2-Sedat AYDOĞAN (DETAY)

2-Sedat AYDOĞAN (DETAY)

"ÇOCUKLARIMIZA SEVGİMİZİ SANALDAN DEĞİL GERÇEKTEN HİSSETTİRELİM"



“çocukların nasihatten çok, iyi örneğe ihtiyaçları vardır.”
Joseph Joubert
+++
Farkında mısınız, bilmem!
“Bu benim hayatım” diye diye duyarsızlaşıyoruz.
Yakınlarımızın acısını, mutluluğunu, kırgınlıklarını dinlerken merak duygusu oluyor ön planda. Onlarla beraber üzülmüyoruz, sevinmiyoruz.
Ya da onları anlamak için uğraşmıyoruz.
Duygulardan uzak, eleştirmeye çokça meyilli bir iletişim biçimi gelişiyor ve yerleşiyor hayatlarımıza.
Bu yüzden insanlar sessiz kalmayı tercih ediyor çoğu zaman.
çocuklarımız mesela, konuşmuyorlar birbirleriyle.
Ellerinde bir teknolojik aletle geçiriyorlar tüm zamanlarını.
Ailelere bakıyoruz çocukları ile iletişim kurmuyorlar.
“Nasılsın?” değil “Sınavdan kaç puan aldın?” oluyor ilk soruları.
Resim yapmayı seven bir çocuğa “Bunlar sana sınav kazandırmayacak” diyorlar.
Bir araya gelen velilerin tek gündemi çocukları oluyor.
Ama bu gündemlerin neredeyse hepsi sunî.
“Benim oğlumun İngilizcesi çok iyi” “Benim kızım şu sınavda birinci oldu” “Bizim çocuk doktor olacak, şimdiden başladı kendini göstermeye” gibi konuşmalarla çocuklar üzerinden egolarını tatmin etmeye çalışıyorlar.
Bu konuşmalardan sonra problemlerin asıl sebebi olan “kıyaslama” başlıyor.
çocuklar sürekli başkaları ile kıyaslanıyor.
Bireysel farklıkları, yetenekleri, kişilikleri hiçe sayılıyor.
Anne ya da baba sosyal medyadan bir fotoğrafını paylaşıyor çocuğunun,
“Canım oğlum, canım kızım, dünyam vs…”
çocuklar sadece buradan okuyorlar ailelerinin onlara olan “sevgilerini”.
Böylece doğal olandan farklı bir iletişim yöntemi öğreniyorlar.
Kıyaslama, eleştirme odaklı, samimiyetten uzak yapay ve teknoloji destekli bir iletişim.
Ona “Bugün nasılsın?” yerine başka sorular sorulduğu için o da öğrenemiyor gelen misafire “Nasılsınız?” demesini.
“Seni çok seviyorum canım oğlum/kızım” sözlerini sosyal medyadan okuduğu için, bir arkadaşı ile içten sohbet edip, sevgisini söylemek yerine “İyi ki varsın” yazıyor sosyal medyada paylaştığı bir fotoğrafın altına.
Sürekli kıyaslandığı için herkesle, o da kıyaslıyor başkalarıyla hem kendini hem başkalarını. Etrafındaki güzellikleri görmeyi, anlamayı değil o güzelliklerin fotoğrafını çekip paylaşmayı öğreniyor.
Bir acıyı yüreğinde hissetmek yerine, sosyal medyada o acıyı “anmak” ile yetiniyor.
Sözün kısası;
“çocuklarımız artık gerçek iletişimi bilmiyor, öğrenemiyor, duyarlı ve farkında olamıyor.”
+++
Bugün seçim günü…
Siyasetten uzak, biraz dertleşelim istedik.
Etrafımızda olup bitenlere bir kez daha bakalım;
“çocuklarımız için neler yapabiliyoruz, neler yapmak zorundayız” gibi soruları kendimize bir kez daha soralım istedik.
Herkese iyi pazarlar, iyi seçimler…






















Önceki ve Sonraki Yazılar
2-Sedat AYDOĞAN (DETAY) Arşivi