
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
CHP'liler, disipline verdikleri Türk-İş başkanını ziyaret ederse...
Türk-İş Eskişehir temsilcisi Nejat Kılıç, sendikacılığının yanı sıra CHP üyesi olan bir isim.
Büyükşehir Belediyesi'nin, bilet gişelerini özelleştirme girişimi neticesinde, gişelerde çalışan işçiler işsiz kalınca zehir zemberek bir açıklama yaptı.
Yaptığı bu açıklama sonrasında "CHP'li Büyükşehir belediye Başkanına hakaret ettiği" gerekçesiyle, CHP kendisi hakkında disiplin soruşturması başlattı.
Soruşturmanın başlatılmasını da bizzat CHP nin il başkanı istedi.
Netice olarak:
CHP Nejat Kılıç'ın savunmasını istedi, o da verdiği savunmada "Ben sendika başkanıyım kardeşim. İşçinin hakkını savunuyor, yani işimi yapıyorum" dedi.
Disiplin soruşturmasının sonucunda da Nejat Kılıç'a "Büyükşehir belediye Başkanına hakaret" ettiği gerekçesiyle kınama cezası verildi.
Bir anlamda...
Türk-İş Eskişehir temsilcisi, yılların sendikacısı Nejat kılıç CHP'den ihraç edilmenin eşiğinden döndü.
İşte, CHP nin il yönetimi...
Yani...
Nejat Kılıç'a disiplin soruşturması açan yönetim, önceki gün Nejat Kılıç'ın temsilciliğini yaptığı Türk-iş'i ziyaret etmiş.
Ziyarette konuşan CHP 2nci başkanı Emre Genç ise Nejat Kılıç'a:
-"Eskişehir'de birlikte hareket edelim. Sendikasız işçiler, işten atılan işçiler, taşeron işçilik gibi uygulamalar ile sendika ve çalışma hayatı ile konuları birlikte gündeme getirelim" önersinde bulunmuş.
Yıllardır tanırız Nejat Kılıç'ı.
İyi, düzgün ve olgun bir insandır.
Öyle olmasa, CHP'li Emre Genç'in bu konuşması sonrasında kalkıp:
-"İyi güzel söylüyorsun da, işten atılan işçinin hakkını savundum diye, yöneticisi olduğun parti beni disiplin kuruluna verdi" derdi.
Hatta...
-"İşçileri kapının önüne koyan belediye Başkanlarını eleştiriyoruz diye beni partiden atmaya kalktınız" diye lafı da sokardı.
Dahası...
-"Sendikacılık görevimi yaptığım için kalkıp bana kınama cezası verdiniz. Şimdi kalkıp "Sendikasız işçiler, işten atılan işçiler, taşeron işçilik gibi uygulamalar ile sendika ve çalışma hayatı ile konuları birlikte gündeme getirelim" diyorsunuz. Bu kafayla işçilerin hakkını birlikte nasıl gündeme getirebileceğiz ki?" diye, orada bulunan CHP yöneticilerinin her birini bozum bozum da bozardı.
Hiç birini yapmamış Nejat Kılıç...
-"Misafir umduğunu değil bulduğunu yer" sözüyle hareket edip, verip veriştirebilecekken, tam tersi CHP'li misafirlerine son derece nazik davranmış.
Hatta Emre Genç'in "İşçilerin haklarıyla ilgili konularda birlikte çalışalım" önerisine"Olur tabii. Neden olmasın" türünden laflar etmiş.
O yüzden...
Nejat Kılıç'ın bu ziyarette tüm bu söylediklerimizi yapabilecekken yapmamış olmasının nedenini hiç merak etmiyoruz.
Çünkü...
Yukarıda da söylediğimiz gibi Nejat Kılıç iyi, düzgün ve olgun bir insandır.
Ancak...
Türk-İş'e giden CHP'li yöneticilerin, ziyaret sırasında "Ulan biz bu adamı işçi hakkını savundu diye disiplin kuruluna verdik. İşten çıkartmaları eleştirdi diye partiden atmaya kalktık. Bizdeki de nasıl bir kafaymış?" diye içlerinden geçirip geçirmediklerini doğrusu çok merak ediyoruz...
.....
Bir yerde
bir tuhaflık var ama...
Çevre ve Şehircilik Bakanı "Eskişehir'e süper bir kent kuruyoruz" diye bir açıklama yapıyor.
Kocakır mevkiinde, 75 Bin kişinin yaşayacağı koskoca bir kent yapılacağından söz ediyor.
Kimsenin o ana kadar böyle bir şeyden haberi yok.
İktidar partisi milletvekilleri ve yöneticilerinin hiç haberi yok.
Ardından...
Büyükşehir belediye başkanı "Gerçekten süper kent süper olacak" diye basın toplantısı düzenliyor.
Bakanlıkla birlikte çalışıldığını söyleyip, 25 binlik planlara bağlanıyor konu.
Bu arada.
Belediye meclis üyeleri ve diğer belediyelerin de o ana kadar haberi yok.
Bu arada...
Kurulacağı söylenen 75 bin kişinin yaşayacağı yeni süper kent'e Suriyelilerin yerleştirileceği dedikoduları dolaşmaya başlıyor.
Eskişehir'de birkaç gündür "Süper kent" muhabbeti sürüp gidiyor.
Bakanlık bunun neresinde?, büyükşehir ne tarafından tutuyor?,Diğer belediyelerin konumu ne?, Milletvekilleri ve meclis üyeleri niçin bu işeten bi haber?, süper kent denilen yere Suriyeliler mi gelecek?
Herkes birbirine bir şeyler soruyor.
Yukarıda da söyledik.
Bir "Süper Kent" muhabbeti var.
Ama...
Bu işte galiba bir tuhaflık da var.
......
Neden olmasın?
Hemen herkesin, hemen her gün mutlaka gördüğü bir kötü tablo var cadde ve sokaklarda.
Çöp toplama köşelerinin etrafı, çöplerden akan sular nedeniyle hem simsiyah vaziyette, hem de sürekli pis koku yayan bir durumda.
Neredeyse, çöp konulan tüm kaldırım üzerleri bu halde.
Yukarıda da söylediğimiz gibi, hemen herkes bunu hemen her gün görüyor.
Herkesin gördüğünü, yetkililerin görmemesi zaten düşünülemez.
O halde...
Birileri çıksa da, bu işe bir son verse...
İnsanların yürümesi için yapılan yollar, konulan çöplerden sızan suların yarattığı kirlilikle kaplanmasa.
Bu söylediğimiz olur mu?
Neden olmasın?
Tabii ki olur.
Ancak...
Bu şehri yönetenler yolda yürürlerken önlerine bakarlarsa...
Ve
O çöpü çıkartanlar, içindeki pis suyu sızdırmayacak şekilde çıkartmaya özen gösterse neden olmasın...
.....
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Dursun iş için müracaatta bulunmuş.
İşe alınması için bazı evraklarla birlikte 8 adet de vesikalık fotoğraf istemişler.
Ancak Dursun vesikalık fotoğrafın ne olduğunu bilmiyormuş.
Hemen akıl hocası Temelin yanına koşmuş.
Durumu anlatmış.
...Temel: Bildiğim kadarıyla vesikalık fotoğraf belden yukarı çekilen fotoğraftır.
Sen şuraya çukur kaz içine gir.
Bende fotoğraf makinesi getireyim.
Fotoğrafını çeker veririz demiş.
Dursun başlamış çukur kazmaya, temel fotoğraf makinesi getirmeye gitmiş.
Temel bir de gelmiş ne görsün.
Dursun 8 tane çukur kazmış.
Temel: Ula Dursun niye 8 çukur kazdın demiş.
Dursun: 8 vesikalık lazım ya..
Temel: Ula salak ben zaten 8 tane fotoğraf makinesi getirmiştim.