacıya gidecek.
-İl Başkanının Belediye başkanları ile arası iyi değil.
Bırakın iyi olmamasını, Belediye başkanları içinde il başkanına muhalif olan ve bunu açıkça ilan eden belediye başkanları bile var.
-Belediye Başkanları ile il ve ilçe başkanlarının arası feci halde açık.
Bırakın ara açıklığını,kendi ilçe başkanını istemeyen Belediye Başkanı var.
-Partinin tek milletvekili de partiden atılmak üzere. Üstelik tek milletvekilinin partiden atılacak olmasına üzülen bile yok.
Zaten olsa da pek fark etmiyor. Çünkü Eskişehir'de anlaştığı ve birlikte hareket ettiği kimse yok.
-Parti Meclisi üyesinin İl ve İlçe Başkanları ile arası berbat.
Sürekli görmezden geliniyor.
-Parti Meclisi üyesinin Belediye Başkanları ile de arası hoş değil.
Bu durumu da hemen her zaman hissetmek mümkün.
-Kadın kollarında kongre yapıldı ama kadınlar arasındaki sıkıntı devam ediyor.
Hala Kadın kollarıyla Belediye gönüllülerinin psikolojik savaşı tam gaz sürüyor.
-Gençlik kollarına yapılan atama tam anlamıyla ortalığı allak bullak etmiş vaziyette.
Hala atama yasal mı değil mi tartışması bitmedi.
-Meclis üyeleri ayrı bir problem...
Çoğunun parti ile alakaları bile yok. Hatta içlerinde partinin yolunu bilen bile mevcut değil.
-Belediye Başkanları arasında sahte bir "aynı safta" duruyorlarmış görüntüsü var.
Ama herkes Belediye Başkanlarının birbirlerine karşı ne hissettiğini çok iyi biliyor.
-Partide herkes "Birlik beraberlik" ten bahsediyor ama...
İstedikleri birlik ve beraberlik kendi etrafında olsun istiyor.
-Başlayan Pazar toplantılarında herkes neyi eleştireceğini şaşmış vaziyette.
Yönetimlerden girip, belediyelerden çıkıyor her konuşan.
-Parti Eskişehir'de resmen ikiye bölünmüş durumda.
Hala,parti, parti binasından mı yoksa Belediyelerden mi yönetiliyor kimse anlamış değil.
Kısacası...
Doğru giden hiçbir şey yok CHP'de.
İşte CHP tam da bunları yaşarken,AK Parti öyle bir şey yapıyor ki,tüm yukarıda saydığımız CHP ile ilgili sıkıntıları adeta ortadan kaldırıyor.
Tıpkı, komisyonda kabul ettiği su zammını sonradan "Biz bu işten popülizm çıkartabiliriz.Vatandaşa hoş görünebiliriz" misali mecliste red etmesi gibi.
Tıpkı...
Yatırım programında kabul ettiği Kültür sanat bütçesini aynı misal mecliste budaması gibi.
Sözün kısası...
AK Parti Eskişehir'de hiç bir şey yapmayıp,hiç bir şeyi iyi gitmeyen CHP'yi sadece kenardan seyretse yetecek ama...
Durup dururken kendi ayağına kurşun üzerine kurşun yağdırıyor.
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Varsın caydırıcı olmasın


