4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

ÇOCUK VE ŞİDDET

Son yıllarda, okullardaki şiddet olaylarında çıta, her geçen gün daha da yükseliyor. Bu durum, kaygı verici boyutlara ulaştı. Özellikle Yunus Emre Endüstri Meslek lisesinde yaşanan bıçaklama olayı, öğrenci ve velileri kaygılandırmıştı.
İkinci dönem, şiddete yönelik olaylar ne boyutta olur bilinmez ama "Türk Eğitim-Sen ", okullarda güvenlik sorunu ve çeteleşme" konusu ile ilgili anket çalışması yaptı. Ortaöğretim kurumlarının, 9, 10 ve 11. sınıfında okuyan 780 öğrenci üzerinde gerçekleştirilen anket, Ankara, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Denizli, Elazığ, Kars, Mersin, Ordu ve Yozgat'ta düzenlendi.
Ankete katılanların yüzde 36'sı, meslek lisesi, yüzde 32.8'i genel lise, yüzde 31.2'si Anadolu lisesinde eğitim görüyor. Anket sorularını cevaplayan öğrencilerin, 13.3'ü "okulda ya da okul çevresinde fiziki bir saldırıya maruz kaldığını" belirtirken, yüzde 54.4'ü bunu "okul içindeki güç kullanmaya eğilimli öğrenci gruplarının", yüzde 30'u "okul çevresine gelen okul dışındaki öğrencilerin", yüzde 10'u "güç kullanmaya eğilimli sokak gruplaşmalarının", yüzde 5.6'sı da "kötü alışkanlıklar edinmiş grupların" gerçekleştirdiği görüşünü belirtti.
ERGENLİK ÇAĞI ile ilgili yazımızdan sonra gelen e-maillerde, çocukları suça iten pek çok neden sıralanmış, hatta "DAYAĞIN en isabetli çözüm olacağını, söylendi. Oysa dayak iyi bir şey olsa idi cennetten çıkartılmazdı. Ayrıca dayak, aczin bir ifadesidir.
Ayrıca çocuklarımızı suça eden toplumdur. Çünkü günümüzde çocuklar, her dakikasında, dört ciddi suçun işlendiği bir dünyada, gözlerini açmaktadır. Dünyada, kayıtlara geçmeyen gizli suçlar ve anti sosyal davranışlar, daha geniş bir suç tablosu ortaya çıkarmaktadır. Hukuki yönden, 14 yaş, AB ve Türkiye' de en çok suç işlenen yaştır.
Bu yaşlar, Ergenlik dönemine rastlamaktadır. Bu dönem, çocuğun hızlı, bir bedeni ve ruhu gelişim dönemidir. Bu hızlı gelişmenin, yarattığı dengesizlik, bilgi ve eğitim ve tecrübe eksikliği gencin sosyal normlara uyum göstermesini zorlaştırmaktadır. Çocuklarımız, 14-15 yaşlarında, ergen suça yönelme, aile ve otoriteye karşı koyma eğilimindedir. Genç 16 yaşında herkese karşı daha hoşgörülüdür. Hayatı olduğu gibi kabul etmiştir.
Çocuk suçluluğunun kaynakları ve çeşitlerini şu başlıklarda toplayabiliriz.
Çocuklarda, zekâ ve gelişim geriliği suç işlemede, önemli bir neden durumundadır. Bu çocuklar, dış etkenlerden oluşan baskıya karşı zayıftırlar. Bir araştırmada, cezaevlerinde, 608 mahkûm çocuğun %28' nin zihinsel engelli olduğu tespit edilmiştir.
Çocukların, saldırgan tutumlarında anne babalar, özellikle de toplumun büyük rolü var. Her gün öfke patlamalarının yaşandığı bir evde veya kavgaların, hüküm sürdüğü toplumda, yaşayan çocuğun, sakin bir mizaca sahip olması beklenemez. Yurt dışında verilen örneklerin yanında, ülkemizdeki şiddet vakaları, biraz daha hafif kalıyor. Ancak yine de çocuklarda şiddet, pek çok anne-babayı ve uzmanı düşündürüyor.
Okullardaki olayların başında, yüzde 33,9 ile yumruk, tekme, tokat gibi fiziksel zarar verme yer aldı. Okullarda en fazla görülen ikinci şiddet türünü, yüzde 19,5 ile zorbalık, tehdit, sataşma oluşturdu. Bunu yüzde 12,1 ile dedikodu, "lakap takma" izledi.
Şiddet olaylarında, silah, kesici-delici alet getirme oranı yüzde 7,6 oldu. Okullarda eşya ve mala zarar verme yüzde 9, çalma gasp yüzde 6,7, madde kullanımı yüzde 4,5, cinsel taciz, yüzde 3, kesici, delici silahla yaralama yüzde 2,1, çete oluşturma ve katılma yüzde 1, ölümlü olay yüzde 0,4 oranındadır.
Yapılan anketlerde, okulda şiddet sebebini yüzde 55.6 ile "manevi değerlerdeki yozlaşma" olarak, yüzde 21 ile "Aile içindeki eğitim yetersizlik" diğer sebep olarak da "Eğitimdeki yetersizlik", ", "Ceza kanunlarındaki yetersizlik" ve "eğitimdeki yetersizlik" sebep olarak gösterildi.
Ergenlik çağında çocuklarımız, suça yönelme, aileye ve otoriteye karşı koyma eğilimindedir. Çocukların suça ve şiddete yönelmelerinde, pek çok etken vardır. Bu etkenler kaldırılmadığı sürece de, okullarda şiddet devam edecektir.
Şu bir gerçek ki, okullardaki şiddet olaylarında okulun büyük rolü vardır. Okuldaki öğretmen ve yöneticilerin, çocukların ilgi ve ihtiyaçlarına dikkat etmemeleri, gereken rehberliğin yapılmaması, öğretmenlerin yanlış disiplin ve eğitim anlayışı başlıda nedenlerdir.
Çocukları, kendi ayakları üzerinde duruncaya kadar, cesaretlendirilmek, korunmak ve destek almak için, ebeveynlerine ve aile üyelerine muhtaçtırlar. Ayrıca çocuklardaki tüm olumsuzluklar, doğuştan değil, sonradan kazanılan davranışlardır. Sorumlu olan ve sorgulanması gereken ise çocuklar değil, AİLE, OKUL ve TOPLUM olmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi