
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
ÇÖZÜM TARIMSAL ÜRETİM
Ankara'da, düzenlenen Türkiye Esnaf Buluşması'nda, konuşan Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, "Milletimiz, özellikle sebze ve meyve fiyatları, başta olmak üzere günlük hayatını doğrudan etkileyen, fırsatçılar karşısında, haklı olarak çok öfkelidir. Biz de öfkeliyiz. İşte onun için, bu tanzim satışların kurulması, kararını aldık. " ifadelerini kullandı.
Oysa tarım ürünlerindeki, fiyat artışlarında, hükümetin de sorumluluğu var. çünkü tarımsal üretim yapan çiftçinin, maliyetlerini artıracak kararları peş peşe alıyor. İthalat için kapılar sonuna kadar açılıyor. Yetersiz destekler ise çok geç ödeniyor. Tarımda, girdiler pahalıdır. üstelik, bütün bunların, gıda fiyatlarını düşürmek için yapıldığı söyleniyor.
Elbette fiyat artışlarında, bazı esnaf, sorumlu olabilir ama çözüm, her alanda “üRETİM” dir. özellikle sebze ve meyve fiyatlarındaki artışı önlemek için, tarım alanlarının korumalı, tarıma yeterli destek verilmeli ve tarımsal üretim artırılmalıdır.
öte yandan yıllardır, siyasi iktidarlar, tarafından, “Tarım Reformu” sürekli gündeme getirildi ama bir türlü hayata geçirilemedi. Yanlış tarım politikaları sonucu, yaşanan bu olumsuz koşullar, reel sektörü etkilediği kadar, tarım sektörünü de büyük ölçüde etkiledi.
öte yandan ülkemizde, yeteri kadar tarım alanı olmadığı halde, mevcut tarım alanları da çeşitli nedenlerle yok olmaktadır. ülkemizde, 814,578 km²' olan yüzölçümü içerisinde, tarım yapılabilir, 28 059.000 hektar tarım arazisi bulunmaktadır.
. Devlet Su işleri verilerine göre, bu alan içinde, ekonomik olarak sulanabilir tarım arazisi 8.500.000 hektardır. Hala kamu yatırımları ile gerçekleştirilen, sulamalar ve halk sulamalarının toplam alanı 3 829 175 hektardır.
ülkemizde, Devlet Su İşleri tarafından inşa edilerek, işletmeye açılmış tarım alanı, 2.072.571 hektardır. Bu alanın, 169.737 hektarlık kısmı, imar ve imarsız yapılaşmalarla, tarım dışı bırakılmıştır.
Hâlbuki bu topraklar 1.sınıf tarım toprağı vasfında, sulama ve drenaj tesisleri yapılmış, kısmen de yılda iki ürün alınan, tarım alanlarıdır. Son 20 yıl için de bu şekilde yok olan tarım alanı, Bursa, Manisa, Tokat, Bolu, Söke, Mersin ve Eskişehir ovaları sulama alanlarından daha büyüktür.
Eskişehir, 1.365.248 ha. yüzölçümüne sahiptir. Bunun,, 582.500 ha. alan, yani ili yüzölçümünün %42.7’si, tarım arazisidir. Eskişehir’de, sulanabilir tarım arazisi, 350133 ha.(%59.64), sulanan arazi 83135 ha (%14.2) sulanamayan arazi ise, 226102 ha (40.46) dır.
Eskişehir’de, mevcut tarım alanlarından yeteri kadar yaralanamadığı gibi, çeşitli nedenlerle mevcut tarım alanları da yok ediliyor. Nitekim Tepebaşı Ziraat Odası Başkanı Süleyman Buluşan, Eskişehir’de, 11 bin dönüm verimli tarım arazisinin, beş yıl içerisinde imara açılarak, yok edildiğini söyledi.
Türkiye’nin, önde gelen tarım merkezlerinden, Mersin’de, son 15 yılda 90 bin, Adana’da 200 bin, Hatay’da, 60 bin dekarlık tarım alanı yok oldu. Antalya’da ise imarlaşmanın yanı sıra, “turizm” adı altında otel ve tatil köylerine ayrılan bölgelerin de içine girmesiyle 170 bin dekarlık verimli tarım arazisi, imara açılarak betona gömüldü. Hatta bir yetkilimiz, bu illerde, tarımın dağlarda yapıldığını söylemişti.
Türkiye’de, tarım sektöründe, düzenli bir kayıt sistemi ve veri tabanı yok. Tarımsal işletmeler, teknik ve ekonomik büyüklüğün altında ve çok parçalı yapıdadır. Toplulaştırmaya ise, yok denecek kadar azdır..
Tarım sektöründe, sermaye birikimi ve örgütlenme yetersizdir. ürün planlaması ve yönlendirilmesi yapılmamaktadır. çiftçilerin, büyük çoğunluğu bir yıl evvelki mahsullerle ilgili arz-talebe göre ekiş yapmaktadır. Tarımsal pazarlama faaliyetleri yeterince gelişmemiş destekleme politikaları yönlendirici olmayıp,,kaynaklar çiftçilere yeterince ulaşmamaktadır.
çiftçinin, gelir dağılımı bozuktur. Türkiye’de yıllardır gündemden düşmemsine rağmen, “SANAYİ-TARIM” entegrasyonu sağlanamamıştır. Yani tarım ürünleri, sanayinin motoru haline getirilemedi. Tarım arazilerinin, amaç dışı kullanımları ve erozyona karşı korunamıyor. Tarımsal ürünlerde, yeteri kadar verim artışı sağlanamamıştır.
ülkemiz şartlarına uygun, hayvan ıslahı gerçekleştirilememiştir Dünyada tercih edilen,” ORGANİK TARIM” ,yeteri kadar yapılmamaktadır. Tarımda, girdiler pahalıdır. En dikkat çeken bir başka hususta, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, halen 1991’de çıkartılan kanun hükmündeki kararname ile yönetilmektedir
Günümüzde, tüketim alışkanlıklarının.hızla değiştiğini, nüfus artışı, tüketim alışkanlıklarının değişmesi, küresel ısınma nedeniyle,, gıdaya ulaşmanın, önümüzdeki yıllarda daha zor ve pahalı hale gelecektir.
ülkemizde, halkımızın, yiyecek ihtiyacını karşılamak, tanzim satışları ile karşılamak mümkün değildir. O nedenle de tarımda, üretmek ve verimliliği artırmak, sürdürülebilir, tarımı gerçekleştirmek ve desteklemek tek yol olarak görünüyor.