Kentte yaşamak zor.
Öncelikle, kentte yaşamanın bedelini ödemek gerekiyor.
Dahası...
Kentte yaşamanın bazı kuralları var.
Bu kurallara uyulduğunda, yaşam daha da kolay oluyor.
Uyulmadığında ise...
Yaşam olabildiğince zorlaşıyor.
Kalabalık kentlerin en büyük sorunlardan biri, Trafik.
Bağlantılı olarak da Ulaşım.
Trafik kurallarına uyuldğunda, her ne kadar alt yapı eksik de olsa, belli bir düzen içinde akıp gidiyor trafik.
Ancak...
Kurallar ihlal edildikçe , alt yapı olsada karmaşa ortaya çıkıyor.
Kentlerde, kurallara uymayanlara çeşitli yaptırımlar getirilmiş.
Bunların başında da cezalar var.
Bazı insanlar, cezaların caydırıcı olmadığını söyler.
Aslına bakarsanız, cezaların caydırıcı olmadığını düşünmüyoruz.
Zira, trafikte öylesine kural ihlali yapanlar var ki...
Bu insanlara olabildiğince ceza verilmesinden yanayız.
Adam, kırmızı yanmasına rağmen "Ne olacak geçeyim" diyor. Geçiyor da. Onun kırmızı ışığa rağmen geçmesi, trafiği anında kitilitliyor. Kuralı göz göre göre ihlal eden kişi, diğer sürücülerin hakkını da ihlal ettiği umurunda bile olmuyor.
Bir başkası, kırmızı ışıkta gelip, yaya geçidi üzerinde duruyor. Sanki heryer ona aitmiş gibi...
Yolda giderken, arkanızda sürekli selektör yakanlar, durup dururken acı acı korna çalanlar, yol kenarındaki suyu yayaların üzerine sıçratanlar...
Örnekleri çoğaltmak mükkün.
Anlayacağınız, bunları yapmaktan bir türlü vazgeçmeyenlere, yapılacak en güzel şey, cezadır.
Varsın ceza caydırıcı olmasın...
Hiç olmazsa...
Hata yapan ve yaptığı hatayı her defasında tekrarlamayı adet haline getirenlerin...
Cepleri de canları da şöyle bir yansın...
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

Vekil seçilen kadınlar seçildikten sonra konumlarını yükseltti...


2011 seçimlerinin Eskişehir için bir özelliği vardı.
Yıllar sonra ilk kez Eskişehir bayan Milletvekilini göndermişti Ankara'ya.
Hem bir değil iki bayan Milletvekili çıkmıştı Eskişehir'den.
Bu isimler...
Biri iktidar partisi'nden Ülker Can, diğeri ise MHP'den Ruhsar Demirel idi.
Her ikisi de Milletvekili olduktan sonra partilerindeki konumlarını yükseltmeyi başardılar.
Ülker Can, Milletvekili olduktan sonra AK Parti Kadın kolları Genel Başkan yardımcılığı görevine geldi.
Üstelik, Kadın kollarının teşkilattan sorumlu genel başkan yardımcısı oldu.
Ruhsar Demirel ise, milletvekili olduktan sonra partinin Genel Başkan yardımcılığı görevine geldi.
Genel başkan Devlet Bahçeli'nin ennyakınındaki isim oldu.
Kısacası...
Eskişehir'den yıllar sonra seçilip Ankara'ya giden ilk kadın milletvekilleri Ülker Can ve Ruhsar Demirel, konumlarını milletvekilliği görevlerinin de üzerine taşıyarak partilerinde önemli görevler üstlendiler.
Bu arada hakkını yemeyelim.
Eğer 2011 seçimlerinde CHP bir milletvekili daha çıkartabilseydi, bir başka kadın siyasetçi Gaye Usluer vekil olacaktı.
Gaye Usluer Milletvekili olamadı ama, o da konumunu CHP'nin en üst organı Parti Meclisine üye seçilerek yükseltmiş oldu.
Sonuç olarak...
Eskişehirli kadın siyasetçiler bir dönemi konumları açısından pek de fena geçirmedi.
........

Biraz da gülmek lazım

Bir bankada 5 tane yamyam, programcı olarak görevlendirilirler. Müdürleri onlara hitaben:
- "Şimdi burada çalışabilirsiniz. Burada iyi para kazanabilirsiniz.
Ama yemek yemek icin bankanın kafeteryasına gideceksiniz ve diğer çalışanları rahat bırakacaksınız" der.
Yamyamlar hiç bir çalışanı rahatsız etmeyeceklerine söz verirler. hafta sonra müdürleri gelir:
- "Çok iyi çalışıyorsunuz. Yalnız katınızdaki temizlikçi kız kayıp. Ona ne olduğunu biliyor musunuz?" diye sorar.
Yamyamların hepsi hayır derler ve bu işle hiç bir ilgilerinin olmadığını söylerler. Müdür gidince yamyamların şefi yamyamlara döner:
- "Aranızdan hangi maymun temizlikçi kızı yedi?" diye sorar.
En arkadaki yamyam alçak bir sesle cevap verir:
- "Ben yedim" Bunun üzerine şef söyle cevap verir.
- "Ulan aptal! Biz 4 haftadır grup müdürleri, bölüm müdürleri, proje yöneticilerini yiyip duruyoruz ki kimse farkına varmasın diye, nasıl olsa onların bir işe yaradıkları yok senin durup dururken temizlikçi kızı yemen şart mıydı?!"

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi