1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Dedikodunun geldiği seviye iflastan da kötü...

Kim ne derse desin piyasalarda adı konmamış bir kriz yaşanıyor.
Piyasalarda yaprak dahi kımıldamayan günler yaşıyoruz.
Eski karlar yok.
Eski alışveriş de yok.
Alacaklar tahsil edilemiyor.
Alacaklar tahsil edilemediği için borçlar da ödenemiyor.
Lokomotif sektörlerden olan inşaat sektörü neredeyse dibe vurmuş durumda.
Yatırım yapılmıyor eskisi gibi zira insanlar önlerini dahi göremiyor.
Eskiden gözü kapalı girilen ortaklıklar ya da yatırımlar tamamen bitmiş durumda.
Herkes son derece tedbirli.
Oteller ve mekanlar başta olmak üzere hizmet sektöründe eski müşteriye hasret kalınmış durumda.
Hal böyle olunca birçok firma yaşam mücadelesi verir hale geldi.
Aralarından bazıları da kepenk kapatmak durumunda kaldı.
Faaliyetine son veren firmalar arasında Eskişehir'de yılların emeği ve güveniyle bu günlere gelmiş firmalar da var.
Son günlerde mutlaka kulağınıza çalınmıştır.
Bir marketler zinciri ile bir demir ticareti firmasının battığı yayılıyor kulaktan kulağa.
Her ikisi de Eskişehir'de temiz ticaret yapan, yıllar itibarıyla güven sağlamış, bu güne kadar da yaptıkları ticaretlerinde herhangi bir ahlaksız hareketleri görülmemiş firmalar.
Yukarıdaki nedenleri sıraladığımızda bu batışlarda bir acayiplik yok.
Mali yapısı en sağlam firmaların bile, yukarıda saymış olduğumuz nedenlerin biri yüzünden zor duruma düşüp, kepenk kapatabilir.
Alacağını tahsil edemediği için girdiği borcun altından kalkamayabilir.
Ya da...
Güvendiği herhangi bir müşterisinin teminatlarını yerine getirmediği ya da getiremediği için iflas bayrağını çekmiş de olabilir.
Hatta.
Batışıyla birlikte pek çok kişiyi zor duruma düşürüp, onları da batma noktasına getirmiş olabilir.
Ancak...
Bu durum, o firmaların insanları dolandırmaları, etraftan para ve evraklar toplayarak kaçmaları, vurgun yapmaları şeklinde değerlendirilemez.
Zaten bu söylenilenleri yapacak olsalar,bugüne kadar ellerine geçen pek çok fırsatta yaparlardı.
Ne yazık ki, şehirde battığı söylenen bu iki firma ile, muhtemel batacak firmalarla ilgili dedikodu almış başını gidiyor.
"Tası tarağı toplamış kaçmış" dan tutun da, "90-100 milyon lira ile kayıplara karışmış" a kadar türlü türlü senaryolar yazılıyor.
Herkes başkasından duyduğunu, bir başkasına anlatırken söz konusu rakamın üzerine bir rakam daha ilave ediyor.
Dinlediğinizde, sanırsınız ki iki tane firma, koca Eskişehir'de dolandırmadık kimse bırakmamış.
Bu son derece çok kötü bir durum.
Hatta.
Eskişehir'e mal olmuş firmaların batmasından da kötü ve üz üzücü bir durum bu...
O yüzden...
Battığı söylenen firmalarla ilgili ne dolandırıp kaçtıklarına n de ortada dolaşan rakamlara pek itibar etmeyin.
Zira...
Yukarıda da söyledik, ekonomik olarak öylesine zor bir dönemden geçiliyor ki, kimseye "Battın" diye kızılacak bir durum gerçekten yok...
.....

