
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
ÇİFTÇİ MAĞDUR EDİLMEMELİ
6. Uluslararası Eskişehir Tarım Fuarı' nda, konuştuğumuz bir çiftçi" ...Fuarda sergilenen araçlarla, gurur duyduk ama çitçi, her alanda zor durumdadır. Özellikle de hububat ve süt para etmiyor. Emeğimizin, karşılığı alamıyoruz. Çözüm bulunmaz ise hayvanları kesime gönderilebiliriz. " sözleri, dikkatimizi çekti.
Ülke bazında da, süt üretimi ile ilgili ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Nitekim Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Sayın Bayraktar, çiğ süt fiyatlarının artmamasının üreticiyi mağdur ettiğini, söyledi.
2014 yılında, 8 milyon 625 bin 743 ton olan sanayiye aktarılan inek sütü miktarının, 2015 yılında yüzde 3,6 artışla, 8 milyon 934 bin 245 tona çıktı ama hala süt üreticisi mağdurdur.
Süt üretimini, içinde bulunduğu zor duruma, mutlaka çözüm bulunmalıdır. Öncelikle de devlet tarafından, destek verilmeli ve süt ürünleri işlenerek, ihracatı mutlaka sağlanmalıdır. .
Ayrıca tarımda, yaşanan sorunları sorumlusu siyasi iktidarlardır. Çünkü çok partili dönemde, her gelen siyasi iktidar, "KALKINMA KÖYDEN BAŞLAYACAKTIR" sloganı ile umut verdi. Ancak hiçbir siyasi iktidar, bu vaadini beklenen şekilde, yerine getiremedi. Hatta bu vaat entelektüel çevrelerce, yadırgandı ama aynı çevreler,"Serbest Pazar Ekonomisini" öne sürerek, tarımın desteklenmesini söylediler.
Batı ülkelerinde, çiftçinin genel nüfusa oranı %5-6 arasındadır. Bizde ise bu oran, %40'ın üstündedir. AB'de nüfus aktif nüfusun %5'i olurken, AB'de bütçesinden ayrılan pay,%46'dır. Yani AB'de bütçesinin, yarıya yakın kısmı tarım kesiminin desteklenmesine ayrılmıştır. Buna rağmen de Avrupa Birliği, bu desteklemeyi yetersiz görmektedir.
Türkiye'de ise destekleme oranları, her geçen yıl azalıyor. Girdi fiyatları yükselirken mahsullere verilen taban fiyatlarda, ciddi düşmeler var. 1980'li yıllardan itibaren, yanlış ve haksız tarım politikaları, yanında tarım ürünlerinin ithalatının serbest bırakılması da kötü gidişin tuzu biberi oldu. Bu sebepten de geçmişte tarım ürünleri açısından kendi kendine yeterli yedi ülkeden biri olan, Türkiye, Bugün siyasi otoritenin hataları nedeniyle, tarım ürünleri ithal eden bir ülke haline getirildi.
Elbette Eskişehir'de, Türkiye'deki tarım politikalarından etkilenmektedir. Özellikle de hububat ve pancara verilen taban fiyatlar, Eskişehir çiftçisini sürekli mağdur etti. Çünkü Eskişehir, tarımı, iki temel ürüne dayanmaktadır. Hububat ve şeker pancarı. Bu iki temel ürün de, siyasi otoritenin "HALKIN EKMEĞİ" bakış açısıyla, sürekli fiyat baskısı altında tutulmuş, İki ürün de uluslararası pazarlara, açık olmadığı için, kaynak yaratamadı.
Şu bir gerçek ki, hububat ve pancara, Ankara'da taban fiyat verilmektedir. Ankara daki taban fiyatı belirleyicisi, siyasi irade ise siyasi geleceğini ve çıkarını düşünerek, halka ucuz ekmek ve şeker yedirebilmek için, maliyet ve fiyat ilişkisini hiç dikkate almaksızın, Eskişehir'deki, iki temel ürünün, fiyatını sürekli baskı altında tuttu ve Eskişehir çiftçisini de sürekli mağdur etti.
Eskişehir' in, ekonomisine tarımın katkısı, yıllarca küçümsenmeyecek boyutlarda oldu. Bu katkı daha da artırılabilir ve sanayi ve ekonominin motoru haline de getirilebilir. Yeter ki tarım alanları daha verimli kullanılsın, tarıma dayalı sanayi yatırımları teşvik edilsin ve destek verilsin. Dünyadaki tarımla ilgili teknolojiler de zamanında tarım sektörüne aktarılsın, çiftçi ile ilgili seminerlere de süreklilik kazandırılsın.
Elbette çiftçi ile ilgili alanda, siyasi otorite kadar, çiftçi ile ilgili sivil toplum örgütlerinin, özellikle de Ziraat odalarının da sorumluluğu vardır. Ancak ziraat odaları Noter görevi görmekte, tarımda verimi artıracak, tek girişimde bulunmamaktadır. Bu durumu pek çok kere durumu yasal çözüm bulunması için milletvekillerine ilettik ancak çözün bulunamadı.
Türkiye'de, tarım sektörü, insanların beslenmesi, istihdamı, ekonomiye katkısı ve ihracat potansiyeli bakımından, büyük önem taşıyor. Ancak Türkiye için, sahip olduğu tarımsal kaynakların tespiti, geliştirilmesi, amacına uygun kullanılması ve bu çalışmaların, kaynakları kullananlarla beraber planlanması, gerekmektedir. Çünkü Çiftçi her dönem Türk toplumun, her dönem teminatı oldu.
Nitekim Büyük önder ATATÜRK, " Milletimiz, çok büyük acılar, mağlubiyetler, facialar görmüştür. Bütün olanlardan sonra, yine bu topraklarda bulunuyorsa, bunun temel sebebi şundandır: Çünkü Türk çiftçisi, bir eliyle kılıcını kullanırken, diğer elindeki sabanla topraktan ayrılmadı. Eğer milletimizin, büyük çoğunluğu çiftçi olmasaydı, biz bugün dünya yüzünde bulunmayacaktık." demiştir.
Türk çiftçisi, her şeyin, her hizmetin, en iyisine layıktır.