Kılıçdaroğlu'nun bugün söylediği...
CHP'nin bir türlü halka inemediği ve bu yüzden oylarını arttıramadığının tartışıldığı ve bunun yollarının arandığı bir süreçte şöylesine bir yazı kaleme almıştık.
"Çok yakın bir zamanda mahalli seçimler yapıldı Eskişehir'de.
CHP merkezi kazandı ama, ilçeleri kaybetti.
AK parti ise, ilçeleri kazandı ama merkezi kaybetti.
Dolayısıyla her iki partinin de, seçimlerden tam anlamıyla başarılı çıktığını söylemek zor.
Ama şu da bir gerçek ki; yapılan mahalli seçimlerde "Başarı" anlamında en dikkati çeken sonuç, Tepebaşı'nda Ahmet Ataç'ın aldığı sonuç oldu.
Zira...
Ahmet Ataç Tepebaşı Belgesinde hem rakip partilerin adaylarından, hem kendi Belediye Meclisinden hem de kendi partisinin seçim kazanmış büyükşehir adayından daha fazla oy alarak seçimi tamamladı.
Peki, neydi Ahmet Ataç'ı bu denli başarılı kılan etken?
Hemen söyleyelim: bize göre kesinlikle Belde Evleriydi.
Tıpkı, CHP'nin Halkevleri modelinin benzeri bir model ile 20'den fazla mahallede kurulup faaliyet gösteren Belde evleri, 50-60 Bin ev kadınına 5 yıl boyunca hizmet verdi.
Sporundan, el becerilerine kadar ücretsiz kurs alabilmek için Belde evlerini dolduran kadınlar, direkt olarak Belediye yönetimi ve Başkanı ile diyalog kurma imkanı buldu.
Evden dışarıya çıkmayan kadınlar, Belde evlerini adeta ikinci evleri bildi.
Aralarında samimi dostluklar, muteber arkadaşlıklar başladı.
Yeri geldi Belediye yönetimi ve başkanı onları yönlendirdi, yeri geldi onlar Belediye yönetimi ve Başkanını yönlendirdi.
Kadınlar Belediye Başkanını daha iyi anlayıp sevdi, belediye başkanı halkın çoğunluğunu oluşturan bu kadınları daha iyi anlamaya başladı.
Kısacası...
Ahmet Ataç'ın Belediye Başkanı olarak halka inmesi, halkın dilinden anlaması ve halkıyla aynı frekansı yakalamasında Belde evlerinin büyük payı oldu.
Hala da olmaya devam ediyor.
Sonuç olarak...
300 Bin nüfuslu bir Belediye'de bu yapılabiliyor ve başarılı sonuç alınabiliyorsa, halka inebilme adına bir benzeri de CHP tarafından rahatlıkla yapılabilir.
Yapılmıyorsa...
Yani, halka inebilme adına var olan ve geçmişte başarıyla uygulanan projeler dahi hayata geçirilmiyorsa...
Kusura bakmayın ama bu CHP'nin amacı halka falan inmek değil, mevcut durumu korumaktan ibarettir...
Amaç bu olduğu sürece, CHP ne iktidar yüzü görecek, ne de o halkı anlayabilecektir.
Kendini halka bir türlü anlatamıyor olması da, işin çabası olacaktır..."
Kısacası...
-"CHP halka inmek istiyorsa, Ahmet Ataç'ın tepebaşı bölgesinde yaptıklarını örnek alıp, bunu Türkiye genelinde bir yol haritası olarak belirlemelidir" demiştik.
Ne denli doğru bir tespitte bulunmuşuz ki, yazımızın üzerinden 3 yıla yakın bir zaman geçmesine rağmen, önceki gün Ankara'ya giden Tepebaşılı kadınlara hitap eden CHP lideri Kılıçdaroğlu "Tepebaşı Belediyesinin Beldeevleri tüm Belediyelere örnek olmalı" demiş.
Ne diyelim?
Bizim yıllardır söylediğimizin CHP çevresinde yeni anlaşılıyor olması da iyi bir gelişme olsa gerek.
.....

Daha dün gibiydi...

Sahiden daha dün gibiydi mahalli idareler seçiminin yapıldığı 30 Mart tarihi.
Üzerinden koskoca 2 yıl geçti.
Hem de bir çırpıda.
Daha dün olan seçimle Belediye başkanlığı koltuklarına oturan belediye başkanları, görevlerinin 2 yılını doldurdu.
Daha dün gibiydi 7 Haziran milletvekilli genel seçimleri.
Seçim sonrası törenle mazbatalarını alan vekiller 10 aylarını doldurdu.
Zaman su gibi akıp geçiyor.
Bir seçim yapılıyor, ardından su gibi geçen süre içinde diğer seçim kapıyı çalıyor.
İşte bu su gibi akıp giden süre içinde yapılıyor ne yapılıyorsa.
İşte bu akıp giden kısa süre içinde yapılamayanlar çıkıyor ortaya.
Ve...
Seçilmişler, bu su gibi akıp giden zaman içinde yaptıkları ve yapmadıklarıyla anılıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi